CHP’nin zavallı sözcüleri, istismar ve yalanı bir kenara bırakıp, Sayın Devlet Bahçeli’nin kadına şiddetin önlenmesi için yaptığı önerileri iyi anlamalı ve buna göre pozisyon almalıdırlar. Bunlarda zerre kadar bir utanma duygusu olsa, çıkar özür diler, bu Yıldırım Kaya denilen adamı da hiç olmazsa bir kenara çekerler.

Dünya Koronavirüs salgını ile birlikte yeni ve farklı bir döneme gidiyor. Karmaşıklaşan ve girift bir hal alan bölgesel ve küresel krizlerin nereye evrileceğini kestirmek çok zor. Türkiye bu yeni dönemde gücü, imkanları, hamleleri ve kararlılığı ile etkin ve belirleyici bir konum kazanma fırsatı yakalamıştır ve bunu da çok iyi kullanmaktadır. İstiyoruz ki, böyle bir zamanda milli birlik ve dayanışma ruhunu en üst düzeye çıksın. Kırıp dökmek yerine, tutup kaldırmakta, bölüp parçalamak yerine, bütünleştirip pekiştirmekte buluşalım.

HANGİ BİRİNİ SAYALIM?

Türkiye her sorunu aşıyor, ama bu CHP ve yancılarını bir türlü adam edemiyor. Ne dur bilmiyor, durak dinliyorlar. Ne sözden anlıyor, ne de ülkenin ve Türk milletinin geleceği umurlarında. Her gün bıraktıkları yerden devam ediyor, hep aynı çirkinliği, hep aynı yıkımı sürdürüyor, bozgunculuğun, yalanın, iftiranın, istismarın zirvelerinde dolaşıyorlar. Marifetlerinin hangi birini sayalım. Sonuncusu da bir CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın bir akıl ve ruh hastası üzerinden MHP’yi karalamaya, Cumhur ittifakını küçük düşürmeye çabalaması oldu. Yıldırım Kaya denilen bu şahısın iftiralarını düzeltebilmek için nereden başlayalım, bilemiyorum.

YİNE AÇIK DÜŞTÜLER

Ümit Can Uygun ve ailesinin CHP’li belediye başkanlarıyla olan fotoğraflarını bir kenara bırakıyorum. Yıldırım Kaya gibi, o fotoğraflar üzerinden bir değerlendirme yapmak sığ olacağı gibi, ortadaki vahameti anlamak ve anlatmakta da bir sonuç doğurmaz. Bir genç kızımız acı şekilde hayatını kaybetmiştir. Ortada çok çarpıcı, çok ürkütücü iddialar var. İnsan olan, vicdan taşıyan, zerre kadar ahlak ve iman sahibi hiç kimse bu vahameti onaylayamaz, görmezden gelemez. Kadına şiddet çok yakıcı ve ivedi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Her gün yeni bir rezillikle karşılaşıyoruz. Böyle devam edemeyiz. Ve bu mesele siyasi istismara malzeme edilemeyeceği gibi, göstermelik tepkilerle, yalama olmuş sloganlarla, nereden gelip nereye gittiği, kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan bir takım derneklerin sığ ve maksatlı yönlendirmeleri ile de çözülemez. Çok kapsayıcı bir bakış açısına ihtiyaç var.

KADIN ÖNCE İNSANDIR

Sayın Devlet Bahçeli, daha önceki kadın ve çocuğa şiddet ve istismar vakaları üzerinden çok geniş ve derinlikli bir analiz yapmıştı. En temel sorunun, en bariz ayıbın kadının bir insan olduğu gerçeğinin unutuluyor, umursanmıyor oluşundan kaynaklandığını belirtmiş ve şöyle demişti: “Kadın her şeyden önce bir insan, her şeyden önce eşref-i mahlûkattır. Kadınlar şiddete, istismara, tacize maruz kalmaktadır ki, bu dehşet tablosu insanım diyen, vicdan sahibi her kişi için utançtır. Her şeyden malumat sahibi olurken, duyduğumuz, haberini aldığımız veya okuduğumuz şiddet sahnelerine daha ne kadar tepkisiz kalacağız? Aydınız, moderniz, çağdaşız, Cumhuriyet’in bekçisiyiz diye afra tavra satanlar kadınları sadece çıkarları doğrultusunda akıllarına getiriyorlar. Her kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir. Ve hiçbir ihanet cezasız bırakılmamalıdır. Her kadın cinayeti istikbalimizin kalbine indirilmiş hançer, Türk-İslam medeniyetinin ufkuna gerilmiş kanlı gömlektir. Biz bu hançeri kırmalıyız, bu gömleği ise kararlılıkla yırtmalıyız.

KADINA FİSKE VURAN PİŞMAN EDİLMELİ

CHP’nin zavallı sözcüleri, istismar ve yalanı bir kenara bırakıp, Sayın Devlet Bahçeli’nin kadına şiddetin önlenmesi için yaptığı şu önerileri iyi anlamalı ve buna göre pozisyon almalıdırlar: “Hala istismarları ve işlenmiş cinayetleri konuşuyor olmaktan, bu zulmü önleme adına bir arpa boyu mesafe alamamaktan ızdırap duyulması lazımdır. Korkudan, tehditten, baskıdan dolayı konuşmaktan çekinen kadın veya çocuklarımızın elinden tutmak, onların derdine derman olmak aynı zamanda insani, aynı zamanda vatandaşlık görevidir. Kadın ailedir, kadın annedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır. Eğer var olacaksak, eğer geleceği şuurla kavrayıp, irademizle kaleme alacaksak kadına yönelik şiddeti durdurmalı, katilleri ve şiddet faillerini toplumdan tecrit etmeliyiz. Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam, neyse gereği yapılmalıdır. Kim ki, kadına bir fiske vurduysa, kim ki, kadına küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Bunları yapmazsak gelecek elimizden kayıp gidecektir. Hukuki, siyasi, tıbbi, vicdani, ahlaki tedbir ve tecrübelerle şiddeti kaynak yerinde kurutmalıyız. Şiddetin anatomisi, şiddetin psikolojisi ve sosyolojisi üzerine konunun uzmanları, bilim insanları muhakkak suretle çalışmalıdır. Söz konusu çalışma tüm vatan sathında yapılmalıdır. Bu da bir beka meselesidir, ertelenmesi, geciktirilmesi çok ciddi mahsurlara yol açacaktır.

ÖZÜR DİLENMELİDİR

Bütün bu açıklamalar, bu kesin ve net tavır ve öneriler orta yerde dururken, bir sapkının MHP tarafından korunduğunu ima ve iddia etmek ahlaksızlıktır. CHP yine yanlış tarafta, yine istismarın doruklarında, yine iftiranın, ayrıştırmanın, çatıştırmanın ve toplumsal huzursuzluk çıkarmanın derdindedir. Bunu yaparken yine açık düşmüş, yine ifşa olmuş ve yine rezaletin dibini bulmuştur. Belli ki bunların ar damarı çatlamış ve utanacak yüzü de kalmamış. Zira, eğer zerre kadar bir utanmaları olsa, çıkar özür diler, bu Yıldırım Kaya denilen adamı da hiç olmazsa bir kenara çekerlerdi.