Türkiye’nin 1. Partisi
CHP’li belediyelerin içine düştüğü yolsuzluk ve rüşvet olayları İstanbul ve İzmir’den sonra Antalya, Adana ve Adıyaman’a uzandı. İBB soruşturmalarında yer alan ve Aziz İhsan Aktaş suç örgütü üyesi olmakla suçlanan belediye başkanları ve yöneticilerine operasyon yapıldı. İstanbul Büyükçekmece Belediyesi başkan vekilinin de içinde yer aldığı operasyonun en dikkat çekici olanı Antalya Manavgat Belediye Başkanına yapılan suçüstü operasyondu. Bu operasyon anları CHP’nin mevcut tutumunu da gözler önüne seren bir örnek oluşturdu. Manavgat belediye başkanı Niyazi Nefi Kara operasyon esnasında kendisinden açması istenen çantayı açtığında ilk önce karşısına çıkan içki şişesini gösterip normal tavırlar sergilerken altında bulunan baklava kutusunu açtığında ise içinden çıkan 110 bin Euro’ya “aaaaaaaa” diyerek tepki gösterdi. Sanki aldığı rüşvetten hiç haberi yokmuş gibi bir tavra büründü. Ama kutunun içinde ne olduğunu bildiğinden dolayı da polislere hiç direnmedi.
CHP’nin 19 Mart’tan itibaren içinde bulunduğu durum tam da buydu. Belediyelerde dönen yolsuzluk ve rüşvetten haberdar oldukları, suçun bizzat kaynağında bulundukları, rüşvet ve yolsuzluğa birlikte iştirak ettikleri halde “aaaaaaaaa” diyerek tepki gösterdiler. Tabi bu tiyatroya ayak uyduramayanlar ise etkin pişmanlıktan faydalanıp itirafçı oldular. İşledikleri suçları ve ortaklarını tarih, zaman ve mekân vererek anlattılar. Bu durum onları aklamadı elbette ama soruşturmanın derinleşmesine katkı sundukları için sadece tutuksuz yargılanmalarına karar verildi.
31 Mart 2024 seçimlerinden günümüze kadar CHP’li 17 belediye başkanı hakkında gözaltı kararı verildi ve biri eski 13 belediye başkanı tutuklandı. Belediyelerde yer alan yolsuzluk, rüşvet, irtikâp gibi suçların CHP’nin yerel yönetim tarzı haline gelmesi parti içinde disiplinin kalmadığını da ortaya koydu. Suça karışan belediye başkanları bir yandan kanunlardan çekinmeden hareket ederken diğer yandan da parti yönetiminin otoritesinin kalmadığı ve yönettikleri belediyeleri kendi çiftliklerine çevirdikleri görüldü. Bu durum CHP’nin kendini tepeden tırnağa sorgulamasının da elzem olduğunu gösterdi. Yolsuzluğu ve rüşveti “partimize operasyon yapılıyor”, “Cumhurbaşkanı adayımız engellenmek isteniyor”, “siyasi operasyon” sözleriyle savunan bir Genel Başkanın olduğu yerde rüşvet, yolsuzluk ve irtikâbın kapısı da ardına kadar açıldı. Çünkü hukuk kendi kapılarını çaldığında buna kılıf bulacak bir Genel Başkanları olduğunu düşündüler. Ortaya saçılan belgeler, itiraflar, kamera kayıtları, MASAK raporları, Mali şubenin incelemeleri, teknik ve fiziki takiplere rağmen gelişmeleri hiç haberleri yokmuş gibi şaşkınlıkla karşılama pişkinliğini gösterdiler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise kamu yararını gözetip hukukun üstünlüğünün altını çizmesi, yargı sonucunun beklenmesini istemesi ve yolsuzluğun üzerine gitmesi gerekirken aksine hukukun üzerine gidip hukukçuları hedef aldı. Haliyle bu tavır yolsuzluğa bulaşan belediye başkanlarına cesaret verdi. Özgür Özel 19 Mart’ta “yolsuzluk yapanların partimizde işi olamaz, kurulsun mahkeme, yargılansınlar, aklanıp öyle gelsinler” deseydi 5 Temmuz’da Manavgat Belediye Başkanı baklava kutusu içinde rüşvet almaya cesaret edebilir miydi? Bu belediye başkanı gösterdiği cesaretin yarısını karakterinden aldıysa diğer yarısını da CHP Genel Başkanının tavrından aldı.
Türkiye’nin önemli gündem maddelerini ıskalayan, yapıcı ve vizyoner bir politika oluşturamayan, herhangi bir sorunla ilgili çözüm önerisi geliştiremeyen CHP, belediyelerinin içine düştüğü yolsuzluk, rüşvetten ve şaibeden başını kaldıramaz hale geldi. Özgür özel böyle bir profile sahip CHP’nin bugün Türkiye’nin birinci partisi olduğunu iddia ediyor ve “2 Kasım’da sandık koyulsun, seçim yapılsın” diyor. Bugün seçim yapılması halinde CHP’nin birinci parti çıkacağından hiç şüphe duymuyor. İktidarı, insanları sokağa çağırmakla tehdit ediyor. CHP’nin Genel Başkanı olma sorumluluğundan öte bir suç örgütü yöneticisi gibi hareket ediyor ve dilini de ona uygun tonda kullanıyor.
Yolsuzluğun büyüğü CHP’de…
Rüşvetin alası CHP’de…
İrtikâbın daniskası CHP’de…
Kimse bu konularda CHP’nin eline su dökemez. Bu konularda tüm partileri solda sıfır bırakarak Türkiye’nin 1. Partisi olur elbette.