Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Ağrı İl Başkanlığı Olağan Kongresinde konuşma yaptı. Osmanağaoğlu konuşmasında “Teröriste akıl verenden gazeteci olmaz. Devletin terörle mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışandan da adam olmaz!  Yine; daha birkaç hafta önce Türk ordusuna ahlaksızca saldıran, sözüm ona milletvekillerinden ses çıkmamış, Türk askerine iftira atan sözüm ona milletvekiline sahip çıkan karaktersizlerden ise cılız bir ses gelmiştir.”

MHP’li Tamer Osmanağaoğlu’nun konuşmasının tamamı:

Saygıdeğer İl Başkanım, her biri kıymetli İlçe Başkanlarım, hepsi ayrı ayrı başımın tacı olan muhterem hemşerilerim hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.  Sözlerimin başında; sizlere iletilmek üzere emanet edilmiş olan, Bilge Liderimiz, Sayın genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin selamlarını sizlere arz etmek isterim.

Hani diyor ya şair: 

“Ben anlamam çiçekten, yeşillikten, bahardan

Yeter ki ufku sarsın bir şimşeğin çakışı

Ben uzak yaşadıkça o doğduğum diyardan

İlkbahar senin olsun, ver bana karlı kışı.”

Elbette insan ata toprağına, baba ocağına gelirken çok daha farklı duygular hissediyor. Hele hele bu topraklar yüceliğiyle nam salmış Ağrı dağının ihtişamını damarlarında taşıyan asil insanların memleketiyse, tarifi imkânsız özlemler de beraberinde geliyor.  Şükürler olsun ki bugün burada sizlerle birlikte olmanın onurunu yaşıyorum. Şükürler olsun ki bugün Ağrı’da varlığıyla her zaman Türk milletine güç ve cesaret veren Ağrılı ülküdaşlarımla birlikte Milliyetçi Hareket Parti’mizin kongresinde hasret gideriyorum.

BİZ TÜRK ASRI DEDİKÇE TÜRKİYE YÜZYILI DEDİKÇE, TÜRK MİLLETİ ASRA TÜRK MÜHRÜNÜ VURMA İRADESİNİ GÖSTERDİKÇE KUDURUYORLAR

Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Muhterem Ağrılı hemşerilerim;  Binlerce yıllık mukaddes bir davanın, yarım asrı aşan kahramanlarının adresi Milliyetçi Hareket Partisi’nin 14. Büyük Kurultayına, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla başlatılan il kongrelerimizle her gün bir adım daha yaklaşıyoruz. Şüphesiz Cumhuriyet’imizin 100. Yılında, Türk asrını hasretle kucaklayacağımız ana sabırsızlıkla ama ilk günkü heyecanla koşmaya devam ediyoruz.  Bilinmelidir ki bu maratonun sonunda varacağımız hedef sadece Ağrı’mızı değil, sadece Türkiye’mizi değil, hemen yanı başımızda yönünü Türkiye’ye dönmüş gönül coğrafyamız içinde yaşayan koskoca Türk milletini de ziyadesiyle heyecanlandırmaktadır. Ne var ki; biz Türk asrı dedikçe Türkiye Yüzyılı dedikçe, Türk milleti asra Türk mührünü vurma iradesini gösterdikçe kuduranlar, kinlerini kusanlar inlerinden kafalarını çıkarmaya başlamıştır.

HADDİ AŞAN RUHSUZLAR KENDİLERİNİ İFŞA ETMİŞTİR

Daha birkaç gün önce, İçişleri Bakanlığımızın girişinde, Türk milletinin iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisinin karşısında meydana gelen terör saldırısı bunun en bariz delilidir. Elbette hainden beklediğimiz hainlik, haysiyetsizden beklediğimiz haysiyetsizlik, vatansızlardan beklediğimiz de ihanetten başka bir şey değildir. Ve Elbette gereken yapılmış, yapılmaya devam etmektedir.    Ama ne hikmetse; sütre gerisinden Türkiye’nin sendelemesini bekleyen, ayağının takılıp düşmesini bekleyen, televizyon ekranlarında kahramanlarımız tarafından bertaraf edilen teröristlerin başarısızlığına üzülen, şaşıran, başarılı olmaları için onlara sufle verecek kadar haddi aşan ruhsuzlar da kendilerini ifşa etmiştir.

TERÖRİSTE AKIL VERENDEN GAZETECİ OLMAZ

Yeri gelmişken net bir şekilde söylemek isterim: Teröriste akıl verenden gazeteci olmaz. Devletin terörle mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışandan da adam olmaz!      Yine; daha birkaç hafta önce Türk ordusuna ahlaksızca saldıran, sözüm ona milletvekillerinden ses çıkmamış, Türk askerine iftira atan sözüm ona milletvekiline sahip çıkan karaktersizlerden ise cılız bir ses gelmiştir. Elbette yaşananlara Ağrılı hemşerilerim şahitlik etmektedir. Elbette bu karakter fukarası muhterislerin zillet çukurunda debelenişlerini Türk milleti görmektedir. Ve elbette PKK’sından YPG’sine, DHKP-C’sinden FETÖ’süne terörün kökünü kazımaya kararlı devletimizin dünyaya meydan okumasına destek vermeyen şuursuzları da milletimiz görmektedir.

