Doğu Anadolu’da, Ermeni zulmü sonucu yetim, öksüz ve bakımsız kalmış binlerce Türk çocuğunun dramı yaşanıyordu. Karabekir Paşa, bir taraftan askeri harekâtı yönetirken, bir taraftan da Ermeni katliamları sonucu kimsesiz kalmış binlerce çocuğa sahip çıkma, onların yüzünü güldürme ve hayata bağlamanın çabası içindeydi.

72. ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE (26 OCAK 1948): O aynı zamanda yetim çocukların babasıydı

Çok yönlü bir insan olan Karabekir Paşa’nın pek bilinmeyen bir yönü de onun eğitimci kişiliğidir. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, “Kurtuluş Savaşı’nın ilk günlerinde yeni kurtarılmış ve kurtuluşunda kendisinin büyük payı bulunan, perişan şark şehirlerinde nev’i şahsına mahsus bir terbiye ve öğretim cihazı kuran bu gerçekten vatanperver adama Türk maarif tarihinde ayrı bir yer ayırmak zarureti vardır.” sözleriyle, Paşa’nın eğitimci kişiliğine vurgu yapmıştır.

Kâzım Karabekir Paşa’nın eğitimci kişiliği, bu konudaki görüşleri ve çalışmalarını değerli bir eserle bizlere tanıtan Prof. Dr. Nuri Köstüklü’nün konuyla ilgili tespitleri şu şekildedir:

Asker olmasına rağmen, devletin irfan ordusuyla yükselebileceği bilincinde olan Karabekir, ayrıca çeşitli vesilelerle ilgili makamlara maarif konusunda yapıcı tenkitlerde bulunmuş, karşılaşılan problemlere yönelik bazı çözüm yolları da tavsiye etmişti. Karabekir’in aşağıda değineceğimiz 1919-1923 yılları arasında gerçekleştirdiği bazı eğitim uygulamaları cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkiye’ye davet edilen yabancı eğitim uzmanlarının tavsiyelerine uygundu.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da Ruslarla iş birliği yapan Ermenilerin geride bıraktığı bir sosyal facia vardır. Doğu Anadolu’da Ermeni zulmü sonucu yetim, öksüz ve bakımsız kalmış binlerce Türk çocuğunun dramı yaşanmaktadır. İşte Karabekir bir komutan olarak bir elinde kılıç doğudaki askeri harekâtı yönetirken, bir elinde de kalem, cahillik ve fakirliğe karşı yöre insanının eğitim ve kültür durumunu yükseltmenin ve Ermeni katliamları sonucu solmuş ve karamsarlığa itilmiş binlerce yüzü güldürmenin ve hayata bağlamanın endişesi ve heyecanı içinde olagelmiştir. Esasında Karabekir’in bu davranışı, kılıcın yanında kalemi ihmal etmeyen geleneksel Türk devlet anlayışının yansımasından başka bir şey değildir.

Karabekir Paşa’nın eserlerinin önemli bir kısmı eğitim ile ilgili olup, bu konuya hem teorik olarak hem de pratik olarak adeta hayatını vakfetmiştir. Bu eserleri arasında özellikle, “Çocuk Davamız, Öğütlerim ve Şarkılı İbret” isimli kitapları doğrudan çocuğun eğitimi ile ilgilidir. Ayrıca diğer kitaplarının içinde de eğitim konuları şu veya bu yönüyle işlenmiştir.

