KIBRIS’TA MİLLİ MUKAVEMET

Türkiye’yi Mavi Vatan’da plajlara hapsetme girişimleri suya düşenler çareyi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Yiğitler-Pile yol yapım çalışmasına engel olmakta buldular. Doğu Akdeniz ve Ege’deki tarihi haklarımızı çiğnemek ve ülkemizi karaya hapsetmek için Dedeağaç’tan Kıbrıs Rum kesimine kadar asker ve mühimmat yığınağı yapanlar Kıbrıs Türklerinin “Mukavemet” ruhuyla tanıştılar. Rauf Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük gibi nice vatan kahramanının torunları kendilerine engel olmak için karşılarına beton barikat ve dikenli teller ören BM Barış Gücü’nü süpürdü.

Yaklaşık 30 yıldır engellenen ve insani bir önem taşıyan yol çalışması BM Barış Gücü tarafından yine ve yeniden adadaki Rumları memnun etmek için engellenmek istendi. Yapılan tüm çağrılara ve girişimlere rağmen Pile’de yaşayan Türklerin durumuna kayıtsız kalındı. Kıbrıs Türkleri de tıpkı Karabağ’da olduğu gibi yıllardır haklı davalarının önüne set çekenleri “süpürerek” uyardı.

1964 yılından bu yana adada görev yapan BM Barış Gücü tarafsız olması gerekirken Rumlardan yana tavır aldı. Bu durum adadaki iki devletli çözümü engellerken diğer taraftan da Rumları uzlaşmaz bir tavırdan yana cesaretlendirdi. BM adada görev aldığı günden bu yana Kıbrıs Türklerine yapılan katliamlara seyirci kaldı, köy baskınlarına kulaklarını tıkadı, provokasyonlara göz yumdu.

Toplam uzunluğu 11,6 km olan Pile-Yiğitler yolunun ilk 7,5 km’lik kısmı Yiğitler sınırları içerisinde, kalan 4,1 km’lik kısmı ise Pile sınırları içerisinde yer alıyor. Proje kapsamında 2 şeritten oluşan yolun çok küçük bir bölümü de Rum tarafından geçiyor. BM Barış Gücü, Rum tarafını memnun etmek adına insani boyutu önem arz eden bu projeye karşı çıkıyor. Bu da BM’nin adada taraflı duruşunu gözler önüne seriyor. Neden mi?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 1996 yılında Larnaka-Dikelya-Aya Napa yolunun bir bölümünü Türk tarafının onayı olmamasına rağmen Türk tapulu arazilerinden geçirdi.

Buna ilaveten, 2004 yılında Rum tarafınca yapılan Pile-Voroklini yolu da ara bölgeden geçti.

2012 yılında da Pile’de yapılan üniversite kampüsünün her yıl genişletilmesiyle 2020 yılına kadar ara bölge ihlallerinde bulundu.

Kıbrıs Rum tarafının her fırsatta hem ara bölge hem de Türk topraklarını hoyratça kullanmasına sessiz kalan BM Barış Gücü, Yiğitler-Pile yol yapım çalışmalarına beton barikatlar kurarak, tel örgüler çekerek karşı çıktı.

Bu ikiyüzlülük değil de nedir?

Kıbrıs Türklerinin iyi niyet ve çözüm arayışlarını sabote etmek değil midir?

Rum tarafının ara bölge ihlallerine göz yuman BM Barış Gücü, söz konusu Türk tarafı olduğunda neden aslan kesilmiştir?

Kaldı ki Kıbrıs Türk kesimi Pile yolunu insani bir amaçla hayata geçirmek istiyor. Sağlık, eğitim ve diğer sebepler nedeniyle uzayan ulaşım süresinin kısaltılmasını hedefliyor. BM’nin her fırsatta insan haklarından bahseden üye ülkelerin devlet başkanları söz konusu Türkler olduğunda insanlıktan çıkıyor. Karşılaştığımız bu durum elbette yeni değil. Nerede bir Müslüman ve Türk yaşıyorsa orada insan hakları askıya alınıyor. Çıkarlar devreye giriyor, yer altı ve üstü kaynakları sömürülmek isteniyor.

Bu bakımdan Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatının varlığı büyük önem taşıyor. Bu zamanlar seslerin yükseltilmesi, haksızlığa karşı “DUR” denilmesi gereken zamanlardır. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayanların yarın Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak zorunda kalmaları mukadderdir. Türkiye için Ankara ne ise Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de aynısıdır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin giydiği çizmeler milli mukavemetin işaret fişeğidir. Kıbrıs’ta Türk varlığını hakir gören ve haklarını gasbetmek isteyenler bir gün o çizmelerin altında kalmaya mahkûmdur.