Artık gitmeliler…
Bu işin tadı tuzu kaçtı…
Bu “oyun”u bozmak lazım…
Biz ekmeğimizi onlarla bölüşürken, elin oğlu onların bıraktığı topraklarda sözde Kürdistan’ı inşa ediyor…
Bu işin vebali ABD, AB ve yerli iş birlikçilerinde!
Bu işe misafir, ensar, mülteci, muhacir, sığınmacı, savaş mağduru falan gözüyle bakmak anlamsız…
Bazı aklı evveller, “Suriyelilerin geçmişte bu devletin kurucu halkı olduğu”ndan falan bahseder oldu…
Şimdiden şehirlerimizde “milli kimlik kirliliği” başladı…
Şehirlerimiz nüfus yoğunluğu bakımından onlardan geriye düşecek noktalarda...
Onlara cesaret veren kaynaklardan biri, kendilerine vatandaşlık verileceği haberleri…
İktidar bunun yolunu açmamalı…
Geç kalmadan…
Suriyelileri artık evlerine göndermeliyiz…
*
“Arap baharı masalı”yla başlayan ülkemiz üzerinden mülteci akınını, batı sınırlarımızda kesmek için Avrupa olmadık işler çevirdi.
Sınırları kapattılar, üç-beş kuruş karşılığı hepsi memlekette kaldı…
Çoğu kampların dışında…
Şu aralar kamplarda kalanların kampı terk etmeleri için para falan verildiği söyleniyor…
Ay başlarında bankamatiklerde oluşan Suriyeli kuyruğu bu milletin işsiz çocuklarına manevi işkencedir…
Tehlikeli bir algıyla onların gitmesini isteyenlere ırkçı yaftası yapıştırılması da manidar…
Bu ülkede “millet bilinci” yerine “ümmet bilinci” yerleştirme sevdası karanlık bir sevdadır!
Tarihe bir bakılsa haklı olduğumuz anlaşılır…
*
Suriyelileri geriye göndermemek, geleceğimize kurşun sıkmaktan başka bir şey değil…
Emperyalist emellere hizmet edecek…
Alçakça bir sözde Kürdistan planının “üçüncü ayağı”na maya çalar…
PKK ve FETÖ ile yapamadıklarını bu kitle ile deneyebilirler ki sonu felakete dönüşür…
Üstelik, bu mübarek toprakların pasaport bedeli 250 bin dolara endekslenemez…
Milli politika uygulanıp, Suriyeliler memleketlerine geri gönderilmeli…
*
Mesele sadece Suriyeliler de değil…
Türkiye, birçok ülke vatandaşı için cennet…
Büyük şehirlerde çok sayıda Afrikalı görüyoruz…
Ruslar, Ukraynalılar, Afganlar, Gürcüler, İranlılar, Araplar…
Varlıklı olanların keyifleri yerinde…
Vergi yok, sigorta yok…
İş yerlerinde kendi dillerinde tabelalar âlâ…
Getirdikleri araçlarla fink atıyorlar caddelerde…
Çalışma süresi bitince yallah 1-2 aylığına Ukrayna’ya, Gürcistan’a, sonra yine soluğu Türkiye’de alıyorlar…
Hele Suriyeliler…
Canları istiyor Suriye’ye bayrama gidiyor, sonra sallana sallana geri geliyorlar…
Bu nasıl bir savaş halidir?
Kadın-erkek sokaklardalar…
Çok sayıda kadın fuhuş pazarında…
Uyuşturucu tuzağının içindeler…
Dilencileri adım başı…
Gittikleri mekanlarda ve hatta bedava sağlık hizmeti aldıkları hastanelerde olay çıkarır hale geldiler…
Ülkenin evlatlarının istihdamını engelliyorlar…
Bu göçmenler yüzünden ülkemizde bazı hastalıklar hortladı…
Uyum sağlamıyor, kültürlerini dayatmaya uğraşıyorlar.
Yeni bir mafyanın, istismarcı grupların para kaynağı oluyorlar…
Devlet tedbir almak, stratejik şehirlerden uzaklaştırmak, kamplara toplayacağını açıklayarak geriye dönmeye teşvik etmek zorunda…
Gidişat hayra alamet değil, artık gitmeliler!