Kâzım Karabekir Paşa’nın eğitim düşüncesinin ve eğitimci kişiliğinin oluşmasında şüphesiz ilk kaynak ailesidir. O anılarında bu durumu şu şekilde anlatmaktadır:

Memleketimizin birçok yerlerini beraber dolaştığım ve küçük yaşımda kaybettiğim babamdan da sonraları anamdan da yoksul çocuklara yardım ve hele bayram günlerinde onlara çamaşır, elbise, harçlık vererek sevindirmek âdetini görmüş ve o vicdan hazzını bir düziye tatmıştım. Ailemizin himayesinde birçok kimsesiz çocuklar yetiştirilmiştir… Ben 1905 sonunda Kurmay Yüzbaşılığı ile Manastır’a kıta hizmetimi (staj) yapmaya gittiğim zaman bakımsız çocuklara karşı bu aile geleneğini devam ettirdim…

Şüphesiz Karabekir’in 1907’de İstanbul Harbiye Mektebi Muallim Muavinliği’ne tayin edilmesi de, onun eğitimci kişiliğinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Bilindiği gibi, Kâzım Karabekir komutasındaki Türk orduları 30 Ekim 1920’de Kars’ı düşman işgalinden kurtardı. Daha sonra 7 Kasım 1920’de Gümrü’ye girdi. İşte bu tarihten itibaren, onun Kars’ta ve Gümrü’de bulunan ve buralardaki Ermeni çocuklarının eğitimleriyle ilgilenen Amerikan pedagoglarıyla ve bunların eğitim sistemleriyle temasları oldu. Nitekim kendisinin şu anlatımlarından;

“Amerikalıların nasıl çalıştıklarını ana mekteplerinden başlayarak esaslıca tetkik ettim. Pedagoglarıyla sık sık görüştüm. Amerikalıların ne pratik adamlar olduğunu ve çocukların ruhlarını öldürmeksizin nasıl hür ve yaratıcı insan yetiştirdiklerini işitirdim, şimdi içlerinde gözümle görüyorum.” Özellikle çocuğun eğitimi konusunda Amerikalılardan oldukça faydalandığı anlaşılmaktadır.

Bütün bunların yanında, eğitim alanında yazılmış yerli ve yabancı eserlerin de Karabekir’in eğitim düşüncesinin oluşmasında etkili olduğu görülmektedir. 1922’de ve daha sonraki yıllarda Hakimiyet-i Millîye gazetesinde yayınlanan görüşlerinden ve zaman zaman katılmış olduğu konferanslardan onun, özellikle Amerikan, Fransız ve Alman eğitimcilerin eserlerini incelediğini anlıyoruz. Ocak 1923’te yapılan “Muallime ve Muallimler Derneği Konferansları”ndan bahseden Hakimiyet-i Millîye muhabiri, bu konferanslarda konuşan Karabekir hakkında şunları söylüyor: Terbiye hususundaki kabiliyeti ile şarkta mükedder memlekete ilk muvaffakiyetleri temin eden bu kumandan, elinin altında Fransa’dan henüz getirttiği bir sıra küçük terbiye kitapları tutuyor idi.

Diğer taraftan Karabekir, aynı gazetede eğitim konusundaki görüşlerini belirtirken; Pedagog Smith’in “İlm-i Terbiye-i Etfal Nokta- i Nazarından Elişleri” adlı eseri, Maarif-i Umumiye Nezareti Telif ve Tercüme Heyet tarafından 1915’de yayınlandığı halde yedi seneden beri dolaştığı yerlerde görmediğini, hatta okullarda dahi bilinmediğini söylemiştir. Eğitimle ilgili görüş ve uygulamalarında “idealizm, milli çevre ve duygusal yönün” varlığı onun milliyetçi bir eğitim sistemi ortaya koyan Alman filozofu J. G. Fichte’den ve “eğitimde duyguya önem veren” aynı okul mensuplarından Festalozzi ve Ziya Gökalp’in fikirlerinden etkilendiğini göstermektedir.

Kâzım Karabekir Paşa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren TBMM’de Maarif Vekaleti’nin bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmalarda da eğitim konusuna ne kadar vakıf olduğunu göstermiştir. Bu konuşmalarda özellikle gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri hakkında geniş bilgiler vererek Türk eğitim sistemi ile karşılaştırmasını yapmıştır.

