İkinci Karabağ Savaşı, 44 gün sürmüş, 10 Kasım 2020'de Ermenistan’ın yenilgiyi kabul eden bildiriye imza atmasıyla Azerbaycan'ın askerî ve diplomatik zaferi ile sonuçlanmıştı. Ancak maalesef geride kalan sürede bölgede silahlar bir türlü susmadı.

Bunun başlıca nedenleri arasında; Ermenistan’ın Azerbaycan ile ateşkes yapmasına rağmen barış yapmaması, Ermenistan’ın savaşı sona erdiren ve imzasını attığı bildiriye uymaması ve dolaylı bir şekilde Karabağ’daki silahlı ayrılıkçı yapıyı desteklemesi söylenebilir. 

Tüm bu gelişmeler egemen bir devlet olan Azerbaycan’ı rahatsız ve hatta tehdit etmeye başladı. Karabağ Azerbaycan toprağıdır ve Azerbaycan sınırları içerisinde tek devlet vardır, o da Azerbaycan Devletidir. Dış güçlerin piyonu olan bazı ayrılıkçı terör unsurları Karabağ’da kargaşa çıkarmaya başladılar. Egemen bir devletin topraklarındaki ayrılıkçı terör unsurlarına müsamaha göstermesi mümkün değildir. Bugün Karabağ’da yaşanan da terör yapılarına karşı egemen bir devletin askerî operasyondur.

Bilindiği gibi Ermeniler, 1 Aralık 1989’da Karabağ’ı tek taraflı olarak kendisine birleştirme kararı almıştı. 1991’de Rusya’nın desteğini de alarak Karabağ ve çevresine yönelik işgal sürecini başlatmıştı. Bu süreçte katliamlar ve büyük açılar yaşanmış, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si işgal edilmiş, 1 milyona yakın Azerbaycan Türkü yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmıştı.

İşgalden sonra Karabağ’da 10 Aralık 1991’de Azerbaycan Türklerinin boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı bir referandumdan bağımsızlık kararı çıkmıştı. Buradaki ayrılıkçı güçler bu gayri meşru referanduma dayanarak kendilerini Artsah Cumhuriyeti ya da Dağlık Karabağ Cumhuriyeti olarak isimlendirip Ermenistan dâhil kimsenin tanımadığı bir özerk yapı ilan ettiler. Bu durum 2. Karabağ Savaşı’na kadar sürdü.

Kasım 2020’deki 2. Karabağ savaşı sonucunda Ermenistan bu bölgede Azerbaycan’ın egemenliğini tanıdı. Ancak son gelişmelerden de anlaşılıyor ki söz konusu silahlı yapı varlığını korumaya devam ettirmektedir.

Egemen Azerbaycan devleti kendi topraklarındaki egemenlik haklarına meydan okumaya devam eden bu terör yapılanmasına karşı bir “terör operasyonu” başlatmak zorunda kaldı.

Hankendi merkezli bu terör yapısı son zamanlarda bir taraftan bölgede yaşayanların aç bırakıldığı propagandası yapıyor, diğer taraftan Azerbaycan ordusunun mevzilerine yönelik taciz ateşleri açıyordu.

Savaştan sonraki zaman içerisinde bölgede varlığını koruyan ağır silahlarla donanmış Ermenistan ve bazı batılı güçlerin piyonu olan bu ayrılıkçı yapının Azerbaycan toprağında hala var olması egemen bir devlet için kabul edilemezdi. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tehdit eden terörist yapının çökertilmesi için operasyon yapmaktan başka bir alternatif yol kalmamıştı.

Azerbaycan’ın kendi toprağında başlattığı teröre karşı operasyonda gözler Ermenistan’a çevrilirken, Ermeni yönetiminin şimdilik temkinli olmaya çalıştığı görüldü. Yaklaşık 2,7 milyon yaşlı ve çocuklardan oluşan nüfusu ile Ermenistan’ın terör unsurlarına taraf olması da zaten mümkün değildir.

