Galiba medyada en son ağırlayan bendim...

Bengü Türk Tv’deki programıma davet etmiştim ve hiç tereddüt etmeden çıkıp gelmiş, şereflendirmişti...

Tam bir “çelebi”ydi...

Engin tecrübesiyle bir Türk Dışişleri  diplomatıydı...

Çepeçevre sarıldığımız şu dönemde çok güzel işler yapardı...

Amansız hastalığa pek yüz vermemiş, muhterem eşinin tedavisine kendini bırakmıştı, hayatına devam ediyordu...

Programdan kısa sonra kaldırıldığı hastanede uçmağa vardı...

Mekânı cennet olsun Ahmet Deniz Bölükbaşı'nın, bizim Deniz ağabeyimizin..

*

Bugün O'nun doğum günü... Hayatta olsa 71’ine basacaktı...

Türk milleti için “Fakir düşmüş bir asilzade” diyen merhum Osman Bölükbaşı'nın hasretle adını “Deniz” koyduğu ve “Oğlum, deniz olup bu ülkedeki pislikleri temizle” dediği yiğitti...

Atina ve Bon büyükelçiliğinde görev yapmış, Lizbon Büyükelçisi olmuştu.

Atina’da soysuz ASALA'nın saldırılarına maruz kalınca, kurşunlanan arabasından inip tabancayla eşkıya kovalayacak kadar yiğit...

MHP Ankara Milletvekilliği, Genel Başkan Başdanışmanlığı, DTÖ Temsilciliği yaptı...

Siyasetteki puşt zulalarına aldırmadan MHP lideri Devlet Beyi yalnız bırakmayan yiğit...

“Politikomik” adlı bir başucu kitabı bırakıp gitti siyasetçilere..

Zamanın siyasetçilerine “mizah ve nükte fukarası” diyordu.

Milliyetçi Hareket ve Bozkurtlar için şu sözleri çok manidardı: “Türk milletinin çok büyük bir çoğunluğu Ülkücü-Milliyetçi Harekete çok büyük muhabbet besler, ülkenin sigortası olarak görür ama sigorta primini yatırmayı ihmal eder!”

O hep ısrarla, “Türkiye’nin garantisinin MHP olduğunu” söylerdi..

Ve demişti ki Deniz Bey: “15 Temmuz, Cumhuriyet tarihinin en alçak hareketidir!”

Yanılmıyorsam yedi kitaba imza atmıştı... Hayatın içinde koşuşturan bir adamdı...

*

Türkiye’nin “millî beka meselesi”ni çok iyi kavramış, MHP lideri Devlet Ata’nın milleti ve devleti için mücadele ettiğini sık sık anlatmıştı...

Oynanan MHP'siz, Bahçeli'siz bir Meclis oyununun farkındaydı...

Lidere ve teşkilata saplanmak istenen hançerin savuşturulması için gayret gösteriyordu...

Bütün kumpaslara rağmen ne davasına, ne liderine ne de devletine hiç küsmedi...

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin ülkenin geleceği için ciddî bir gelişme olduğunu dile getirir ve yerli ve millî mutabakatın mühim olduğunu vurgulardı hep...

Irak ve Suriye’de dönen dolapların Türkiye üzerine kurulmuş tuzaklar olduğunu defalarca verdiği konferanslarla anlattı millete...

Güzel adamdı, Osman Bey'in “Deniz ol, ülkeyi temizle” dediği bir “derya” idi...

Erken gitti, lâkin Tanrı'nın takdiridir, mekânı Cennet olsun...

Asla unutmayacağız!