CHP ve yancılarının söyledikleri ciddiye alınsaydı, bu ülkede ne köprü yapılırdı ne yollar açılırdı. Ne havaalanları olurdu ne büyük projelere imza atılırdı. Savunma sanayiinin geliştirilmesine, kendi silahımızı, kendi tankımızı, kendi otomobilimizi yapmaya bile itiraz ediyor. Bu nasıl siyasettir, bu nasıl akıldır, bu nasıl anlayıştır?

          Yeni hükümet sisteminin Türkiye’yi nasıl rahatlattığı, kısa zamanda olumlu sonuçlar verdiğini akıl ve izan sahibi herkes görüp kabul etmektedir. Bize göre zaten asıl rahatsızlık da buradan doğuyor. Son yerel seçimlerde bazı belediyeleri ele geçirmiş olmanın heyecanı ile Cumhur İttifakı'nı başarısızlığa uğratacaklarını zannedenler, hesaplarının tutmayacağını anlamışlardır. Bu durum kimyalarını bozuyor ve hiçbir ölçü ve kural tanımadan her şeyi bahane ederek saldırıyorlar.

DENGELER FARKLILAŞIYOR

         Dünya değişiyor, dengeler farklılaşıyor, menfaat çatışmaları derinleşip karmaşık bir hal alıyor. Türkiye’nin bu sürecin dışında kalması düşünülemez. Kaldı ki, ülkemiz hedeftedir. Bunu görmemek, anlamamak için kör olmak, akli melekeleri kiraya vermiş bulunmak gerekir. 15 Temmuz’u bu millet yaşadı. Bu ihanetin başarıya ulaşması durumunda neler olacağını herkes kendi vicdanında değerlendirmelidir. ABD ve AB ülkelerinden gelen tehditleri nereye koyacağız? Türkiye kabuğunu kırmasa, silkinip ayağa kalkacak olmasa, yaptıklarıyla, duruşuyla, iddialarıyla alternatif oluşturmasa bu kadar üzerimize gelirler mi? Tam tersine, kurdukları düzenin işlemesi için iktidara daha çok sahip çıkıp, daha çok destek sağlamazlar mıydı? Başka hiçbir ölçü olmasa dahi, bu şer güçlerinin niye bu kadar rahatsız olduklarına, bu kadar tehdit savurduklarına bakarak, bir sonuç çıkarmak gerekmiyor mu? Söylem ve eylemlerle bu Türk ve Türkiye düşmanları ile aynı yönde hareket etmenin, onlara malzeme vermenin izahı nasıl yapılabilir?

BU NASIL SİYASET?

         Kanal İstanbul gibi bir proje dünyanın neresinde olursa olsun, önemlidir ve elbette herkesin fikir beyan etmesi lazımdır. Buraya kadar tamam. Ölçülü, yapıcı, ülke gerçeklerine uygun, bilimsel, ekonomik ve siyasi temeli olan değerlendirmeler mutlaka dikkate alınmalıdır. Fakat hiç anlamadan, dinlemeden, sadece iktidarı zor durumda bırakmak ve Cumhur İttifakı'nı yıpratmak için akla ziyan bahanelerle karalamanın akıl ve mantık ölçüleri içerisinde izahını yapmak mümkün değildir. CHP ve yancılarının söyledikleri ciddiye alınsaydı, bu ülkede ne köprü yapılırdı ne yollar açılırdı. Ne havaalanları olurdu ne büyük projelere imza atılırdı. Savunma sanayiinin geliştirilmesine, kendi silahımızı, kendi tankımızı yapmaya bile itiraz ediyor. Bu nasıl siyasettir, bu nasıl akıldır, bu nasıl anlayıştır? Sadece karşı çıkmakla, rest çekmekle, kargaşa ve kaosa oynamakla nereye varılacak? Bunlara bu millet iktidar verecek olsa, bugün yaptıkları ve söyledikleri ile neler olacağını, yerimizde saymakla kalmayıp neler kaybedeceğimizi düşünebiliyor musunuz?

ANLAŞMANIN GEREĞİNİ YAPIYORUZ

         Libya ile tarihi bir anlaşma yapıldı. Bunun, elimizi nasıl güçlendirdiğini bütün dünya gördü ve kabul etti. Akdeniz’de bütün dengeler lehimize değişti. Kirli oyunlar bozuldu. Bu gelişmeler bize yeni görevler de yükledi. Libya’daki mevcut hükümeti ayakta tutmak, bizim açımızdan bir milli mesele haline geldi. Yapılan anlaşmanın devamı ve Akdeniz’de elde ettiğimiz kazanımların kalıcı olabilmesi için Libya’daki mevcut hükümetin ayakta durması şarttır. Bunun gereğini yapmak da bize düşüyor. Gerekirse asker göndereceğimizi dünyaya ilan ettik. Şimdi bunu yapmak durumundayız. Kararlı olmak hem menfaatlerimizin gereği hem de geleceğimizin teminatı.

KARŞIMIZDAKİLER ÇILDIRIYOR

Türkiye’nin bu çok yerinde ve doğru kararları doğal olarak karşımızdakileri çıldırtıyor. Yunanistan topyekûn ayağa kalktı ve Türkiye’nin kazanımlarından dolayı kendi hükümetlerini suçluyor, kendi siyasetlerini gözden geçiyorlar. Mısır’ın darbeci generali kudurmuş durumda. İsrail ve Güney Kıbrıs şaşkın. Şu işe bakın ki, bizim sözüm ona muhalefetimiz de tam da Yunanistan medyası gibi düşünüyor, Mısır’ın darbecileri gibi konuşuyor. CHP, Libya ile yapılan anlaşmaya milletin gazabından korkarak kerhen destekmiş gibi görünüyor, ama bozmak, engellemek için de seferber oluyor. “Libya’da ne işimiz var?” diyerek, yapılan anlaşmanın içini boşaltmaya, işlemez hale gelmesine oynuyor. Bunu bu ülkenin partisi yapıyor. Sonra da çıkıp Türkiye’nin geleceğinden dem vuruyor, iktidara talip olduklarını söylüyorlar. Demek ki, kazara CHP iktidarda olsaydı, Akdeniz’de olup bitenlere seyirci kalacak, bize biçilene rıza gösterecek ve ölüm fermanına boynumuzu uzatacaktık.

TÜRK MALI OTOMOBİL

Yerli otomobil yapmak için bir çaba sarf ediliyor. Hazırlanan prototipler görücüye çıktı. Dileğimiz, beklentimiz bu projenin bütün unsurları ile söylenen tarihte hayata geçirilmesi, dünya ile rekabet edebilecek Türk malı otomobillerin piyasada olmasıdır. Bu ülkenin vatandaşı, bu milletin evladı, bu devletin varlığını onuru ve gururu sayan hiç kimse böyle bir projeden rahatsız olmaz, tersine memnuniyet duyar. CHP ve yancıları buna bile itiraz ediyor, çamur atıyor, değersizleştirmek, engellemek ve hatta durdurmak için sinsi faaliyetler sürdürüyorlar. Bu nasıl iştir, bu nasıl siyasettir, bu nasıl muhalefet etmektir?

Hangi meseleyi ele alırsak alalım, hep aynı yere geliyoruz. Yeni hükümet sistemi ile birlikte Türkiye yürümeyi bırakmış, koşmaya başlamıştır. CHP’nin bu hızı kesme gayretleri beyhudedir.