Terör unsurlarına yönelik askerî operasyon karşısında Rusya’nın tutumuna baktığımızda, Türkiye ile olan işbirliği, Azerbaycan ile olan ticari ilişkileri ve Ermenistan’ın ABD’ye yakınlaşması gibi nedenlerle Azerbaycan’ın haklı mücadelesine karşı çıkma durumda olmadığı görülüyor ve Ermenistan’ı suçluyor. Son zamanlarda Rus yönetimi, “Karabağ’ın Ermenistan tarafından Azerbaycan’a ait bir bölge” olduğunun kabul ettiğine dikkat çekiyor.

Küresel güçlerin de Azerbaycan toprak sınırları içinde gerçekleştirilen operasyondan dolayı Azerbaycan’ın içişlerine karışmak niyetinde olmadığı cılız açıklamalarından anlaşılıyor. Açıklamaların Karabağ’da yaşayan sivil halkın güvenliğini vurgulayan bazı beyanlarıyla sınırlı kaldığını görüyoruz. Ki, sivil halka hiçbir zarar verilmediğini ve Türkün karakterinde böyle bir şeyin olmadığını zaten biliyorlar. Ancak kendi kara tarihleri bu açıklamaları yaptırdığını da burada söylemek durumundayım.

Bilindiği gibi Türkiye her zaman Azerbaycan’ın yanında olmuştur, olmaktadır ve gelecekte de olacaktır. Türkiye’nin uzun yıllar Azerbaycan’a verdiği askerî eğitim desteği Azerbaycan ordusunun bugünkü başarılarının temelini oluşturdu. Türkiye’nin aynı zamanda Azerbaycan’a dünya çapında siyasi desteği “tek millet iki devlet” anlayışı ile her zaman devam etti.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, son BM Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamada, “Ermenistan ile iyi komşuluk ilişkilerini ve tam normalleşmeyi hedefleyen bir süreç başlattık. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın, bu tarihi fırsatı yeterince değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan'ın başta Zengezur Koridoru'nun açılması olmak üzere verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir. Ermeniler dahil herkesin Azerbaycan topraklarında barış içinde yan yana yaşaması öncelikli hedefimiz olmalıdır. 'Tek millet, iki devlet' şiarıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz.” sözleri Türkiye’nin Azerbaycan’ın haklı davasında her zaman yanında olduğunun tekraren ilanı idi.

Azerbaycan’ın terör operasyonuna ilişkin en güçlü destek açıklaması Türk Dünyasının bilge lideri MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’den geldi. Sayın Bahçeli MYK ve MDK ortak toplantısının ardından Azerbaycan'ın Karabağ'da bulunan yasadışı silahlı Ermeni varlığını sonlandırmak amacıyla başlattığı antiterör operasyonuyla ilgili açıklamasında "Karabağ Türk'tür, Türk'ün yurdudur, can Azerbaycan'ın ayrılmaz, ayrılamaz, koparılamaz vatan toprağıdır" vurgusu yaptı ve "Ermenistan aklını başına almalı, ateşle oynamaktan vazgeçmelidir. Her provokasyonun ağır sonuçları olacaktır. Soydaşlarımız yalnız değildir" ifadelerini kullandı.

              Her zaman olduğu gibi Türk’ün ve Türkiye’nin haklı davasında muhalefet yine ya sessiz kalmış ya da cılız sesle destek söylemlerini kendilerinden başkası duyamamıştır.

Netice itibariyle, Azerbaycan’ın ülke sınırları içinde "anayasal düzeni yeniden sağlamak amacıyla" Karabağ'da bir "terörle mücadele" operasyonu yapması egemen bir devletin tartışmasız hakkıdır. Türkiye ve Türk Dünyası kardeşinin yanındadır. Çünkü Qardaşıq Biz.