Siyasi tutuklu

MASAK raporları, mali müfettişlerin incelemeleri, fiziki ve teknik takip sonucunda elde edilen belge, bulgu ve somut deliller ışığında operasyonlar yapıldı. 4. dalga operasyonuyla birlikte İBB’nin yolsuzluk bataklığına saplandığı bizzat yolsuzluğun merkezinde yer alan isimlerin etkin pişmanlıktan faydalanmak için yaptığı itiraflarla tescillendi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise iddialara cevap vermek ya da itirafçıların ifadelerini çürütmek için hiçbir çaba göstermedi. Tek çabası İmamoğlu üzerinden Genel Başkanlığını pekiştirmek ve patinaj çeken bir muhalefet yapmak oldu. Ekrem İmamoğlu’nun suçsuzluğunu ispat etmek yerine “İmamoğlu suçsuzdur” demekle yetindi. İmamoğlu üzerinden siyaset yapmanın, İmamoğlu’nun siyaset yapmasından daha çok getirisi olduğunu düşündü. Böylesi daha kolay geldi.
Ekrem İmamoğlu karıştığı yolsuzluk olaylarıyla CHP’yi hapsetti. İlk günlerde “İmamoğlu’nun adaylığı mı engelleniyor?” endişesini taşıyan CHP seçmeninin bugün CHP’yi sorgulamasına zemin hazırladı. İmamoğlu’na yakın isimlerin karıştığı para trafiğinin ortaya çıkması ve en yakınlarının itirafları bu sorgulamaya yol açtı. CHP’li seçmen artık “İmamoğlu suçsuzdur” diyemiyor. Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunu “siyasi” olarak değerlendiren ve Türkiye’yi dünyaya rezil edeceğini söyleyen Özgür Özel neden hukuk yolunu tercih edemiyor? Çünkü İBB’nin yolsuzluk batağına saplandığını o da biliyor. 3 yıl öncesinden İmamoğlu’nu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ilan etmenin sancısını çekiyor. Yaptığı tarihi hatanın telafisinin olmadığını görüyor.
CHP’nin 5 Kasım 2023 tarihinden bugüne kadar ki değişimi bile nasıl bir girdaba sürüklendiğini görmeye yetiyor. Siyasette normalleşme arayan Özgür Özel 1,5 yılda CHP’yi dar siyasi söylemlere mahkûm etti. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde hatırı sayılır bir başarı elde etti ama 1,5 yılda bu başarıyı hizmetle taçlandırmayı beceremedi. Her fırsatta “tüm partilerle bayramlaşabilen tek partiyiz” diye övünen Özgür Özel 1,5 yılın sonunda CHP’yi hiçbir partiyle bayramlaşamayan bir seviyeye düşürdü.
Ekrem İmamoğlu’nun villasının önündeki arsayı belediye bütçesinden kamulaştırmasına, ikinci cep telefonunun saklanmasına, 2020-2023 yılları arasında edindiği 117 taşınmazın kaynağına, otel görüşmelerinde yaptığı kamera bantlamalarına ciddi ve ikna edici bir cevabı olmadı. Ekrem İmamoğlu’nun “siyasi tutuklu” olduğunu söyleyip durdu.
Anayasamızda “CHP üyesi olmak” diye bir suç tanımı mı var? Ya da “İBB Başkanı olmak 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılır” diye bir hüküm mü var? “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmak” diye bir suç çeşidi mi var? Ya da “bir kişinin adının Ekrem soyadının İmamoğlu olması örgütlü suç kapsamındadır” diye bir suç isnadı mı var?
Nedir “siyasi tutuklu” olmak?
Ekrem İmamoğlu siyaset yapmakla değil; çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek, ihaleye fesat karıştırmak, irtikâp ve PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek suçlarından yargılanmıyor mu? Bu suç isnatlarının haricinde kendisine “neden siyaset yapıyorsun?” sorusu soruldu da biz mi duymadık?
Yolsuzluk yapan siyasetçi hesap vermeyecekse, bugüne kadar yolsuzluk soruşturmasıyla hesap veren siyasetçilerin suçu neydi?