İşin sırrı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde…

Liyakatli, tecrübeli, basiretli ve cesur kadrolarla Türkiye, geleceğini kurma yolunda sabırlı ve itinalı olmalı...

“Cumhur ittifakı”nın “Devlet aklı”nı devreye soktuğu bu sistemle her engel aşılacak…

Kaos ve bölücülük mimarlarının yollara dökülmesi nafile çırpınıştır ve belleri mutlaka kırılacaktır.

“Zillet ittifakı”nın demokrasi ve adalet kılıflı husumet çırpınışları boşuna!

Ne derlerse desinler, içerideki mücadele başarıyla yürütülüyor…

Ekonomik ve sosyal baskılar kırılacak, bu salgının Türkiye’deki olumsuz etkileri mutlaka ortadan kaldırılacaktır…

“Büyük devlet olmak” zordur ve güçlü irade gerekir…

Külliye’de gerçekleşen Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde “teşhis” konulmuş ve yaraya “neşter” vurma kararı sonrası icraata geçilmiştir!

“İpek gibi yumuşak, Bozkurt gibi diri” çalışmanın sonuçlarını kısa sürede göreceğiz!

*

Şüphesiz ki artık bölgenin en güçlü ve büyük devleti Türkiye’dir…

İşbirlikçi muhalefetin bütün zırvalarına rağmen, Türkiye iç ve dış politikada dev adımlar atmakta…

KKTC’nin ihanet sembolü Mustafa Akıncı’nın son çırpınışları, Mısır ve BAE’nin Türkiye ve İslâm dünyasına salladığı hançerler, Libya’da Hafter denen işbirlikçi soysuzun kıyımı, PKK’nin ve alçak FETÖ artılarının “tükeniş süreci”ndeki saldırıları, Akdeniz’deki “mavi vatan” politikalarının, kararlı ekonomik savaşın ve  terörle mücadelenin akıl dolu sonuçlarıyla bertaraf edilmek üzeredir…

Karşımızdakilerin tutunacak dalları kalmamıştır…

Son Koronavirüs musibetinde foyası ortaya çıkan…

Haçlı hiçbir planından vazgeçmiş değil… Ama mutlaka diz çöktürülecektir “tek dişi kalmış” Batı…

Dışarıdan ve içeriden siyasî, ekonomik ve sosyal menfi algı operasyonlarına rağmen…

“Büyük Türkiye”nin yansımaları gözle görülür uygulamalarla ortada...

Önümüzdeki MHP ve AKP’nin büyük kongreleri, “geleceğin Türkiyesi”nin omurgasını oluşturmak ve büyük devleti yönetecek kadroları ön plana çıkarmak yükümlülüğünde…

Hem MHP’de, hem de AKP’de… Liyakat, sadakat, basiret, merhamet, cesaret, adalet, ilim ve akıl yol gösterici olmalı…

İki partide ve özellikle MHP’de teşkilatlar, “Türk asrı”nı meyveye durduracak kadrolara itina göstermek, Ülkücü iradeyi tecelli ettirmek, Devlet Ata’nın etrafında kenetlenmek ve asla maceraya sürüklenmemek mecburiyetinde!

*

Büyük devlet olmak zordur ve sancılıdır yaşadığımız dönem…

Erdoğan’ı devirmek uğruna zulalanan planlar, Cumhur’u alaşağı etmek için MHP ve Devlet Ata üzerine kurgulanan tuzaklar bir bir bozulmaktadır ve bozulacaktır…

14 Mart 2021, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in “sıçrama taşı”dır, “iktidar kilidi”dir…

“Kan kusup kızılcık şerbeti içtik” diyen “dava adamları”, “önce ülkem” şiarıyla yanan milletin asil evlatları, belde, ilçe ve illerinde “adamın adamı değil, davanın adamı olmak” ve Türk dünyasına ağabeylik yapacak ülkeye “teşkilatlar” seçmek zorundadır…

Cumhur İttifakı, içindeki zaaf ve safraları atmak, arınmak zorundadır…

Hem kız evinde hem oğlan evinde oynamaya kalkan, lideri yalnız bırakan, en küçük fırsatta hançere sarılan “Bizans artıkları” ve “kriptolara” artık asil Türk milletinin tahammülü kalmamıştır…

2023’ün, 2053’ün ve 2071’in sorumluluğu, MHP’li Türk milliyetçisi delegelerin omzundadır!

Şehitlerin vebali omuzlarımızdadır…

Tuzaklı anketler, baraj altı kalma tezgâhları, baston hikâyeleri hep safsatadır…

İçinde yaşadığımız şartlar çetindir, biliyoruz…

Biz yağlı urgana rest çekmiş, ölümü korkutmuş bir davanın neferleriyiz…

Sabırla, metanetle, cesaretle, kimsenin kulu olmadan birer nefer olma ve geleceğimizi tuğla tuğla örme vaktidir ve gelecek bizimdir…

Yoksa basit hesaplara köle olursak, gelecek nesiller ve tarih bizi hiç affetmez!

9 ay var bu “ipek yumuşaklığı ve Bozkurt diriliği”nin şahlanışına… Sık sık hatırlatacağım…