Karabekir Paşa, okul öncesi eğitimden başlayarak, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim konularında ayrıntılı çalışma ve görüşlere imza atmıştır.

O eğitimin her aşamasında amaçlar, metodlar, müfredatın ne olması gerektiği konularında derin bilgiye sahiptir. Halk eğitimi de onun ilgi alanında idi. “Öğretmen” ve “dil” gibi eğitimi etkileyen diğer faktörler ile ilgili de önemli görüşler ortaya koymuştur.

Kâzım Karabekir Paşa, 15’inci Kolordu Komutanı olarak doğuya tayin olduğunda, buralarda bakımsız ve Ermeni mezalimi sonucu yetim ve öksüz kalmış Türk çocukları ile karşılaşmıştır. Bir Kolordu Komutanı olarak imkânlar ölçüsünde bu çocuklarla yakından ilgilenmiş ve bunlar için çeşitli eğitim kurumları (okullar) açmıştır. Erzurum, Kars (kısa bir süre) ve Sarıkamış’taki bu okullar şunlardır:

1. Erzurum Sanayi Mektebi: 24. 05. 1919 tarihinde eğitime başlayan okul, resmen 1 Temmuz 1919’da sonradan tarihi Erzurum Kongresi’nin toplanacağı binada açılmıştır. İlk iş olarak bu kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukları bir okul çatısı altında toplayarak, gerekli okuma-yazma ve ahlak eğitiminden sonra, sanatkâr olarak yetiştirilmeleri amaçlanmıştır. Bu düşünce ile açılan okulda, terzilik, kunduracılık, saraçlık ve marangoz şubeleri bulunmaktaydı. Okulda genellikle öğleden evvel teorik eğitim, öğleden sonra da sanat eğitimi yapılmaktaydı. Eğitimin yanı sıra spor, musiki ve folklor faaliyetleri de vardı.

2. Erzurum Leylî Eytam İbtidâî Mektebi (Yatılı Yetimler İlkokulu): Kazım Karabekir Paşa, Sanayi Mektebinde kısa sürede sayıları bini bulan öğrenciler arasındaki zeki olanlara daha iyi bir eğitim vermek için bu okulu açmıştır. 1 Ekim 1919 günü Sanayi Mektebinden seçilen öğrencilerle eğitim ve öğretime üç sınıflı olarak başlamıştır. Okul öğrencileri bir üst askeri okula hazırlıyordu. Beden eğitimi, güzel sanatlar eğitimi ve milli şuur kazandıran faaliyetler eğitimin esasını oluşturuyordu.

3. Erzurum Ana Mektebi: Sanayi Mektebi ve Leyli Eytam İbtidâî Mektebi’ne gidemeyecek yaşta olan çocukları eğitmek için 8 Ocak 1920’de yapılan bir törenle resmen açılmıştır.

4. Erzurum Otomobil Mektebi veya İş Ocağı: 9’uncu Tümen 29’uncu Alay tarafından eğitim ve öğretim yapmak üzere yeni toplanan çocuklardan 200 tanesi ayrılarak bu okul kurulmuştur. Resmi açılışı 4 Mart 1920 Perşembe günü yapılmıştır. Okulda “tesviyecilik, kuyumculuk, tornacılık, marangozluk” bölümleri de vardır.

5. Sarıkamış Sıhhiye Mektebi: Mayıs 1920’de açılmış olacağı tahmin edilen bu okul, Sarıkamış Hastanesinde öğretim yapmaktaydı. İlk mezunlarını 1 Mayıs 1921’de vermiştir. Erzurum vilayeti emrinde “Küçük Sıhhiye Memuru” unvanı ile kazalara memur edilen bu öğrencilerin sağlık konusunda büyük hizmetleri olmuştur.