KALP İŞARETLERİYLE MİLLETİMİZİN HUZURUNA ÇIKAN, TERÖRİSTLERİN ARKA BAHÇESİ HALİNE GELMİŞ

Daha dün; 14 Mayıs ve 28 Mayıs öncesi sahte gülücüklerle, kalp işaretleriyle milletimizin huzuruna çıkan, teröristlerin arka bahçesi haline gelmiş HADEP’le işbirliklerini gizlemek için türlü dümenler çevirenler bir kez daha suçüstü yakalanmış, samimiyetsizlikleri yekpare ifşa olmuştur. Açık yüreklilikle ifade etmem gerekir ki; kifayetsizlerin maskesini indiren, muhterislerin gerçek yüzünü göstermesine vesile olan, gizli gündemlerle siyasi ikbalinin peşinde koşanları ortaya çıkaran Anadolu ferasetinin sahibi siz değerli hemşerilerimi bir kez daha tebrik etmek isterim. Ve inanıyorum ki 14 Mayıs ve 28 Mayısta Türk milletine okyanus ötesinden istikamet çizmek isteyenlere indirilen tokatla sendeleyenler, Mart 2024’te gerçekleştirilecek yerel seçimlerde indireceğiniz son vuruşla tarihe karışacaktır. Aslına inkâra alışmış, Türk milletine mensubiyet şuurunu kaybetmiş, vatandaşının sesine kulaklarını tıkamış, biz beka diye çırpınırken rant diye çıldırmış kim varsa bu ferasetin önünde eğilmeye mahkum olacaklardır. İhanetin kirli çamuruna batmış kim varsa Türk milletinin iradesinin önünde diz çökecektir.

CUMHUR İTTİFAKI TÜRK MİLLETİNİN SESİ, NEFESİ VE DEMİR YUMRUĞUDUR

Kıymetli Hemşerilerim, Değerli dava Arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisi Türk Devletine yöneltilen namlunun önündeki milli surdur.  Cumhur İttifakı Türk milletine doğrultulan tehdidin karşısındaki aşılması ve yıkılması Allah’ın izniyle mümkün olmayan millet kalesidir. Bu surun içinde şahsi çıkarlarının gereği,  menfaatlerinin zorlamasıyla bulunmak isteyenlere yer yoktur!  Bu millet kalesinin içinde başkalarının hevesleri ve planları için bulunmak isteyenlere müsamaha yoktur. Unutmayın ki; Milliyetçi Hareket Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin mimarı olduğu Cumhur İttifakı Türk milletinin sesi, nefesi ve demir yumruğudur. Unutulmasın ki tehdit hangi yönden gelirse gelsin vakarımız bozulmayacak, fitne nereden gelirse gelsin ihtilaf ve çatışma kapımızdan burnunu dahi sokamayacaktır. Tarihi sorumluluklar her birimizin omuzlarına yüklenmişken, insanlığın umut dolu bakışları bize yönelmişken, milli ruh şaha kalkmışken buna tevessül eden kim olursa olsun bu çatı altında kendisine yer bulamayacaktır.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi;

               “Bütünlüğü sağlayarak hıyaneti yendik.

               Türk Milletine güvenip inanarak tek dişi kalmış canavarı ezdik.

               Bayrağı dalgalandırarak baskıyı, eziyeti, kini ve öfkeyi def ettik.

               Esaret zincirlerini kırarak Türk milletinin asla pes etmeyeceğini gösterdik.

               Milleti parçalanmaz, dağılmaz, ayrılmaz bir bütün kabul ederek Cumhuriyet’in temellerini attık.”

CUMHUR İTTİFAKI’NIN İNSAN ODAKLI BELEDİYECİLİK ANLAYIŞINI ULAŞTIRMANIN ZAMANI GELMİŞTİR

İşte bugün tüm bu fedakârlıklarla sizlere bizlere emanet edilmiş bu kutlu davayı gelecek nesillere çok daha yükseklerde aktarmak boynumuzun borcu, varlığımızın yegâne sebebidir.  Bunun için her türlü çabadan geri durmayacağımızı biliyorum. Kararlılığımızdan asla ödün vermeyeceğimizi biliyorum. Tutak’ta, Eleşkirt’te, Patnos’ta, Hamur’da, Taşlıçay’da, Diyadin’de, Doğubeyazıt’ta ve tabiki Ağrı’da hemşerilerimizi Milliyetçi Hareket Partisi’nin Üretken Belediyeciliğiyle tanıştırmanın vakti gelmiştir.  Ağrının her bir köşesinde Cumhur İttifakı’nın insan odaklı belediyecilik anlayışını ulaştırmanın zamanı gelmiştir.  Ve unutulmasın; bu borç sadece gelecek nesillere karşı değil; geçmişimize de ödememiz gereken bir borçtur. Hainlerin kurşunlarıyla şehadete kavuşan merhum İl Başkanımız Mustafa Kılıçaraslan’a, İsa Eraslan’a, Ahmet Salman’a, Cemil Kılıçaraslan’a, Samet Aslan’a, Turgut Demirkaya’ya, Metin Aldemir’e, Mustafa Yardımcı’ya da borcumuzdur. İnanıyorum ki sizin kararlılığınız, bugünden itibaren göstereceğiniz üstün gayretiniz onların ruhunu bir kez daha şad edecek gelecek Ağrı’da sizlerin elinde şekillenecektir. Bu duygu ve düşüncelerle sizlere bir kez daha saygılarımı sunuyorum. Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.  Sağ olun var olun. Hepiniz Allah’a emanet olun.                Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

Editör: Bilge Güler