Yönetilemez duruma gelen ülke değil CHP’dir. Bir erken seçimle durumu kurtarmak ve zaman kazanmak isteyen de bizzat Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu kendi koltuğunu korumak, kendi partisini dizginleyebilmek için ülkenin ayarları ile oynayamaya kalkışıyor, ama bu beyhude bir çabadır.

CHP’nin şaşkın Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde birkaç fazla belediye almanın şımarıklığı ile iyice kontrolden çıkan partisine hakim olabilmek için, kısa süre öncesine kadar bütün söylediklerini unutup, akla-ziyan bir gerekçe ile erken seçim gündemi oluşturmaya yöneldi.  Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetemediğini söyleyerek bir erken seçim isteyebilirmiş.

ÇIRPINDIKÇA BATIYOR

         Aslında hiçbir şekilde ciddiye alınmaması gereken bir laf, ama haber kanalları bunun üzerinde saatler süren programlar yaptılar. Benim de katıldığım bir programda CHP yancıları Kılıçdaroğlu’nu haklı çıkarmaya çabalarken, daha da battılar. CHP’nin nasıl bir perişanlık içinde olduğunu, alınan belediyeler üzerinden hangi hesaplar yapıldığını ve partinin nasıl savrulduğunu ibret verecek biçimde ortaya koydular. Yaşananlar ve açıklamalar gösterdi ki, Kılaçdaroğlu, meğer kendi partisini anlatıyormuş. Yönetilemez duruma gelen ülke değil CHP’dir. Bir erken seçimle durumu kurtarmak ve zaman kazanmak isteyen de bizzat Kılıçdaroğlu’dur. Nitekim, çırpındıkça batmıştır ve kimin ne hesaplar içinde olduğu ortalığa saçılmıştır.

YENİ SİSTEM DE ERKEN SEÇİM ÇOK ZOR

         Seçimler hiç kuşkusuz zamanında, yani 2023 yılında yapılacaktır. Bunun aksini kimse söyleyemez, söyleyenin de dünyadan haberi yoktur ve sadece masal anlatıyordur. Yeni bir sisteme geçilmiştir. Bu sistemin en büyük özelliklerinden birisi de yönetimde istikrarın sağlanmasıdır. Seçilen Cumhurbaşkanı 5 yıl süreyle güvenoyunu bizzat milletten almaktadır. Bu süre içinde her hangi bir siyasi etki ile iktidarını kaybetmesi söz konusu değildir. Seçimlerin zamanından önce yapılabilmesi için, Cumhurbaşkanlığı makamının her hangi bir şekilde boşalması gibi olağanüstü şartlar gereklidir. Meclisin salt çoğunlukla erken seçim kararı alması mümkün değildir. Beşte üç çoğunluk aranmakta, yani 360 milletvekilinin oyu gerekmektedir. Cumhurbaşkanının doğrudan erken seçim isteme hakkı vardır, ama her durumda meclis ve yürütme birlikte seçime gitmek zorundadır. Yani bu sistem içinde erken seçim imkansız denilecek kadar zordur.

İSABETLİ KARARLAR ALINIYOR

         Diğer taraftan ülkenin yönetilemez durumda olduğunu söylemek için Kılıçdaroğlu olmak bile yetmez. Birilerinin gönlünden böyle geçiyor diye ülke sıkıntıya girmez. Tam tersine yeni sistemin de avantajlarıyla, ülke yönetiminde çok doğru adımlar atılmakta, çok isabetli kararlar alınmakta ve çok olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. En büyük ve ciddi sorunumuz olan terörün beli kırılmıştır. Etrafımızdaki kuşatmanın yarılması, bekamız üzerindeki tehdidin ortadan kaldırılması için olağanüstü bir mücadele verilmektedir. Fırat’ın doğusunun temizlenmesi ve burada güvenli bölgenin oluşturulması ile birlikte, Türkiye üzerindeki tehditler çok daha azalacaktır.

MİLLİ DURUŞ

           Dış politikada milli bir duruş ortaya konuluyor. Sayın Cumhurbaşkanının BM Genel Kurulu’undaki konuşması kelimenin tan anlamıyla muhteşemdir. Hakkı teslim etmek önce vicdanımızın, sonra imanımızın gereğidir. Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi, arkasında ağır sorunlar bulunan, yönetilemez bir ülkeye Cumhurbaşkanlığı yapan birisi böyle bir konuşma yapmayı aklının ucundan bile geçiremez. Sayın Cumhurbaşkanının sesinin bu kadar gür çıkmasını sağlayan unsur, ülkesinin gücü, etkisi ve saygınlığıdır. Türkiye sadece kendi ayakları üzerinde yükselmiyor, aynı zamanda dünyadaki bütün mazlum ve mağdur milletlerin ümidi ve kılavuzu da oluyor.

İMF İLE BİRLİKTE TUZAK KURUYORLAR

         CHP ve yancılarının dillerine doladıkları karartma ve yanıltma argümanlarından birisi de ekonomidir. Ekonomi de sorunlar olduğunu zaten hükümet de kabul ediyor. Dövizle açık şekilde oynandığı ve buradan Türkiye’ye ayar verilmek istendiği akıl ve izan sahibi herkesin gördüğü ve bildiği bir gerçektir. Ancak, alınan tedbirlerle bu tuzaklar boşa çıkarılmıştır. Faizler çok önemli ölçüde indirilmesine rağmen, döviz kıpırdamamış, hatta düşüş trendine girmiştir. Dikkatli olmak gerekiyor. Yatırma paralel olarak üretimin de canlandırılmasının çok hayati olduğu nu defalarca yazdık. Etkin uluslararası kurumlar da, Türk ekonomisinin olumlu yola girdiğini ve gelişmelerin isabetli olduğunu yazmak ve söylemek durumunda kalmışlardır. CHP ve yancılarının IMF ile birlikte kumpas kurmaları bu gerçeği değiştirmeyeceği gibi, Türkiye’nin geleceği üzerinde hangi kirli oyunları oynadıklarını, sadece PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle değil, bu ülke ve milletle meselesi olan herkesle ve her kurumla işbirliği içine girdiklerini bir defa daha net şekilde ortaya koymuştur.          

PARTİSİNİ YÖNETİMİYOR

         Aldıkları birkaç fazla belediye CHP’nin kimyasını bozmuş, yolunu şaşırtmıştır. Kılıçdaroğlu kendi koltuğunu korumak, kendi partisini dizginleyebilmek için ülkenin ayarları ile oynayamaya kalkışıyor, ama bu beyhude bir çabadır. Daha şimdiden Abdullah Gül’den başlayan, Muharrem İnce, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve bizzat kendisiyle devam eden Cumhurbaşkanı adayları ortalığa çıkmıştır. Bu isimler aynı zamanda CHP’nin Genel Başkanlığına da taliptir. Seçim tarihine kadar kim bilir daha neler görecek, neler duyacağız. Kesin olan tek şey, Kılıçdaroğlu’nun artık partisini yönetemediğidir ve bu gerçeği gizleyebilmek için Türkiye üzerinde kumar oynadığıdır.