Türkiye’nin bir sığınmacı meselesi var mı? Var…

Türkiye’de bir de sığınmacılar üzerinden siyasi rant devşirmek isteyen ve bunun için de sürekli radikal söylemlerle her tarafı tahrik eden, hedef göstermeye çalışan ve çatışma zemini yaratmak için elinden gelen her şeyi yapan var mı? Var…

Bu konuda da ilk akla gelen isim Ümit Özdağ’dır. Sinan Oğan da ona eklemlenmişti. Sığınmacı konusunda aynı söylemlerle siyasette yol almaya çalışıyorlardı ama cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turunda yollarını ayırdılar. En azından söylemlerinde böyle bir durum oluştu. “Plana sadık kal” geyiğini de herhâlde avcılar vurdu.

Sinan Oğan, geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında "Ümit Özdağ'a, Erdoğan'ı destekleyeceğimi söyledim. Kendisi de bakanlık verirse Erdoğan'ı destekleyeceğini, olmazsa tarafsız kalacağını söyledi." açıklamasıyla Ümit Özdağ’ı açık etmiştir.

Sinan Oğan’ın etkilenme sebebini ve karar değişikliğinin sebeplerini biliyoruz. O yüzden cennet-cehennem söylemlerinin finali ortadadır ama Ümit Özdağ’ın bir bakanlık karşılığında Erdoğan’ı destekleyeceğini söylemesi, Erdoğan’ın politikalarına karşı seviyesiz, ölçüsüz, mantıksız açıklamalarının da bir koltuk kapmayla değişeceğinin ispatı olmuştur. “Erdoğan bir bakanlık verirse destekleyeceğim. Yoksa tarafsız kalacağım” diyen Ümit Özdağ’ın “N'olur n’olmaz” düşüncesiyle yine bir koltuk uğruna Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alması da onun siyasi karakterinin deşifre edilmiş hâli olmuştu. Hem de “Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP ile desteğiyle kazanır. HDP desteğiyle kazanırsa 2024'te yerel seçimler olur. Yerel seçimlerde Güneydoğu Anadolu'da HDP büyük bir atılım yapar ve belediye başkanlıklarının büyük bir kısmını ele geçirir. Ve örgütle HDP arasındaki etkileşim yoğunlaşır. HDP desteğiyle geldiği için ve devam ettiği için bunlara Kılıçdaroğlu dokunmaz. Bir süre sonra Suriyelilerin yoğun yaşadığı yerde karışıklık çıkar. O zaman bu belediyeler birleşir ve çıkan karışıklığa karşı uluslararası destek ve PKK desteği isterler. Ve Türkiye iç savaşı başlar." dedikten kısa bir süre sonra CHP-PKK ilişkisi devam ettiği hâlde, Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turunda desteklemiş ve HD(P)KK ile birlikte aynı adaya oy vermiştir. Şimdi yine CHP Genel Merkezi’nden çıkmıyor ve bu sefer de yerel seçimlerde CHP ile ittifak hazırlığı içinde olduğu konuşuluyor.

Ümit Özdağ’ın siyasetteki tek söylemi şu an sığınmacılarla sınırlıdır. Bu konuda ya küresel bir plana sadık kalma ya da siyasette tutunma adına hareket etmektedir. Çünkü daha önce de belirtmiş ve somut gerçeklerle ifade etmiştim. Ümit Özdağ’ın Suriyeli sığınmacıları gönderme gibi bir derdi yoktur. Öyle bir derdi olsaydı Türk devletinin güvenli bölge oluşturma hedefiyle yaptığı Suriye’deki terör operasyonlara karşı çıkmazdı. Zeytin Dalı Operasyonu öncesi ve sonrası Türk Ordusu’nun itibarını zedelemek için hangi açıklamaları yaptığını iyi hatırlayın. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Afrin’i almak için ne verdin?” gibi sorularla terör örgütü YPG’ye vurulmuş darbeyi bile gölgelemeye çalışmıştı. Şimdi tam yerini buldu ve YPG aşkından yanıp tutuşan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında küresel proje ortaklığı yapıyor.

