Ekrem İmamoğlu’nun suçu ne?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel soruyor bu soruyu…
Bu soru bana geçmiş yıllarda yayınlanmış bir diziyi hatırlatıyor. Bilmem size de hatırlattı mı?
Hatırlatmıyorsa da artık hatırlatacak…
“Fatma Gül’ün suçu ne?”
Dört kişinin gazabına uğrayan bir kadının yürek burkan hikâyesini konu alan dizi film bana da Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı hevesiyle çıktığı yolculukta uğradığı badireleri hatırlatıyor.
O da aynı Fatma Gül gibi dört kişinin ihtirası arasına sıkışarak yol almaya çalıştı. Bunlardan üçünü zaten biliyorsunuz. Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve Mansur Yavaş. Dördüncüsü de zaten siyasete veda etti. Ama bugün vizyonda olan ‘Saraçhane Şov’un patenti de ona aitti…
Saraçhane’ye çektikleri otobüsün üzerinden bugüne kadar Cumhurbaşkanı adaylığı skeciyle izleyicilerin karşısına çıktılar. Fena olmayan bir izleyici kitlesine ulaştılar ama gişe rekoru kıracak bir potansiyeli de bulamadılar. Günü kurtarmakla yetindiler.
Otobüsün dili olsa da konuşsa…
Onun üzerine çıkmak için neleri göze almadılar ki…
Yolsuzluk, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırmak, terörle işbirliği vs… Hangi suçu istersen seç beğen al!
Hukuk 19 Mart’ta kapılarına dayandı.
Bu tarihten itibaren CHP Genel Başkanı Özgür Özel eline aldığı mikrofona öyle şeyler üfledi ki sanırsınız Ekrem İmamoğlu İstanbul’a belediyecilik hizmetlerinde çağ atlattığı, dünya siyaset tarihine geçecek projeleriyle ödülden ödüle koştuğu, Cumhuriyet tarihinin ender rastlanır liderlik özeliklerine sahip olduğu, dünya barışı için 72 milletin yolunu gözlediği, dünya huzur ve barışının onun iki dudağı arasından çıkacak bir kelimeye baktığı için gözaltına alındı…
19 Mart sabahı Ekrem İmamoğlu dahil 106 kişi hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek", "ihaleye fesat karıştırmak" ve "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" iddialarından dolayı gözaltı kararı çıkarıldı. 93 kişi ifadesi alınmak üzere Vatan Emniyete götürüldü. Ardından da örgütlü suçlar bürosunda ifadesi alınmak üzere Çağlayan Adliyesine…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yargının konusu olan bu süreci sokaklara taşıyarak tehlikeli bir yol seçti. Yolsuzluk ve terör soruşturmasının üzerini sokaklarda örtmek isteyen Özgür Özel, “Sokaklar bizimdir, meydanlar bizimdir. Bana diyorlar ki sokak çağrısı mı yapıyorsun? Evet, evet, evet. Artık sokaklardayız, meydanlardayız” diyerek sokak hareketleriyle yargıyı tehdit etti.
Bu çağrı muhalefet tarafından “demokratik bir tavır” olarak değerlendirilse de polislerin taşlanmasına ve üzerlerine asit dökülmesine varan saldırılar sokak şiddetine davetiye çıkardı. Hukukun vereceği karara saygı göstermek yerine kalabalıklar üzerinden yargıyı baskı altına almaya çalışan Özgür Özel suçun örtbas edilmesi için halkı tahrik yolunu seçti. İktidarın yargı eliyle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na operasyon yaptığı yalanıyla asıl gerçeği örtbas etmek istedi.
Yolsuzluk ve terör operasyonlarının kaynağını CHP içinden yapılan itiraflar oluşturdu. CHP içinde 4-5 Kasım 2023 tarihinden itibaren yaşanan iç çekişme itiraf ve suç duyurularıyla yargıya taşındı. Ne iktidar ne Cumhur ittifakı bu meselenin hiçbir tarafında yer almadı. CHP’yi bizzat CHP’liler sanık sandalyesine oturttu.
Dosyada gizlilik kararı olduğu için içeriğinin tamamına erişmek mümkün olmasa da isnat edilen suçlamaları doğrulayacak bazı bilgiler kamuoyuna yansıdı.
Deliller MASAK raporları, mülkiye müfettişlerinin incelemeleri, mali polislerin araştırmaları ve teknik takipler sonucu elde edildi. Belediye bünyesinde görev alan çeteye bir şekilde dâhil olan isimlerin itirafları elde edilen bilgi ve belgeleri doğruladı. Hatta bir süre önce yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında tutuklanan CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın 40 sayfalık bir itiraf dilekçesiyle Ekrem İmamoğlu ve çevresinin tüm usulsüzlüklerini itiraf ettiği iddia edildi.
Dört gizli tanığın bulunduğu yolsuzluk ve terör soruşturmasının odağında İBB Medya AŞ. ve 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yapılan Kent uzlaşısı yer aldı.
