MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” ifadesi tek cümlelik tarihi bir çağrıydı.

Mesaj özenle seçilmişti.

***

Samimiyet vardı.

Ortaya konan bir hedef vardı.

Kurumsal kimliğe saygı vardı.

Muhabbet vardı.

***

Kamuoyunun özlemini çektiği diyaloğun bamteline basıldı.

Nereden bakarsanız bakın…

“Komşu olalım” önerisinin altında aranacak bir şey yoktu.

Ülkenin hayrına olduğu her açıdan ortada olan net ve yalın bir yaklaşım vardı.

***

Böyle bir yaklaşım reddedilse bile aynı nezaketle karşılık bulmalıydı ki, beklenen olmadı.

Çağrının muhatabı genel başkan konu hakkında tek cümle dahi etmezken partisinden zehir kusanlar oldu.

Adeta kırmızı görmüş boğaya döndüler.

***

Kimi siyasal İslam zırvalarını ortaya saçtı.

Kimi milliyetçiliğin peşkeş çekildiği iftirasını savurdu.

Çağrıyı özünden koparmak için denenmedik yol kalmadı.

Ama istenen olmadı.

***

Çünkü yaptıkları deli saçması açıklamalarla…

FETÖ’nün yanında yer almaktan, PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile yapılan ortaklıktan kurtulmak istenmediği…

Kazanamaz gözüyle baktıkları adaylara oy istemek zorunda kalıştan bir hoşnutsuzluğun olmadığı…

Kurulan kumar masalarında siyasi figüran rolü oynamaktan rahatsızlığın duyulmadığı…

Görüldü, anlaşıldı.   

***

Ayrıca…

Genel seçimlerde parayla vekillik listesi sattıkları, yurdun her köşesinden milletvekili olma vaadiyle kandırılan partililerin istifa açıklamasında ifade ettikleri “listeleri hiç paraya” sattılar sözüyle ortaya çıkan partinin yöneticilerinin belediye seçimleri üzerinden vole vurmak istedikleri açığa çıkmadı mı?

Bugüne kadar menfaatlerine dokunulmasının haricinde sesleri çıkmayan bu tipler, sizce neden bu kadar hararetli açıklamalara imza attı?