Yeni bir toplumsal hayat

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yeni bir toplumsal hayat


MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim çağrısı üzerine 27 Şubat’ta İmralı’dan yapılan açıklama gereğince terör örgütü PKK 12 Mayıs itibariyle silahları bırakma kararı aldığını ve örgütü feshettiğini açıkladı. Ülkemiz ve bölgemiz açısından tarihi bir eşik aşıldı.

1993 yılından itibaren çeşitli girişimlerle PKK’ya silah bırakma çağrıları yapıldı ancak bu çağrılara verilen cevap “ateşkes” seviyesinde kaldı. PKK terör örgütü tarihinde ilk defa feshini ilan etti. Artık PKK adıyla bir yapılanmanın varlığının söz konusu olmayacağı açıklandı. Tabii ki ona bağlı diğer yapılarında…

5-7 Mayıs tarihlerinde toplanan kongrenin 12 Mayıs’ta açıklanan sonuç bildirgesini kısır tartışmaların odağı haline getirmek isteyenler bu bildiriyi bir anlaşma metni olarak değerlendirip bunun bir “teslimiyet” olduğu, “özerklik” sözü verildiği, “asimilasyon” ve “soykırım” iddialarını kabul ettiği ve Lozan Anlaşmasına yapılan atfı doğru kabul ettiği yönünde kara propagandaya başladılar. Hatta CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu bildirinin Türkiye’nin onayıyla hazırlandığı iftirasını bile atmaktan çekinmedi. 12 Mayıs’a kadar yalanın üzerinde vals yapanlar PKK’nın fesih ve silah bırakma kararıyla bu yalanlarının peşine bir de kuyruk taktılar.

Elbette Lozan anlaşması Türkiye’nin bağımsızlığının tapu senedidir ve Türk milletinin tarihinde hiçbir etnik ve mezhebe asimilasyon veya soykırım yer almamıştır. PKK terör örgütünün, kendince ortaya koyduğu gerekçeler terörün ortaya çıkışına meşruiyet sağlamaz. Her ne sebeple olursa olsun terör meşru bir yöntem olarak kabul edilemez. Bugün Lozan anlaşması ve 1924 anayasası üzerinden marjinal bir tartışma başlatmak için havanda su dövenler, PKK’nın açıklamasında Lozan’dan ve 1924 anayasasından övgüyle bahsedilseydi terörü meşru mu kabul edecekti? 12 Mayıs bildirisinde Lozan Anlaşmasına yapılan atfı ve “soykırım” ifadesini gören muhalefet “Ortak vatan”, “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti”, Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği, Tam bağımsız Türkiye” ifadelerini neden görmezden geldi?  Nihayetinde PKK’nın fesih kararı almasını ve silahları bırakma kararını neden ıskaladı?

PKK bugüne kadar defalarca “asimilasyon” ifadesini kullandı ancak CHP ve yancıları 12 Mayıs’taki tepkiyi göstermedi. 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi YSP “100 yıllık rejimi değiştirmekten” bahsettiğinde CHP neden suskundu? O dönem HDP’den yükselen “Ermeni soykırımı” iddialarına CHP neden tepki göstermedi? Bugün PKK fesih ve silahları bırakma kararı aldığı için mi rahatsız oldu? Terörsüz Türkiye hedefi gerçekleştiğinde oy deposu olarak gördüğü DEM’i bir daha sömürememekten mi korktu?

47 yılımızı çalan, ülkemizin enerjisini alan, gencecik evlatlarımızı gözyaşlarıyla toprağa verdiğimiz günler inşallah artık geride kaldı. Türkiye Cumhuriyeti 86 milyonuyla bir ve beraber olmak için muazzam bir irade sergiledi. Kendi meselesini kendi başına çözme kararlılığı gösterdi ve sonuç aldı! Bu sonuç terörün olmadığı, ayrışma ve bölünme heveslerinin rafa kalktığı yeni bir toplumsal hayatın kapısını araladı.

1 Ekim’den 12 Mayıs’a kadar terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması için çok badireler atlatıldı. Birçok tuzak sağduyu, sabır ve soğukkanlı tavırla boşa düşürüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin birçok yalan/yanlış tezvirata rağmen terörsüz Türkiye hedefine sıkı sıkıya sarılması ve DEM Parti’nin tahriklere kapılmamasıyla bugünkü aşamaya gelindi. Bundan sonra meselenin çok yönlü ele alınacağı siyasi, teknik, yasal ve sosyolojik boyut var. Önemli olan ise kamuoyunda oluşan pozitif havayı ve huzur iklimini büyütecek bir dil kullanmaya özen göstermek. Terör örgütünün silahları nasıl, nereye ve ne şekilde teslim edeceği, teslim olanların nasıl yargılanacağı gibi teknik konular devletin bugüne kadar ki tecrübesiyle planlı bir şekilde hayata geçirilecek. Sahada da temkin, tedbir ve ihtiyat elden bırakılmayacak. Kimilerine göre “temkinli davranmak” güvensizlik olarak yorumlanıp “fesihin sadece açıklamada kalacağının göstergesi” şeklinde değerlendiriliyor. Oysaki hiçbir devlet ne şart altında olursa olsun temkin ve tedbiri elden bırakmaz. Bölgede elinde silah olan bir tane terörist kalmamış olsa bile Türkiye tedbirsiz kalamaz. Devlet olmak her zaman temkinli olmayı gerektirir.

Meselenin diğer boyutu ise Türk-Kürt kardeşliğini gelecek bin yıllara azimle taşıyacak bir dili hâkim kılmak. Ön yargılardan, kısır tartışmalardan, sıkılı yumruklardan, terörün gölgesinde kirlenen siyasetten kurtulmak için omuz omuza mücadele etmenin vaktidir. Ekonomik refahın Türkiye başta olmak üzere tüm bölgeye sirayet etmesini sağlamaktır. 

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...