Türk Ordusu’nun Suriye’deki terörle mücadele operasyonlarına karşı çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Ümit Özdağ’ın, Suriyeli sığınmacıları gönderme nutukları samimi değildir. Onların bu eylem ve söylemlerine bakarsak, terör örgütü YPG, Türkiye sınırında ne kadar bölgeyi elinde tutarsa sığınmacıların gönderilmesi o kadar güç olur ve aksine daha çok sığınmacının gelmesinin kapısı aralanır. Bu yüzden Türk devleti ve hükümetinin, şimdiki güvenli alan oluşturmak için terör örgütlerine karşı verdiği mücadele doğru bir çizgidedir. Bu açıdan Suriye sınırları içindeki birçok bölgenin Türkiye’nin kontrolünde olması önemlidir. Geri dönen 500 bin Suriyelinin vatanlarına dönme sebebi de bu güvenli alanların oluşturulmasıdır.

O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ gibi muhalefet simsarları, Suriyeli sığınmacılar konusunda sadece rol yapmaktadır. Onlar, bu meseleyi Türkiye siyasetinde rant sağlamak ve hükümeti bu konu üzerinden yıpratmak için kullanmaktadır. Elbette küresel plandaki figüranlıkları da ana etkendir. Abartıları, tahrikleri, iftiraları, yalanları, kara propagandaları, hedef göstermeleri ve provokasyonları hep bunun içindir.

Daha önce defalarca yaptığı gibi, geçtiğimiz günlerde de sığınmacı konusunu çok iyi analiz eden, çözüm önerilerini ortaya koyan ve MHP’nin bu konudaki duruşunu bir kez daha ifade eden MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye cevap yetiştirmeye çalışan Ümit Özdağ, sahnede oyunu bozulan figüran gibi olmuştur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Ganimet avına çıkanlar da elleri boş dönmeye mahkûm olacaklardır. Türkiye’de mülteci veya göçmen değil, adı üstünde geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacılar vardır ve bunların sayılarını 13 milyon diye açıklamak kuyruklu yalandır. Düzensiz göç ile tavizsiz mücadele devam etmektedir.” sözlerine “Matematikçiye sormuşlar. 2x2 kaç eder? 4 demiş. Fizikçiye sormuşlar. 2x2 kaç eder? 4.0 demiş. Jeoloğa sormuşlar. 2x2 kaç eder? Jeolog gülümsemiş “Size kaç lazım?” diye sormuş. Türkiye’de 13 milyon sığınmacı ve kaçak yok diyenlere sormak lazım. Erdoğan’ın sığınmacı ve kaçak politikasına Türk milliyetçisi olarak karşı çıkmanız için size kaç lazım?” şeklinde cevap vermiş…

Türk devleti ve hükümetinin güvenli bölgeler oluşturmak için Suriye’deki terör örgütlerine yönelik yaptığı operasyonları desteklemen için Ümit Özdağ, sana ne lazımdır?

Ümit Özdağ, susman için sana hangi bakanlık koltuğu lazımdır?

Gerçi MHP Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda otururken, bizzat yüzüme “Muhalif olarak ilk çıktığım 2004 yılında Devlet Bey bana bir makam, bir oda verse ben susardım” demiş ama bu sözüne karşı “Hocam şimdi en büyük odayı ve makamı aldın. Bundan sonra Genel Başkanımıza bir yanlışın olmaz herhâlde?” demiştim. Aşırı gülmekten koltukta ölüyordu. Meğerse yine planlar içindeymiş. Bu diyalogdan 2 hafta sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi yine hançerlemişti. Onun hançerine hiçbir koltuk kalkan olamaz yani.

Ümit Özdağ’ın ipini tutanlar bellidir. Onun ipiyle kuyuya inenlerin sonu hep hüsrandır. Asıl mesele ise Türkiye’yi onun ipinden, zihniyetinden uzak tutmak olmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, tam adamını buldu. Tepe tepe kullansın…