Suriye’de ne olacak?

YAYINLAMA:
Suriye’de ne olacak?

Terörsüz Türkiye hedefi an itibariyle terörsüz bölge hedefine doğru hızla yol almaya başladı. PKK terör örgütünün 27 Şubat İmralı çağrısı gereğince 12 Mayıs’ta kendini feshettiğini açıklaması ve silahları bırakma kararı almasıyla girilen yeni dönem an itibariyle ilk grubun silahlarını MİT gözetiminde Irak’ın Süleymaniye kentinde teslim etmesiyle somutlaştı. Bu adım “terörsüz bölge” açısından da yeni bir eşiğin kapısını açtı. Suriye’nin kuzeyinde yer alan PKK’nın uzantısı YPG’nin de 10 Mart anlaşması gereğince silahlarını bırakıp Suriye Savunma Bakanlığı çatısı altına girmesi ve Şam yönetimine entegrasyonunu hızlandıracak önemli bir adım oldu.

27 Şubat İmralı çağrısından 11 gün sonra Şam yönetimiyle masaya oturan YPG Elele başı mazlum Abdi Şahin 8 maddelik bir anlaşmaya imza attı. Anlaşmanın “yıl sonuna kadar” yerine getirilmesi maddesi ise entegrasyon sürecinin provokasyonlarla kesintiye uğramasına olanak tanıdı. Bu bakımdan İmralı her fırsatta PKK’nın silah bırakma sürecini hızlandırması gerektiği belirtti. Çünkü bugüne kadar alınan mesafe silah bırakma işleminin uzatılmasıyla çeşitli komplikasyonlara neden olabilirdi ki bu risk Ortadoğu gibi bir coğrafyada her zaman mevcuttu. Özellikle İsrail gibi bölgeyi karıştırmaya meyilli bir terör devletinin varlığı da silah bırakma sürecinin biran önce tamamlanmasını elzem hale getirdi.

ABD bugüne kadar destek verdiği ve DEAŞ bahanesiyle beslediği YPG’nin 8 Aralık’ta Suriye’de oluşan yeni gerçekliğe ayak uydurması ve Şam yönetimine entegre olmasını talep etti. Zor da olsa uzun zaman sonra bu konuda Türkiye’nin istediği noktaya gelmek zorunda kaldı. DEAŞ’la mücadeleye karşı kurulan Türkiye-Irak-Suriye-Ürdün mekanizması da YPG’nin raf ömrünü doldurmasında etkili oldu. 8 Aralık’ta Esad rejiminin yıkılması da ABD’nin artık Türkiye’nin sınırında bir terör devleti kuramayacağını net olarak görmesini sağladı. ABD, bölgede yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye ile çatışmak yerine çalışmayı uygun buldu. İsrail ise bu durumun çıkarlarına ters olmasına rağmen Türkiye ile karşı karşıya gelebilecek cesareti kendinde bulamadı ve ABD’nin yardımını istedi. ABD Başkanı Trump ise katil Netanyahu’ya “Türkiye’ye karşı makul olmalısın” diyerek uyarıda bulundu. 

ABD, Suriye başta olmak üzere Türkiye’nin Ortadoğu tezlerine karşı çıkmak yerine müttefiklik ilişkisini geliştirmek için adımlar atmaya başladı. 27 Şubat, 10 Mart, 12 Mayıs ve 11 Temmuz’da terörüz Türkiye ve terörsüz bölge için atılan adımlar küresel emperyalizmin elini kolunu bağladı. Türkiye kendi inisiyatifiyle bölgenin kaderini değiştirecek önemli bir hamle yaptı. Türkiye, Irak, Suriye ve bölge ülkelerinin kazandığı, emperyalist-Siyonist barbarlığın kaybettiği yeni bir dönem başladı.

Terörsüz Türkiye hedefiyle başlayan yeni dönem bölge ülkeleri açısından yeni bir dönemin de başlangıcı oldu. Özellikle ekonomi-demokrasi ve istikrar dengesinin kuvvetleneceği bir alan açıldı. ABD ise bölgede oluşan bu dengeye daha fazla karşı koymasının mümkün olmadığını Suriye Özel Temsilcisi olarak atadığı Tom Barrack aracılığıyla ilan etti. Barrack, ABD’nin 100 yıldır bölgede uyguladığı politikalarının artık geçerliliğinin kalmadığını ve bölgenin geleceğine bölge halklarının karar vermesinin gerektiğini belirtti. SDG/YPG’nin 27 Şubat çağrısı paralelinde 10 Mart’ta Şam yönetimiyle imzaladığı anlamlaşmanın biran önce yerine getirilmesi için aracılık yaptı. Bugüne kadar YPG’ye milyarlarca dolarlık silah yardımı yapan ABD, YPG’nin 10 Mart anlaşması gereğince silahlarını Şam yönetimine teslim edip tek çatı altında bulunmasının zorunlu olduğunu belirtti.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack iki gün önce YPG ve Şam yönetimi arasında gerçekleşen toplantı sonrası yaptığı açıklamada Şam yönetiminin “Tek vatan, tek millet, tek ordu ve tek hükümet” doğrultusunda, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'yi ulusal çerçeveye dahil etme konusunda istekli olduğunu belirtti ve “SDG’ye tavsiyem bu süreci hızlandırmalarıdır. Tek bir yol var, o yol da Şam'dır” dedi. Federalizmin işlemeyeceğini ve devlet içinde bağımsız başka bir devlet olamayacağını söyledi. Irak’ta başlayan silah bırakma sürecinin Suriye’de başlamaması için hiçbir sebep kalmadı.

Gelinen süreçte tarih, zaman ve bölgesel gelişmeler Türkiye’den yana seyretmeye başladı. Bölgenin huzur ve istikrarı için bugünden itibaren atılacak en önemli adım ise Süleymaniye’de başlayacak fiili silah bırakmanın Suriye’de de eş zamanlı olarak başlayıp aynı gün son silahın teslim edildiği bir sürecin hayata geçmesidir. YPG’nin silahlarını bırakması için “yılsonuna kadar müsaade” seçeneği bugünden itibaren rafa kalkmalıdır.

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...