Dünyanın güven üssü

YAYINLAMA:
Dünyanın güven üssü

Dünyanın ekonomik, siyasi ve diplomatik krizlerle boğuştuğu, 3. Dünya savaşı ihtimalinin canlandığı, nükleer savaş tehditlerinin artış gösterdiği bir dönemde Türkiye’nin barış havzasına dönüşmesi bölgesel ve küresel bir güç olduğunun ispatıdır. Böylesi kaotik bir atmosferde ABD’den Rusya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar birçok ülkenin Türkiye’nin üstlendiği güçlü role vurgu yapması tesadüf değildir.

 

Yeni dünya düzeninin oluştuğu ve her devletin yeniden pozisyon aldığı bir denklemde Türkiye’nin yükseldiği konum hayranlık uyandıracak cinstendir. Üstelik bu eşsiz konuma sadece son birkaç yılda yaptığı atılımlar sayesinde gelmiş olması da gurur vericidir. Elbette tarihsel arka plan ve birikimin önemli bir etkisi olduğu yadsınamaz ancak bu liderliği ortaya koyabilecek siyasi iradenin varlığı da göz ardı edilmemelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte tesis edilen siyasi istikrar, karar alıcı mekanizmaların kazandığı hız ve kararlılık Türkiye’nin yeni düzendeki rolünü daha da güçlü hale getirmiştir.

 

BM’de Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan girişimlerin bulduğu destek, Türkiye’nin NATO nezdinde ikinci güçlü orduya, dünya genelinde ise 9. sıraya yükselmesi kararlı siyasi iradenin neticesidir. 

 

Geçtiğimiz yıl ABD ve Rusya’nın da dahil olduğu 7 ülkenin istihbarat elemanlarının takasının Türkiye’de gerçekleştirilmiş olması, Rusya-Ukrayna savaşındaki arabulucu rolü, Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilimin düşürülmesi, Gazze soykırımında küresel vicdanın ayağa kaldırılması, Somali ve Etiyopya arasında yapılan görüşmelerdeki yapıcı vasfı Türkiye’nin ‘dünyanın güven üssü’ne dönüştüğünün ispatıdır. 

 

Geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmeler bile ülkemizin adeta bir barış havzasına döndüğünü göstermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine ABD Başkanı Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararı alması, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin Erdoğan’ı ziyaretinden sonra, “Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO içinde inanılmaz bir lider ve meslektaşları tarafından gerçekten saygı duyulan bir isim” diyerek saf ettiği övgü dolu sözler, NATO Dışişleri Bakanları Zirvesinin Antalya’da toplanması, Pakistan ve Hamas’ın ateşkes görüşmelerine desteği için Türkiye’ye teşekkür etmesi, coğrafyamızdaki barışın tesisine engel teşkil eden PKK terör örgütünün kendini feshettiğini ve silahları bırakma kararı aldığını açıklaması, Rusya ve Ukrayna’nın barış müzakereleri için Türkiye’de masa kurulmasını talep etmesi Türkiye’nin yükselen bir değer olduğunun işaretidir.

 

Dünya’nın gözünü çevirdiği Rusya-Ukrayna arasındaki ateşkes görüşmelerine ev sahipliği yapan Türkiye’nin her fırsatta vurguladığı “adil ve kalıcı barış” ilkesi tarafların Türkiye’ye olan güveninin artmasının yegâne sebebidir. Üstelik Türkiye’nin yürütülen müzakerelerde farklı bir ajandasının olmaması bu güveni pekiştiren önemli bir etkendir. Nitekim ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in İstanbul’a gelmeyeceğini açıklamasıyla masadan olumlu bir sonuç çıkma umudu kesilmiş ancak Türkiye’nin üstün çabaları neticesinde Rusya ve Ukrayna 1000 kişilik esir takasında anlaşmışlardır. Her iki tarafın masaya oturmadan önce sert söz düellosuna rağmen masadan memnun kalktıklarını ifade etmesi Türkiye’ye duyulan güvenin ve diplomatik iletişimin önemli bir sonucudur. Tarafların ateşkes görüşmelerine devam kararı alması da kalıcı ateşkes kararı için atılan güçlü bir adımdır.

 

Türkiye, bölgesinde söz sahibi olan ve coğrafyaya istikamet çizen güçlü rolü ile mazlumlara umut kaynağı olmaya devam etmiştir. Terörsüz bölge hedefinden sonra Suriye’nin de istikrara kavuşmasının akabinde ekonomik kalkınmanın hayat bulmasının ardından başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin tanınmasıyla da coğrafyamızın huzur ve istikrarının son halkası da tamamlanmış olacaktır. Önümüzdeki günler yeni müjdelerin habercisidir… Türkiye, Dünyanın Güven Üssü’dür.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *