Mücadele eden 11 gerek!

Beşiktaş için kötü anıların fazla olduğu, dramatik ve kayıp bir sezon geride kaldı. 6 derbide 13 puan toplayıp 5 puan kaybetmek, lig üçüncülüğünü getirmedi. Düşünün… Derbilerdeki puan ortalaması 2.16, diğer 30 maçtaki puan ortalaması 1.63… Siyah ile beyaz bir performans!
Aslında sezonun geneline bakarsanız tabloyu “istikrarlı istikrarsızlık” diye tanımlayabiliriz. Elbette bu dalgalı süreci, sadece “geçiş takımı” olmakla veya van Bronckhorst ve Solskjaer gibi kendilerini ispatlamış 2 uluslararası hocanın yetersizliği ile açıklayamayız. Bizim ülkemizde biraz da ağustosta ne ekersen mayısta onu biçersin.
Genel fotoğrafta ihale, Hasan Arat döneminin futbol aklına kalıyor. Ancak işin bir de ‘ama’ tarafı var. Bu takım hiçbir zaman inançlı şekilde hedeflere konsantre olmadı, olamadı. Son 3 haftaya girilirken; Süper Kupa ve Avrupa play-off’unu içeren çift bonuslu piyangoyu, önce Alanyaspor beraberliği, sonra Ç.Rizespor yenilgisiyle Samsunspor’a 2 kere ikram edildi.
GERİ DÖN RUH Büyük takımlar tabelada geride kalabilir, bu normaldir ama hedef büyüklüğünde geride kalamazsınız, teslim olamazsınız. Beşiktaş’ın temel sorunu, son 4 yıla baktığımızda bu ruhunu kaybediyor olması. Sözde koruyor ama özde hedefe konamıyor. Yönetimler, hocalar, kadrolar… Elbet hepsi kusurlu.
Öğrenilmiş çaresizliğe giden yolun geri dönüşü, o genlerdeki Beşiktaş ruhunu yeniden kazanmak. Anahtar da, doğru kadro mühendisliği. Bir kere Rafa Silva’nın etrafında yeni bir hücum hattı oluşturmak gerek. Immobile tutmadı, pivot özellikli, top saklayan, hava hakimiyeti de olan bir santrfor ihtiyaç. Muci, Mario, Semih, Mustafa, Arroyo, hatta Rashica, kadro derinliğinde yedek kuvvet olabilir. Arka direk üretkenliği olan 2 uçurtma kanat, ideal 6 numara ve oyun kuran bir sol stoper lazım.
Yani çare; 5 yeni kaliteli transfer. Özellikle 6 ve 9 numara hayati.
SABIR TAŞI! Dönenlerin faydası olmaz. Giden gidebilir. Rafa, Mert, Gedson dışında herkesin yeri dolar. 2 bek değişimi öncelik değil. Galatasaray, 3 yılda 20’ye yakın bek değiştirdi ama şampiyon oldu. Önemli olan çimento oyuncular ve güçlü oyun…
Solskjaer, sadece geçiş kadrosuyla olmayacağını biliyor. Kapanan veya iyi baskı yapan hiçbir takımı yenemedi mevcut kadro. Daha kötüsü vasatlık alışkanlık oldu. Çözüm de; alternatif hücum setleri olan, santrforunu bolca besleyen, maç seçmeyen, mücadele eden kaliteli bir 11, yani dominant bir Beşiktaş.
Hedefsiz kalan takıma son saniyeye dek örnek şekilde destek veren bir taraftar vardı. Ama o büyük taraftarın Beşiktaş aşkı karşılıksız kaldı. Ekonomi, projeler, tesisler, yapılanma elbet önemli. Serdar Adalı’nın iyimser, dikkatli ve iddialı duruşu sabrı hak ediyor. Fakat son şampiyonluğun 5. yılında, yine kasım ayında yarıştan kopan bir Beşiktaş izlersek, o sabır taşı çatlar ve bunun altından kimse kalkamaz.