İyi ki Türkgün ve Bengütürk var…
Yıllarca Ortadoğu’da kalem oynattıktan sonra, Devlet Bey'imin teveccühü ile Türkgün’de haftanın beş-altı günü yazıp, içimizi döküyoruz…
Her gece klavyenin başında, yurdumun her yanından gelen haber ve mesajları gözden geçirip, köşe yazımızı şekillendirmekle meşgulüz…
Mehmet Müftüoğlu kardeşim çok çekti bizden, çekmeye devam ediyor!
Biz Anadolu’nun kavruk çocuklarının, fedakâr teşkilatlarının sesi olmaya özen gösteriyoruz aslında…
Türk milliyetçisi Ülkücüler, dert küpü, çile yoldaşı…
Üstelik hepimiz Türk milleti ve Türk devleti uğruna çıkılan “Cumhur İttifakı” yolunda, kan kusup kızılcık şerbeti içtik derken…
Türkgün’de bize açılan “köşe”nin hakkını veriyor muyuz, bu Ülkücü Hareket’in takdirinde…
“Türkgün ailesi” olarak aslında hepsi bize “tahammül” gösteriyorlar!
*
Biz, “ben” iblisinin tuzağına düşmeden…
Türkmen Beyi ve MHP, ölümüne bir “beka savaşı”nda iken…
İhanetlere, aymazlıklara, yobazlıklara, din sömürüsüne, bölücülüğe, işçinin ve memurun sendika ağalarınca istismarına göz yummak…
İttifak ortağı olsak da, Erdoğan’ın çevresini saran çıkar çevresine dokunmamak…
Türk milletinin maddî ve manevi cephesinin “batıl”la kuşatılmasına, zihnen “kirletilmesine” ses çıkarmamak…
Y-CHP/HDPKK/İP/SP/FETÖ/sermaye cephesinin saldırılarına cevap vermemek…
Ülkücü Hareket’in maruz bırakıldığı kumpas ve komplolara kulak tıkamak…
Türk milleti üzerinde yapılan kirli pazarlıkları görmezden gelmek…
Bunca yıllık kavgalardan sonra ahir ömrümüzde mümkün değildi…
Torunlarımın hür, müreffeh, bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti’nde ilelebet yaşamaları için şarttı!
*
İnanmış, yılmamış, her türlü sıkıntıyı Ülkücü camia ile aşmış, bunaldığımız anda Devlet Bey'imizin sarıp sarmalayan hoşgörü ve desteği ile bu yaşımızda –çok şükür- “son gürlüğü”nü yaşayan bu Hareket’in bir garip kalemi olarak…
Türk milletinin, Anadolu’nun, herkesin sesi olmaya itina gösteriyoruz…
Kılı kırk yararak hem de…
Çok sık mahkeme, savcılık yüzü gördük; bu kutlu yolda bize madalya sayılır…
Hamd olsun ki, “Devlet aklı” ile ülkemin geldiği noktada, “kutlu dava”nın sıcacık sevgisi bizi “delikanlı” gibi mücadele azmimizi kamçılamaya devam ediyor…
Bu Hareket, öyle mütevazı ve hoşgörülü bir mayayla yoğrulmuş ki, bu garibi il başkanlarından belediye başkanlarına, milletvekillerinden genel başkan yardımcılarına kadar hep kucakladı, “insan olarak hatalarımız”ı örttüler…
Biz, bu davanın her ferdinden razıyız, inşallah onlar da razıdırlar!
*
Hareket, bize bir fırsat verdi, 3 senedir Bengütürk’te program da yapıyoruz…
6 aydır da “kültür ve sanat”a yöneldik, “millî müziğimiz” üzerine Anadolu’nun sazı ve sözünü ekrana taşımaya çabalıyoruz…
Millî değerlerimizin hızlı bir dejenerasyona tabi tutulduğu bir devirde, Metin Özkan Bey de kanalda bizim kahrımızı çekiyor…
Ankara ve İstanbul stüdyosundaki genç bir ekip, elinden gelenin azamisiyle 24 saat yayın yapabilmek, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in sesi olmak için çabalıyor…
Medyada geldiğimiz nokta küçümsenemez…
Türkgün gazetesi ve Bengütürk TV, yüz akımız olmak zorunda…
Türk dünyasının lideri Devlet Bahçeli’ye verdiğimiz sözü, son nefesimize kadar yerine getirmek için gösterdiğimiz gayreti Tanrı’m nasip eder inşallah…
Yediden yetmişe her milliyetçi-Ülkücünün boynunun borcudur, gazetemizi ve televizyonumuzu yaşatmak…
“Türk asrı”nın temelleri atılıyor…
Öğrenciden memura, işçiden esnafa, iş adamından bürokrata kadar Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen herkes üzerine düşeni yapmalı…
“Ülkücü medya”, Türkiye medyasının lideri, öncüsü olmak zorunda…
Yanımızda durun, destek olun, güç verin…
Ülkücü Hareket iktidar olsun, Türk dünyası berhudar olsun!