Darbe anayasası olarak tanımlanan ve 1982 yılında hazırlanan anayasamız günümüze kadar birçok değişikliğe uğrasa dahi hazırlandığı şartların etkisinden kurtulamadı ve kendini güncelleyemedi. Ülkemizin ve milletimizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan ve yasaklarıyla öne çıkan anayasamız artık miadını doldurdu.

Her dönemin siyasi vaatleri arasında yer alan ancak meclis çatısı altında uzlaşma sağlanamadığı için bir tülü hayata geçmeyen yeni anayasanın hazırlanması artık elzem hale geldi. Herkesi kucaklayan, kapsayıcı, günümüz koşullarına uygun, sosyal adalet yaklaşımın ön plana çıktığı, insan merkezli bir anayasanın milletimize armağan edilmesi siyaset kurumunun boynunun borcu oldu.

85 milyon vatandaşımızın “işte benim anayasam” diyebileceği, milli hak ve menfaatleri gözeten, beka tehdidine karşı ortak bir tavır geliştiren, çağın şartlarını yakalayarak gelecek nesillere de hitap edecek bir anayasa milletimize verilebilecek en büyük hediyedir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül’de Ulucanlar cezaevinden yaptığı kucaklayıcı çağrı TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler tarafından dikkate alınmalıdır. Kısır ve ucuz siyasi hesaplar ile milletimizin yıllardır arzu ettiği yeni anayasa beklentisi heba edilmemelidir.

Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır önemli gelişmeler yaşanırken diğer taraftan da 1982 darbe anayasasından kurtulmak gerekmektedir. Özellikle savunma sanayii, enerji alanındaki keşifler, Türk ve İslam coğrafyasındaki yükseliş hamleleri, yerli otomobil ve hızlı tren gibi birçok konuda göğsümüzü kabartan gelişmelere bir de yeni anayasa da eklenmelidir.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan yaptığı açıklamada tüm siyasi partilerin kapısını çalacaklarını söyledi ve yeni anayasa sürecinden kopmama çağrısında bulundu. Ancak bu süreçte MHP ve AK Parti dışında yeni anayasa önerisi hazırlayan bir parti olmadığı gibi muhalefetin kişisel hesap ve kavgalarıyla uğraşmaktan yeni anayasaya vakitlerinin kalmadığını söyledi. Yeni anayasa konusunda ısrarcı olacaklarını, TBMM çatısı altında destek bulunmaması halinde de yollarına devam edeceklerini belirtti.

Sayın Cumhurbaşkanının çağrısı elbette siyasi nezaket açısından oldukça önemli ve yeni anayasanın hazırlanması için de kararlı bir tavrı olduğunu gösterdi. Muhalefet partilerinin milli ve vicdani bir anayasa çalışmalarına katılmayı reddetmesi ise devlet-millet adına bir kaygılarının olmadığını ispatladı.

Yeni anayasa konusunda en önemli girişim ise MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’den geldi. Sayın Bahçeli yaptığı çağrıyla tüm siyasi partilere milli bir görev yüklemiş ancak bu çağrıya olumlu bir karşılık gelmemişti. MHP Lideri Cumhuriyetin 100. Yılına 100 maddelik anayasa önerilerinin hazır olduğunu 4 Mayıs 2021 tarihli açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuştu. Sayın Bahçeli o gün yaptığı konuşmada, “Milliyetçi Hareket Partisi’ne göre, Cumhuriyet’in 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihi, ahlaki ve milli bir sorumluluktur” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa hazırlığıyla ilgili üç önemli detayı paylaştı.

İlk olarak, milli ve manevi müktesebatımızla çelişmeyen, yeni yönetim sisteminin doğasıyla katiyen çatışmayan, aynı zamanda Türkiye’nin dünyada yükselen güçlü rolünü destekleyecek yeni bir anayasaya ihtiyaç ileri düzeydedir.

İkinci olarak, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında “Demokratik ve sivil nitelikli bir anayasa” yapma fırsatı doğmuş, siyaset kurumu ve sivil toplum kuruluşları tarih huzurunda sorumluluk altına girmişlerdir.

Üçüncü olarak, darbeci bir özelliğe sahip ve parlamenter sistemin mantığına göre yapılmış mevcut Anayasa ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası yönetim hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani, Türk Tipi Başkanlık Modeli arasında onarımı, tamiri ve telafisi imkansız bir çelişki ve uyumsuzluk yumağı söz konusudur. Bu çelişkinin yeni bir anayasa marifetiyle süratle aşılması acildir, elzemdir.

Yeni anayasa hazırlığındaki ısrarcı tavrını sık sık dile getiren MHP Lideri Devlet Bahçeli 14 Mayıs seçimlerinden sonra da bu konuyu gündeme taşıdı. 13 Haziran 2023 tarihinde yaptığı TBMM grup toplantısında muhalefet partilerine tarihi bir hatırlatmada bulundu. Milli ve manevi ilkelere bağlılık çerçevesinde yeni anayasa hazırlığının yapılması, uzlaşma ve diyalog zemininin aranmasına vurgu yaptı. Ancak muhalefet yine kulağının üzerine yatmayı tercih etti. Muhtemeldir ki Sayın Cumhurbaşkanın 12 Eylül’de yaptığı çağrı da aynı netice ile son bulacak.

HDP ile bölücü ilkeler üzerinde anayasa taslağı hazırlayanlar milli ve darbe kalıntılarından arındırılmış bir anayasaya evet diyemiyor.

Demokratik bir anayasayı hazmedemiyor.

Anayasanın ilk 4 maddesini sindiremiyor.

HDP ile 100 yıllık Cumhuriyeti değiştirme planı yapanlar yeni anayasadan korkuyor.