Mart ayında Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki 4-2’lik maçın üzerinden 6 ay geçmiş.

Hollanda futbolunun üzerine koya koya gelirken, biz tıpkı eski günlerdeki gibi bir ileri, iki geri gidiyoruz. Derslik goller attı Hollanda, hatta ilki daha 1. dakika dolmadan.

Üstelik hiç zorlanmadılar, organize ataklarla golleri peş peşe sıraladılar.

Sadece gol atmadı, portakallar. Boğdular bizimkileri, top yaptırmadılar. İki pası bir arada göremedik, sahamızdan bir türlü çıkamadık. Rakibin yaptığı pres karşısında şaşkına döndük. Bir ara topla oynama oranımız yüzde 30’lardaydı, düşünün. Dün ne oyunumuz vardı, ne planımız, ne doğru dürüst atağımız, ne de kişisel hünerlerimiz. Tek pozisyonumuz 90+2’de geldi, kısmete gol oldu.Kısacası onlar oynadı, biz seyrettik.

Dünkü maçtan hepimizin çıkartacağı dersler var. Bir kere erken havaya giriyoruz. İki galibiyet aldık diye kendimizi dünyanın en iyi takımı ilan ediyoruz. Hoca da havaya giriyor, futbolcular da, TFF de, taraftarlar da ve tabi ki, basın da. Şapkayı önümüze koyup, artık düşünme vakti geldi. Eksiğimiz çok, gelişim gösteremiyoruz. Anlık başarılarla seviniyor, günü kurtarma yoluna gidiyoruz. Böyle devam edersek, bu organizasyonda da bizi kötü günler bekliyor.

Bizden uyarması.