Yeni dönemde eski ezberler bozulmalı

YAYINLAMA:
Yeni dönemde eski ezberler bozulmalı

Terörsüz Türkiye’nin nihai hedefi toplumsal huzur ve barışın kalıcı olarak egemen kılınmasıdır. Bunun sağlanmasının yolu ise terörün sıfırlanması, bölücü dilin terkedilmesi, asgari müştereklerimizin toplumun tamamının kırmızıçizgisi haline gelmesidir. 86 milyon vatandaşın kaderde, kederde, tasada, kıvançta ve yasta ortak ülkü ve hedefler etrafında hareket etmesinin gönüllü olarak sağlanmasıdır.

Yukarıdaki tablonun vücut bulması için 11 ayda önemli mesafe alındı. Zaman zaman içeriden ve dışarıdan oluşturulmaya çalışılan pürüzler sağduyu ile aşıldı. Mesele, çıkara dayalı bir rekabet ya da kısır bir döngüye hapsolmuş söz üstünlüğü sağlama sahasına dönüştürülmedi. Bunda da geçmiş tecrübeler yol gösterici oldu. Sorunun çözümü için özgüvenli bir inisiyatif alındı. Milli bir zeminde ortak tarih ve duygularla hareket edildi. Geçmişin acılarıyla değil, geleceğin kazanımlarıyla yol alındı.

Küresel emperyalizmin Türkiye ve bölge ülkelerden terörist devşirmesinin önüne geçmek, evinde, tarlasında, bağında, bahçesinde, işinde gücünde olması gereken nice çocuk ve genç yaşta insanın etnik ve mezhepsel fitne ağlarıyla devşirilip ölümün kucağına itilmesinin önüne geçilmesi amaçlandı. Bu amaca ulaşmak Türkiye Cumhuriyeti için son 47 yıldır beka meselesiydi. Ancak her girişimde sorunun çözümü için devreye girmeye çalışan emperyalist devletler sorunu daha da kronik hale getirdi. Çeşitli tezgâhlarla 1000 yıllık kardeşlik bağlarımızı ebediyen koparmak istediler. Çünkü meselenin silahlı tarafını oluşturan PKK’nın ipleri onların ellerindeydi. İstedikleri gibi oynatıyor, istedikleri sonucu rahatlıkla alıyorlardı. Bu arada da Türkiye oyalanıyor, kafasını kaldırıp çağın şartlarını yakalamak için çaba gösteremiyordu. 

Artık devran değişti. Türkiye kendi yerli ve milli imkânlarıyla hem her türlü sorunla mücadele etme yeteneğine kavuştu hem de başını her kaldırdığında vurmak için fırsat kollayan emperyalizmin azı dişini söktü. Miladı ise 15 Temmuz’du! Bu tarihten sonra kendi yöntemlerimizle tüm dayatma ve yaptırımlara rağmen sorunu kaynağında çözmek için milli bir irade sergilendi. Tezgahlara, kumpaslara, ajan faaliyetlerine, toplumsal kaos ve kriz denemelerine rağmen Türkiye çizgisini değiştirmedi ve suyun mermeri delmesi azmiyle sabırla hareket etti. Terörsüz Türkiye hedefi de bu sabrın sonucu, kalıcı bir toplumsal huzur ve barışın başlangıcıdır. 

Kendi gücümüz, kendi yöntemlerimiz, kendi dinamiklerimiz, kendi kök ve tarihimizden aldığımız şevkle çözme iradesi gösterdiğimiz bu hedefin dışarıdan müdahaleye tamamen kapalı hale getirilmesi için de terörsüz Türkiye hedefinin ruhuna uygun hareket edilmesi gerekir. İçeriden veya dışarıdan tahrik edilmek istenen gerekçelerin ortadan kaldırılması elzemdir. Bunun başı ise ön yargılara son vermektir. Geçmişin kodlarıyla hareket etmek, geçmişi tekrar etmekten başka bir anlam taşımayacağı için yeni önermelerle, yeni dönemin ruhuna uygun, kardeşlik ve barış ortamının muhkemleştirilmesi yönünde tavır alınması gerekir. Sınır ve çerçevesi ise hukuk devletinin kurallar bütününe uygun olarak hukuk sınırları içinde olmalıdır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli Sabah Gazetesinden Tuba Kalçık'a verdiği röportajda bu konuya değinerek terörsüz Türkiye kapsamında ele alınması gereken yasal düzenlemelerden bahsetti. Özellikle 27 Şubat İmralı çağrısının ruhuna uygun hareket eden, terörün tasfiyesi için inisiyatif alan, tarafını kardeşlik, barış, milli birlik ve beraberlikten yana koyan bazı isimlerin görevlerine iade edilmeleri gerektiğini belirtti. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı iken yerine kayyum atanan Ahmet Türk ve Esenyurt Belediye Başkanı iken yerine kayyum atanan Prof. Dr. Ahmet Özer örneğini verdi. Çünkü terörün sıfırlanması ve ebediyen son bulması için bu dönemde çaba gösteren isimlerin hala terörün aktif olduğu dönemdeki uygulamaların getirdiği yönteme maruz kalmaları toplumsal barışa pozitif katkı sağlamazdı. 

MHP Lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz hafta da Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener’e verdiği röportajda silah bırakan örgüt üyelerinin ailelerinin yanına dönmesi gerektiğini dile getirdi. Özellikle silah bırakan kadın örgüt üyelerinin dağa doğru değil, evlerine doğru yönelmesinin doğru olacağını belirtmişti. Bunların hepsi elbette “suç işlememiş” olmak, cezasızlık algısına sebebiyet vermeyecek ölçüde hukuk sınırları içinde gerçekleşecek bir durumdu. Hedef ise toplumsal bütünleşmeye katkı sunacak her adımın atılmasıydı.

27 Şubat’ta PKK’nın kurucusu “PKK artık silahlarını bırakmalı ve kendini feshetmeli” talimatını verdikten, 12 Mayıs’ta PKK kendini feshedip 11 Temmuz’da da silahlarını ateşe atmaya başladıktan sonra hala PKK propagandası yapıp silahlanma çağrısı yapan herkes hukukun elbette muhatabıdır. Ancak terörsüz Türkiye hedefine olumlu katkılar veren ve bu yönde adım atanların durumu da yeniden ele alınmalıdır. 

Bu bakımdan milli devlet ilkesi çerçevesinde, kardeşlik bağlarını pekiştirecek, demokrasiye katkı sağlayacak adımların hukuk çerçevesinde atılmaya başlanması terörsüz Türkiye hedefinin dış etkilerden korunarak sonuca ulaşmasını kolaylaştıracaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...