DOKTRİNER MİLLİYETÇİLİK VE ATATÜRK -6-

“Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler, her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

 

Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlatlarından oluşan büyük ordumuzun vicdanında, akıl ve şuurunda kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin, bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde layık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olamaz. Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle, medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.” “Efendiler! Size şunu söyleyeyim ki, inkılâpçı Türkiye Cumhuriyeti’ni benim şahsımla var zannedenler çok aldanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır.”

ATATÜRK’ÜN DEMOKRASI ANLAYIŞI

Atatürk millet egemenliği bağlamında demokrasi ve cumhuriyet kavramlarını tarihi Türk devlet geleneği ve Türk milletinin sosyolojisi içinde bir derinlikte ele almış düşünce adamıdır.

Yukarıdaki sözünde vurguladığı, “Türkiye Cumhuriyeti, her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır” sözleri bu nedenle bir tarihi bilincin ifadesidir.

Bu sosyoloji ve devlet geleneğini çok iyi bilen Atatürk bir sözünde, “Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.” diyor. Atatürk’ün düşünce dünyasını ve kültür derinliğini bilmeyenler ilk planda bu sözlerin “siyaseten veya gelişigüzel” söylenmiş olduğunu düşünebilir. Fakat gerçeğin öyle olmadığını biz yine onun bir başka sözünden anlıyoruz.

Atatürk bu sözü söylerken tarihi ve sosyolojik bir gerçeğe dayanmaktadır. Nitekim o Medeni Bilgiler Kitabı’nda el yazısı ile “Demokrasi Prensibinin Tarihi İnkişafı (Gelişimi)” başlığı altında şunları yazmıştır:

“Türk milleti en eski tarihlerinde, meşhur kurultaylarıyla, bu kurultaylarda devlet reislerini (başkanlarını) intihap etmeleriyle (seçmeleriyle) demokrasi fikrine ne kadar merbut (bağlı) olduklarını göstermişlerdir. Son tarih devirlerinde, Türklerin teşkil ettikleri devletlerde, başlarına geçen padişahlar, bu usulden ayrılarak müstebit olmuşlardır.”

Onun şu sözleri de aynı çizgidedir: “Bizim milletimiz esasen demokrattır. Kültürünün, geleneklerinin en derin maziye ait dönemleri bunu doğrular. Bizim yapabileceğimiz bir şey varsa, bu fıtrî (yaratılıştan gelen) karakterin gereklerini yapay bir şekilde menetmek isteyenleri ortadan kaldırmaktır.”

MİLLET İRADESİ

Görülüyor ki Atatürk, bir Türk milliyetçisi olarak, Türk tarih ve kültürünü kendisine referans almaktadır. Bu nedenle “milletin iradesi”nin siyasal yönetim modeli olarak hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğünün, bireysel özgürlüklerin siyasal sistem tarafından garanti altına alınması onun doktriner milliyetçilik boyutunu tarihsel ve kültürel milli değerler üzerine oturttuğunu gösterir.

Elbette Fransız İhtilali’nin yaydığı bu siyasal sistemi ülkesinde hayata geçirirken evrensel değerlere de saygılıdır.

İnsanlığın ortak değerlerini de hayata geçirmektedir. Fakat, Fransız İhtilali’nin yaydığı “hürriyet” fikirlerine dayanan bu sistemi ülkemizde kurarken bazı etkileşimlerin bulunduğunu ve fakat bizim hayata geçirdiğimiz sistemin kendisine has ayırıcı özelliklerinin bulunduğunu da görmek gerekir. Atatürk bunu şu sözleriyle anlatmaktadır:

“Fransa İhtilâli bütün cihana hürriyet fikrini yaymıştır ve bu fikrin, hâlen esas ve kaynağı bulunmaktadır. Fakat o tarihten beri insanlık ilerlemiştir.

YENİLEŞME ÇABALARI

Türk demokrasisi Fransız İhtilâli’nin açtığı yolu takip etmiş, lakin kendisine has ayırıcı özellikle gelişmiştir. Zira her millet, inkılabını toplumsal ortamının baskı ve ihtiyacına tâbi olan hal ve vaziyetine ve bu ihtilal ve inkılabın meydana geliş zamanına göre yapar. Her zaman ve yerde aynı hâdisenin tekrarına şahit değil miyiz?

Her ne kadar milletlerin ve demokrasilerin iş birliği etmeleri lazım ve mümkünse de iş birliği, ancak bir tek gayeye, yani barışa yönelmiş ise mümkün ve faydalı olur. Bu noktayı kavrayıp anlamayanlar, meydana getirdiğimiz eser hakkında bir fikir ve hüküm elde edemezler.”

“Yenileşme çalışmalarında ve halkçı demokratik kuruluşlara yönelik gelişmelerinde genç Türkiye Cumhuriyeti, Fransız demokrasisini doğurmuş olup o zamandan beri her milletin gelişimine ve kendi teşkilatına uydurduğu inkılapçı büyük hak ve adalet ilkelerinde sağlam bir dayanak bulmuştur.”

Medeni Bilgiler’de “Devlet Şekilleri”ni üç başlık altında toplayan Atatürk, bunları “Hükümdarlık (monarşi), “Oligarşi” ve “Demokrasi (halkçılık) şeklinde tasnif etmektedir. Demokrasiyi halkçılık ile özdeşleştiren Atatürk bir vizyonu da ortaya koymaktadır:

“Demokrasi esasına müstenit (dayanan hükümetlerde, hâkimiyet, halka, halkın ekseriyetine (çoğunluğuna) aittir. Demokrasi prensibi (ilkesi), hâkimiyetin millette olduğunu, başka yerde olmayacağını iltizam eder (gerektirir).

Bu suretle demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hâkimiyetin, menşeine (kaynağına) ve meşruiyetine temas etmektedir. Demokrasinin tam ve en bariz (belirgin) hükümet şekli cumhuriyettir…”

Bugün demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükûmetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür.”

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA

AFETİNAN, A., Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1959.

AFETİNAN, A., Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1998.

ATATÜRK G. M. K., Nutuk, Cilt: I-III., Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961- 1967.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: I, II, III, V., Ankara, 1945-1972

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Cilt: IV. (1917- 1938), Derleyen: N. Arsan, Ankara, 1964.

GÜLER, A., Atatürk ve Milliyetçilik, Halk Kitabevi, İstanbul, 2020.

GÜNALTAY, Ş., “1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı 1. Birleşim 2. Oturum Yaptığı Konuşma”, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1954.

KOCATÜRK, U., Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.

SEVİG, V. R., Türkiye Cumhuriyeti Esas Teşkilât Hukuku, Cilt: I., Ankara, 1938.

SOYDAN, M., “Gazi ve İnkılâp”, Milliyet Gazetesi, 8. 12. 1929-4. 2. 1930

TANERİ, A., Türk Kavramının Gelişmesi “Ne Mutlu Türküm Diyene”, Ankara, 1983.