6. Sarıkamış Askeri İdadisi: Erzurum’da açılmış bulunan Leyli Eytam İbtidâî Mektebi belli bir eğitim düzeyine ulaşınca ve beş sınıflı bir hale gelince askeri ortaokul haline dönüştürülmesi uygun görüldü. Önce Kars’ta, 7 ay sonra Kolordu karargâhının taşınmasıyla birlikte Sarıkamış’ta faaliyete geçirilen ve Askeri İdadi olarak açılan bu okulun öğrencileri Erzurum, Van, Oltu, Tortum, Erzincan, Hasankale, Hınıs gibi yerlerden geliyordu. Yaklaşık öğrenci sayısı 600 civarında idi.

7. Sarıkamış Ana Mektebi: Bu okul Kars Antlaşması’ndan bir buçuk ay sonra eğitime ve bakıma muhtaç, çoğu yetim olan çocuklardan küçük yaşta olanlar için açılmıştır. Resmi açılışı 70 kadar çocukla Karabekir Paşa tarafından 28 Kasım 1921’de yapılmıştır.

Eğitim ve öğretime çok büyük önem veren Karabekir Paşa sadece yetim ve öksüz Türk çocuklarının eğitimi için açtığı bu okullarla kalmamış; Türk çocuklarının askeri bir terbiye ve eğitim içinde yetişmeleri için de “Çocuklar Ordusu Teşkilatı” kurmuştur. 1914 yılında neşredilen Harbiye Nezareti’ne bağlı “Osmanlı Güç Dernekleri Nizamnamesi”, Ordu ve Kolordu Komutanlarına mıntıkaları dahilinde mevcut askeri ve sivil okullardan oluşan bir “Çocuklar Ordusu” teşkilatı kurmaları yetkisi veriyordu. Burada amaç, çocukların askeri terbiye ve disiplin içinde yetişmeleri ve Milli Mücadele’nin o fevkalade günlerinde milli birlik ve bütünlüğü kuvvetlendirmektir. 1 Mayıs 1920’de kurulan bu Çocuklar Ordusu’nun Ağustos 1922’de 17 Alaylı bir teşkilata ulaştığını biliyoruz. Belli bir üniforması ve kendilerine has bayrakları da olduğu bilinen bu teşkilatın ilk üç alayı Karabekir’in açtığı okullardan, diğer alayları da il, ilçe maarif mekteplerinden oluşmuştu.

BİTTİ

 

KAYNAKLAR

GÜLER, Ali, Emrinizdeyim Paşam: Kâzım Karabekir Paşa (Soyu, Ailesi, Ata Yurdu ve Kişiliği), Halk Kitabevi, İstanbul, 2015.

İnsan ve Asker Kâzım Karabekir, Editör: R. Çavaş, Metinler: Pınar Feyzioğlu Akkoyunlu, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2009.

KARABEKİR, Kâzım, Hayatım, Hazırlayan: Faruk Özerengin, İstanbul, 1995.

KARABEKİR, Kâzım, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Hazırlayan: Emel Özerengin, İstanbul, 1982.

Kâzım Karabekir Paşa’yı Anma Töreni (25 Ocak 1994), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997.

KIRZIOĞLU, F., Kâzım Karabekir, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1991.

KKK Arşivi, Kâzım Karabekir Dosyası KÖSTÜKLÜ, N., Kâzım Karabekir ve Eğitim, Çizgi Kitabevi, Konya, 2001.

KUTAY, C., Sohbetler 14, İstanbul, 1970.

SÜSLÜ, A., BALCIOĞLU, M., Atatürk’ün Silah Arkadaşları Atatürk Araştırma Merkezi Şeref Üyeleri, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.

TAŞKIRAN, C., Kâzım Karabekir Paşa Askerî Hayatı ve Komutanlığı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1993.

TAŞKIRAN, C., Milli Mücadele’de Kâzım Karabekir Paşa, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.

TBMM Arşivi, Kâzım Karabekir Dosyası.

Türk İstiklâl Harbi, III. Cilt, Doğu Cephesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1995.

Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerindeki Komutanların Biyografileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989.