Gözaltına alınan 100 kişi İBB Medya AŞ’deki işlemlerde çete gibi hareket etti. Bu örgüte de Ekrem İmamoğlu liderlik etti. Tüm plan zaten onun Cumhurbaşkanı adaylığı üzerine kuruldu. CHP’nin adayı olduğu takdirde tüm suçlamaların üzerini “engelleniyorum” diyerek örtbas edebileceğini düşündü. Aday adaylığı sürecini “korkuyorlar” propagandasının üzerine kurmasının nedeni buydu. Asıl korkanın kendisi olduğunu gizlemek istedi.
Soruşturma raporlarına göre rüşvetten elde edilen gelirle gayrimenkuller alındı. Bu menkuller çete üyesi işadamlarının üzerine yapıldı. 2020-2023 yılları arasında alınan 117 gayrimenkul ise İmamoğlu İnşaat AŞ’nin üzerine kaydedildi. MASAK raporlarına göre bu menkullerin kaynağı tespit edilemedi.
Çete üyeleri iş insanlarından bağış adı altında zorla para topladı. Bu işlemlere de İmamoğlu’nun yakın çevresi aracılık etti.
İBB’nin açık hava reklam ve konser harcamalarında 200’ün üzerinde usulsüz ihale tespit edildi. MASAK’ın raporlarına göre düzenlenmeyen 1388 konser ve 2762 gösteri için 458 milyon TL ödendiği ortaya çıktı. Sadece Kültür AŞ’den ihale alması için kurulan şirketlere 2,6 milyar TL dağıtıldığı belirlendi.
25 tanığın anlattığı para trafiğine göre rüşvet ve haraçtan elde edilen gelir nakit olarak Murat Ongun, Fatih Keleş, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal’da toplandı.
İstanbul’da yaşayan vatandaşların kişisel verileri usulsüz olarak ele geçirildi. Daha sonra Türkiye geneli seçmen bilgilerini ele geçirip bunu seçimlerde kullanmayı planladılar. İBB Medya AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun ve Kültür AŞ. eski Genel Müdürü Serdal Taşkın arasındaki konuşma deliller arasında yer aldı.
Kent Uzlaşısı çerçevesinde terör örgütü PKK ile bilinçli ve kasıtlı bir şekilde irtibat sağlanarak yardım faaliyetleri gerçekleştirildi. Azad Barış isimli eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısının bu irtibatı sağladığı tespit edildi. Bu isim İmamoğlu ile 2 kez görüşüp, 253 kez ise aynı yerde bulundu. Azad Barış aynı zamanda terör kaydı bulunan 312 kişiyle görüşme yaptı. Kent uzlaşısı çerçevesinde belediye meclislerinde ve belediye başkan yardımcılıklarında PKK/KCK ile bağlantılı 55 kişinin yer aldığı tespit edildi.
Hakkında yakalama kararı bulunan çete üyesi Ali Nuhoğlu 40 milyon TL ile kaçmaya çalışırken yakalandı. Ayrıca evinde yapılan aramalarda 40 milyon TL, iş yerinde ise 1 milyon 300 bin dolar ele geçirildi. Bu isim değeri 1 milyar 500 milyon TL olan üç villayı Ekrem İmamoğlu’na 15 milyon TL’ye devretmişti. Bu devirden sonra Nuhoğlu’nun şirketi İSTCON, İBB’den yüklü ihaleler almaya başladı. Sadece KİPTAŞ’tan 2,1 milyar TL, İSKİ’den ise 215 milyon TL’lik ihale verildi.
Ekrem İmamoğlu ifadesinde kendisine yöneltilen bu suçlamalara “muhatap almıyorum” sözleriyle cevap vermekle yetindi. Terör soruşturmasından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Ekrem İmamoğlu, yolsuzluk soruşturmasından tutuklandı.
Ekrem İmamoğlu’nun başına ne geldiyse Cumhurbaşkanı adaylığı hırsı yüzünden geldi. Gözünü kör eden, ona ulaşmak için her şeyi göze alan bir hırs…
Bu heves ona 6 yıldır İstanbul’da belediye başkanlığı yaptırmadı. Yurt içi ve yurt dışı gezileri, seyahatler derken vaktini İstanbul dışında harcayan bir belediye başkanı olarak tarihe geçti. Kariyer planı onu suça bulaştırdı.
Bu heves ona önce 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adaylığı için Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı Meral Akşener’le iş birliği yaptırdı.
Bu heves ona kariyer planında engel olarak gördüğü Kemal Kılıçdaroğlu’nun en güvendiği isim olan Özgür Özel’le birlikte kuyusunu kazdırdı.
Bu heves CHP kurultayına şaibe bulaşmasına yol açtı.
Bu heves daha çok para, daha çok kampanya diyerek usulsüz ihalelere kapı açtı.
Bu heves yargı mensuplarına ve ailelerine hakaret ettirdi.
Bu heves “terörle uzlaşma” getirdi.
Belediye başkanlığı yapmak varken bu heves Ekrem İmamoğlu’nu suç örgütü yöneticisi yaptı.
Bunların hiç birini ne yasama ne yürütme ne de yargı zorla yaptırdı. Ekrem İmamoğlu kendi tercihini kendisi yaptı.
Hırsılarını yönetmek yerine hırsının esiri oldu.
İstanbul’a hizmet ederek İstanbulluların ve Türkiye’nin gönlüne girmek varken, kariyer planı hırsıyla İstanbulluların kursağına girdi.