Yandaş sarı sendika, sendikacılık dışında her şeyle meşgûl…

Bir türlü içlerine “cumhur ittıfakı”nı sindiremediler…

Liyakat sahibi Türk milliyetçisi-Ülkücü memurlara takındıkları tavır hazmedilecek gibi değil…

Maması, oyuncağı alınmış çocuklar gibi sürekli mızıkçılık peşindeler…

Liyakat, sadakat, mülakat vız gelip tırıs gidiyor…

Uygun kadrolara Ülkücü diye atananlar göreve başlatılmıyor veya atama iptal ettiriliyor…

Çalışanı siyasî güçle, baskıyla üye yapmak, alın terine zulüm etmek, sözleşme dönemleri ikbal uğruna işverene peşkeş çekmek ve mülâkatla adaleti katletmek kolay…

Bir yere kadar… Memlekette sendikacılığı bitiriyor, kendi bindikleri dalı kesiyorlar…

Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen ve Türk Sağlık-Sen’deki üye artışlarından belli ki çalışanlar bıkkın…

*

MEB ve Sağlık Bakanlığı kadrolarında çevirdikleri alaverenin haddi hesabı yok…

Öğretmenlere öğrenci ve velilerce puanlama garabetinden sonra, “memurların performansı”nı vatandaşın ölçmesi gibi bir haber dolanıyor şu aralar…

Konuyla ilgili Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan şu açıklamayı yaptı:

“Vatandaş, memurun değil, siyasetçinin ve ülkeyi yönetenlerin performansını ölçer. Şu performans konusunda bilen bilmeyen her önüne gelenin konuşmasından bıktık artık. Bırakın memur işini yapsın!”

*

MEB, 3 Nisan 2020’de düzenleyeceği “Eğitim ve Ahlâk Kongresi”nde başlıklardan biri “Yönetici ahlâkı” imiş…

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, bu kongrede şu konuların konuşulup konuşulmayacağını soruyor:

“Ahlâk” başlığı altında neyi konuşacaklar?

Cemaat/tarikat/vakıf/sendika mensubiyeti üzerinden değil de liyakat esaslı ahlâkı konuşabilecekler mi?

Liyakat sahibi çalışanlar yerine sarı sendikanın müdavimlerine mevzuat hükümlerini katleden ahlâkı konuşabilecekler mi?

Kamu yönetimlerine dışarıdan müdahalenin ahlâkı konuşulabilecek mi?

Kurumları işgal eden kafanın ülkenin 2023 hedefini baltalayan ahlâkı konuşulabilecek mi?

            *

Öğretmenlere “sözleşmeli ve ücretli” dayatmasının kanayan yara hâline geldiği, öğretmenlere yöneticilerin başında Demokles’in kılıcı kesildiği, binlerce genç öğretmenin kahvehanelerde heba edildiği, eğitim çalışanlarının sosyal ve malî haklarının sağlanamadığı, hatta ne üzücüdür ki mahalle bekçileriyle öğretmen maaşlarının mukayese edildiği bir gaflete düşüldüğü, yetkili sendikaların çalışan yerine rant, lüks ve koltuk peşinde koştuğu bu çıkmazdan kurtulmalıyız…

“Öğle arası nöbet dayatması”, Türk Eğitim-Sen’in ısrarlı hukuk mücadelesiyle yargıdan döndü…

Üniversitelerimizdeki uygulama, demokrasi ve bilime aykırıdır…

Rektörün takdirine kalmış, idarî personelin yer değiştirme hakkı yok…

Bu iş YÖK’ün yapacağı bir yönetmelik düzenlemesi ile halledilebilecek basit meseledir.

Ama bazı üniversitelerde yöneticiler, işleri yerine sendikacılığa soyununca adalet yerlerde sürünüyor… Bir Enstitü’de enstitü sekreteri, işyeri temsilciliği yapmaya kalkıyor.

Kütahya’daki kriptolar işbaşında ve Aksaray’da üniversite rektörü açık açık FETÖ’nün etkinliğine göz yumuyor… Pervasız, adaletsiz, küstahça uygulamaları, orada burada FETÖ propagandası yapıyor adam… Hakkındaki koca dosya bir vatan evladı savcıyı bekliyor…

Biz hâlâ Millî Eğitim Bakanı Selçuk’un “Kabe’nin anahtarını liyakatli olduğu için gayri müslime veren bir medeniyet, kenar mahalle okulunun anahtarını layık olana veremiyor, o hale geldik” tespitine dayanarak ümit etmek, “ahlâk” ve “liyakat”in işbaşına gelebileceğini düşünmek istiyoruz!

*

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise TBMM’de bir kere de memurlar için parmak kaldırılmasını, bunalan çalışanlara nefes olacak bir paketin geçirilmesini istiyor.

Kahveci, “3600 ek gösterge haktır” diyor, “Bayram ikramiyesi memura nefes aldırır” diyor, “Mülâkat torpil demektir” diyor, “Mutfakta çalışmış, sahayı bilen ehliyetli, liyakatli yönetimler istiyoruz” diyor…

O kadar çok dertli ki çalışanlar, sütunum yetmiyor birkaç probleme…