Transferde mühendis olmak gerekir!
Sane, Abraham, Duran, Onuachu… 4 Büyüklerin taraftarlarının kendilerini şimdiden “şampiyon gibi” hissetmelerine neden olan yüksek perde transferler oldular. Gözüken o ki, yıldızları taşıyan uçaklar inmeye devam edecek.
Türk futbolunda “transfer mutluluktur” rüzgârı, 1980’lerin sonunda Yugoslav ekolünden kurtulmamızla başladı. Önce Almanlara ve Avrupalılara kapıları açtık, Afrika’yı ve Güney Amerika’yı keşfettik, 2000’lerle beraber dünya yıldızlarının merkezi olduk.
Sonra Avrupa’da başarılar hayal oldu, paralar suyunu çekti, takım bütçeleri 80-100 milyon avrolardan 30-40 milyonlara indi. Pandemiyle zirve yapan darboğaz son yıllarda aşılmaya başladı. Sponsorlarla desteklenen Icardi, Osimhen, Dzeko, Tadic, Immobile, Rafa gibi transferlerin ardından bu sene havuza “kalite-para” dengesinde heyecan verici oyuncular ekliyoruz.
YÜKSEK RİSKLİ YILDIZ
Bugün ülkemize gelen yabancıları analiz edersek hepsi yetenekli, potansiyeli olan oyuncular. Ama bir o kadar da istikrarsız ve risk taşıyorlar. Yani “yüksek riskli yıldız” kategorisindeler. Sane ülke, hava ve ortamdan etkilenen bir yıldız.
Abraham’ın, Chelsea ve Roma’daki ilk sezonları hariç performansı çok dalgalı. Duran, 21 yaşında kariyer yolculuğu keskin dönüşlerle geçiyor ve mental olarak çok iyi idare edilmesi gerekiyor.
Onuachu’nun, Ada’da aradığı mutluluğu Trabzonspor’da 2. döneminde de bulabilmesi sakatlanmamasına ve ona top taşıyacak kadroya bağlı…
Evet, transfer risktir. 3 yıldır şampiyon olan Galatasaray’a bile baksanız, her 5 transferden 1’i ancak tutmuştur. Sane’nin 3 yıllık maliyeti 36 milyon avro, Abraham 4 yılda Beşiktaş’a 41.5 milyon avroya patlayacak. Duran’ın yıllık kiralama bedeli 15 milyonu aşıyor. Peki 3-4 yıla yayılmış bile olsa, 3-5 yıl önceki kadro maliyetine birer oyuncu almak nasıl bir çılgınlıktır!
IMMOBİLE DERS OLSUN
Görüyoruz ki, yaş ve özellikli oyuncu kriterlerinde gelişim göstersek de, transfer anlayışımız aynı. Yakın dönemden Immobile’yi hatırlayalım. Rafa ile birlikte transfer olduğunda Beşiktaş’ta büyük heyecan yarattı. İkisi 30 yaş sonrası 4 defa Serie-A gol kralı olmuş, “Altın Ayakkabı” kazanmış, Icardi’ye rakip olarak Türkiye’ye gelmişti.
Immobile’nin yaşı 34’tü, ülke dışındaki Dortmund ve Sevilla maceraları hüsranla bitmişti, Beşiktaş’ın oyun anlayışına uyması zordu. Elde bu kadar veri varken alındı, tutmadı. İlk sene için 6 milyon yıllık maaş, 2 milyon imza parası, 2.5 milyon vergi yani toplam 10.5 milyon avro ödendi. 8.5 milyon avroluk 2. yıl maliyetinden 2.6 milyona kurtulmak, zafer şarkısı gibi yansıtılıyor…
Immobile’ler bitmez.
Dzeko, Tadic 2 sene şampiyon yapamadan gitti Fenerbahçe’den... Ziyech, Zaha, Tete’ler şampiyonluk türküleri arasında kayboldu. Transferin ruhu böyledir ama bedeli hep ağırdır. Ders almak, mühendis olmak gerek!
BORÇLAR 60 MİLYAR
Sermaye artır, proje yap sat, en değerli asetlerini harca, peki nereye kadar! 3 Büyüklerin 28 Şubat 2025 itibarıyla açıklanan borçları anımsayalım: Galatasaray: 19 milyar 452 milyon lira, Fenerbahçe: 19 milyar 206 milyon lira, Beşiktaş: 16 milyar 463 milyon lira… Trabzonspor’un ise Bankalar Birliği ödemesi sonrası, 31 Mart 2025 itibarıyla net borcunun 5 milyar 323 milyon lira olduğu duyuruldu. Yani toplam borç; 60 milyar 444 milyon lira…
Hiç unutmam; 2016 yılı sonundaki 500 milyon dolarlık rekor yayın ihalesi döneminde borçlar 5-6 milyara dayanmıştı. “Kapıya kilit vuracaklar” deniyordu. Yayın geliri 3 kat azaldı, borçlar 10 kat arttı ama asırlık çınarlar borçlanarak büyüyor! Alışkanlıkları değişmeyen Türk futbolu için dertlenmemek, bir taraftar gibi “Borç yiğidin kamçısıdır” mottosuyla, “çıldırt bizi başkan” deyip yeni hayallere sığınmak en iyisi sanırım…