Silahlara veda
Terörsüz Türkiye hedefinde önemli bir aşamaya gelindi. PKK’nın 27 Şubat İmralı çağrısı ve 12 Mayıs fesih kararına müzahir olarak silahlarını teslim etmeye başlayacağı evreye geçildi. Meselenin teknik kısımlarını içeren silah teslim aşaması Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatının yoğun çabalarıyla sağlam adımlar eşliğinde ilmek ilmek işlendi. İçeriden ve dışarıdan denenen tüm provokasyonlara rağmen süreç tavsamadan ilerledi ve bölge ülkeleriyle tam koordinasyon ve uyum sağlandı.
Türkiye’nin 47 yıllık terör sorununu kendi imkân ve kabiliyetleriyle çözme iradesini gösterdiği ve üçüncü bir tarafın yer almadığı terörsüz Türkiye hedefi bölgemiz başta olmak üzere dünyanın da yakında takip edeceği bir nihayetin arifesindedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi bu süreçten artık geri dönüş söz konusu değildir. DEM Parti, Türkiye Partisi olma yolunda önemli bir mesafe kat etmiştir. Belki de ilk defa bu kadar sevinçlerimiz ve kederlerimiz ortaklaşmış, hassasiyetlerimizin aynı olduğu ön yargıların kırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Terörsüz Türkiye hedefinde payı, katkısı ve umudu olan her herkes artık PKK’nın silah bırakmasının sadece bir zaman ve takvim meselesi olduğunu net olarak görmüştür. Önemli olan örgütün kurucusunun örgütü feshetmesi ve örgüt yöneticilerinin de bu karara uyup fesih kararı almasıdır. Bundan sonrası sadece diplomatik, askeri ve istihbarat seviyesinde planlanıp hayata geçirilecek detaylardan ibarettir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle süreç kendi haline bırakılmadan tüm adımlar titizlikle ve emin adımlarla bugüne kadar getirildi.
11-13 Temmuz tarihleri arasında PKK terör örgütüne mensubu bir grubun Irak’ın kuzeyinde sembolik olarak silahlarını ateşe atarak “silahlara veda” etmeye başlayacağı bir takvim devreye girdi. Silahların ateşe atılması demek “geri dönüşün mümkün olmadığı” anlamına gelmektedir. Silahları gömmekten farkı da budur. Bu bakımdan verilecek görüntü örgütün bölgedeki tüm uzantılarına da bir mesaj niteliğini taşıyacaktır. Silah bırakma takvimi Kandil’de yer alan toplam 2200’e yakın örgüt mensubunun silahlarını gruplar halinde teslim etmesi, ağır silahların ve mühimmatların etkisiz hale getirilmesi ve mağaraların kullanılamaz hale getirilmesiyle nihayete erdirilecektir. Tabii ki bu süreçte temkin, tedbir ve ihtiyat her zaman olduğu gibi yine elden bırakılmadan sürdürülecektir. Çünkü sürecin en can alıcı noktasında pusuya yatanların süreci sabote etmeye yönelik iştahlarının kabardığını da göz ardı etmemek gerekir. Terörsüz Türkiye hedefine yaklaşılan her an sürecin üzerine daha fazla titizlenilmesi gerektiği andır.
Terörün, silahın ve şiddetin devreden çıkmasıyla birlikte demokratikleşme çabalarının hız kazanacağını sağdan sola tüm partiler her fırsatta dile getirdiler. Terörün varlığı en makul talepleri bile kirletmeye yeter bir sebep olduğu için öncelik şart koşmadan silahların bırakılması oldu. Silahın olduğu yerde sözün hiçbir hükmünün olmadığı 47 yıllık tecrübe neticesinde görüldü. DEM Parti bu süreçte sağduyu, sabır ve soğukkanlılığı elden bırakmadı. Meseleye “son şans” olabileceği ciddiyetiyle yaklaştı. MHP Lideri Bahçeli’nin aldığı tarihi inisiyatifin heba edilmemesi de bu ciddiyete sahip olduklarını gösterdi. Vakit, günübirlik kısır siyasetin yersiz tartışmalarında boğulmak yerine Türkiye’nin geleceğini birlikte inşa etmenin vaktiydi ve siyaset bu olgunluğa ulaştığını gösterdi.
Vakit; önyargılardan sıyrılıp konuşmak, hukuku gözetmek, anlayabilmek ve anlaşabilmek, sen, ben demeden biz olabilme vaktidir. Bu hedef milli birlik ve dayanışmamıza hizmet ettiği sürece herkesin fikrine saygı gösterilmelidir. Kabul etmesek bile birbirimize tahammül etmemiz gerektiği unutulmamalıdır.
TBMM çatısı altında tüm siyasi partilerin bir araya gelip 47 yıllık sorunumuzun tamamıyla sonlandırılması, tahribatların onarılması için pozitif gündem oluşturacağı bir komisyonda buluşması vatandaşlık görevidir. Bu görevden kaçmak terörsüz Türkiye hedefinden kaçmaktır. Terörsüz Türkiye hedefinin bir parçası olmamakta direnmektir. Bazı siyasi partilerin “biz de terörsüz Türkiye istiyoruz ama kurulacak komisyonda yer almayız” şeklinde çıkışlarının hiç bir karşılığı yoktur. Hedefi “terörsüz Türkiye” olan tüm siyasi partiler gövdesini olmasa da elini taşın altına koymak zorundadır. Aksi halde “kenardan izlerim, ağzıma düşlerse yerim” mantığıyla yaklaşmak siyasi sorumsuzluktur. Türkiye Yüzyılında sorumsuz siyasi partilere yer olmamalıdır.