Tarım ve tohum

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kendi kendimize yeten ülkeydik, buğday ve hayvan ithal eder olduk…

Tarım arazilerimiz ayrık otu bağladı, köylü şehirde işçi…

Birileri buğdayımıza, pancarımıza, pamuğumuza, kendirimize, haşhaşımıza, tütünümüze, domatesimize, biberimize, koyun kuzumuza, keçimize, ineğimize, danamıza, tosunumuza göz koymuştu…

Tohumlarımıza göz diktiler… Anadolu’nun bereketli tohumları yerine ithal, hormonlu ve dölsüz tohum ve fideler taşıdılar tarla ve bahçelerimize…

Pancara kotayı, haşhaşa ve kendire yasağı gördük; halis tütünün yerini Amerikan tütünü aldı; pamuğumuz ithal geldi; Amerikan mısırı NBŞ’li tatlandırıcı olup bünyemize zehir sokmaya niyetlendi…

Alınterinin ürünlerini birileri sömürdü, aracısı tefecisi stokladı, milletin cebine elini soktu…

Bozkurt bakışlı Atatürk’ün “milletin efendisi” dediği köylü ve çiftçi, şehirlerde maraba edildi, gecekondulara dolduruldu…

Meralarımıza, yaylalarımıza, ormanlarımıza elini uzattı birileri…

Zengin yatının yakıtı indirimli, çiftçi traktörünün mazotu KDV’liydi artık…

Şehirler doldu taştı, sokaklar araba park edecek yer yok, insanlar kanser ve fakirlikle sınandı…

Vatan bellediğimiz Anadolu bereketli topraktı, bilemedik kıymetini…

Hor baktık, kâh sanayi ülkesi, kâh turizm ülkesi olmaya niyetlendik…

Ve bugünü hiç aklımızdan geçirmemiştik…

*

Eee bu işin savaşı, kıtlığı, salgın hastalık zamanı var…

Bir virüs dünyayı toz duman etti…

Afet, ABD, Almanya, Çin veya Türkiye demiyor, insanlık kıskaçta…

Silahlar, füzeler, bombalar, otomobil, lüks villalar, marka kıyafetler karın doyurmaz durumda… Herkes eşit, bir mikroskopik varlığın hapsinde

Bugünleri hiç aklımıza getirmemiştik…

10 Nisan Cuma akşamı saat:22.00’de sokağa çıkma yasağı başlayacaktı…

İki saatlik sürede şehirlerin altını üstüne getirdiler; bakkal, fırın ve pazarları talan ettiler…

Görgüsüzce, doyumsuzca, arsızca, benzin istasyonlarına hücum edenler türedi…

Salgın, korunma mesafesi, sağlık, maske falan yoktu akıllarda…

Bisküvi, kola, çukulata, içki yağmasına koşuldu…

Çuvalla ekmek aldı birileri…

Oysa iki gün katlanacaktık, iki günde kimse açlıktan ölmezdi ki…

Ve iki gün sonra…

Pazartesi günü çöp konteynırları bayatlamış ekmek ve meyve-sebze doluydu…

*

Ağır sanayimiz, savunma sanayimiz, turizm sektörümüz olsun yine…

Araba da, dijital teknoloji de üretelim…

Ama…

Bu ülkenin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayileşmede…

Topraklarımıza, köylümüze, çiftçimize, üreticimize sahip çıkmak, geleceği bunun üzerine kurgulamak zorundayız…

Çevremiz ateş çemberi…

Tarımımıza, millî tohumumuza, fidemize, yerli hayvan ırklarımıza çok ihtiyacımız var…

Ambarlarımız dolu, depolarımızda stok, tarla ve bahçelerimizde ürün olmalı, pazarlarımız bol ve bereketli olmalı…

Bu tersine göçü, bu toprakları yiyip bitiren ihmali sona erdirmeliyiz…

Anadolu, binlerce yıllık Türk yurdu, gidecek başka yerimiz yok…

Toprağımızla, suyumuzla ve havamızla barışık olmak mecburiyetindeyiz…

Tarım ve tohum, çok önemli…

Âşık Veysel’in dediği gibi: “Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi/ Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi/ Kazma ile döğmeyince kıt verdi/ Benim sadık yârim kara topraktır!”

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...