CEHALETİN ANITI!
Toplumun ekonomik ve sosyal çalkantısı içinde yobazlık zirve yapar hep…
Daha doğrusu “din tacirleri” durumdan vazife çıkarıp kese doldururlar…
İşin acı yanı…
Cemaat, hizmet hareketi ayakları ile başımıza örülen 15 Temmuz faciası daha yeni iken bunların olup bitmesi…
Toplumun her kademesinde hortladı bu zırvalamalar…
*
Cemaat ve tarikatların siyasete soyunması, devlet idare etmeye kalkması bir felaket…
Anayasa ve kanunların inadına…
Diyanet’in meydanı boş bırakması, Atatürk’ün çizdiği yoldan sapılması, iktidarların bunlara hoşgörülü davranması işin tuzu biberi…
Ama “aydın” denilen etiketli koca koca adamların din adına insanı çileden çıkaran sözleri halkı zehirlemeye devam ediyor…
“Çocukları okula göndermeyin” diyen zebanileri biliyoruz…
İmam-Hatip Lisesi mezunu imamların ardında namaz kılmayan münafıkları da gördük…
Lakin üniversitede sözde “ilim ehli” doçentlerin dediklerini nereye koyacağız?
*
Sözlerine bir bakın, nereye koyarsanız koyun:
“Bizim geçmişimizde, kültürümüzde biz kitap okuyarak bilgilenmedik. Dinleyerek, bizatihi ağızdan ağza, kulaktan kulağa şifahi bilgi ve kültür nakli vasıtasıyla bilgilendik.”
Adam üniversitede…
Doçent… Üstelik İslami İlimler Fakültesinde…
“Oku!” emriyle başlayan bir mübarek dinin allamesi…
“İlim Çin’de de olsa arayıp bulunuz” demiyor da, falan şeyhin dizinin dibine, falan cemaatin vaazına davet ediyor milleti!
Hep söyledik; bu memleketin asıl tehlikesi bu “din tacirleri”dir!
Kur’an dururken, ilim dururken falan tarikat ve cemaatin tahtta oturan sarıklısına müracaat ettirirler…
Jet skiye binip lüks yaşayan bir din tüccarı, “Kızları okula göndermeyin, çalıştırmayın” fetvası verecek kadar akıl tutulmasında…
*
“Fakirliği Müslümanın ziyneti” gibi takdim eden sarıklı-cüppeli dünyaseverler, lüks içinde yaşamayı çok iyi bilirler.
“Türk icadı pantolon” yerine “Arap mintanı”nı din sömürüsü için giyer, gâvur icadı son model telefon kullanır, Mercedese binerler.
Başında “Yunan serpuşu fes”le, boyunlarında kravatla ekranlarda zehir saçan deliler, dinimi, tarihimi iki paralık ederken kahraman ilan ediliyorlar.
“Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir, fendir” ama…
Onlar ilmin kendi rezilliklerini ortaya koyacağını, kimsenin kendilerine köle olmayacağını bildikleri için kızları okutmaz, erkekleri de kendi karanlık eğitim örgütlerine kulluğa çağırırlar…
Başlarında illa “efendi, şeyh, şıh” olacak ki, Kur’an dışı, ahlak, akıl ve ilim dışı zenginlik kaynaklarını beslesinler…
Tanrı, dini, İslamı, insanlığın dünyasını düzenlemek için göndermiştir ama onlar insanları hep “ahret” ile korkuturlar…
Kur’an’ı anlatmazlar da cehennemle korkuturlar, Cumhuriyet’in değerleriyle hep kavgalıdırlar…
*
Üniversite denen bir kurumdaki adam “okula gitmeyin” derse…
Bunca fırtınanın ardından ahlaksızlık, yolsuzluk ve yoksulluk, kadına şiddet, çocuk istismarları ve hayvanlara eziyetin haddi hesabı elbette olamaz…
Tam bir yüz karasıdır 21. Asırda…
Hem de Bozkurt bakışlı Atatürk’ün Türkiyesinde…
Bu memleketin derdi ekonomi, döviz, otoyol, asgari ücret falan değil aslına…
Asıl dert, “cehaletin anıtını” diken bu yobazlıktır.
“Milet”in anlamını bilmeyen bu kafa, ülkeyi “darül harp”te gören bu gerici, bu çıkarcı “arap seviciler”, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, akıl, ahlak ve adaleti ön planda tutan “milli eğitimi” ile yok edilmedikçe daha çok çekeceğimiz var!
Herkes “15 Temmuz alçaklığı”nı iyi tahlil etmelidir!