Kılıçdaroğlu ve avenesi zıvanadan çıkmış durumdadır. CHP’nin kendi içinden bir gelişme gösterip Türkiye’nin partisi olmasını artık beklemiyoruz. Bütün sosyologlar, psikologlar, siyaset uzmanları, hatta kendi ak saçlıları toplanmalı ve bu CHP’ye bir çare bulmalıdırlar.

             Tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bölgemiz ve buna bağlı olarak dünya dengeleri yeniden şekilleniyor. Türkiye, bekasına yönelik tehdidi yok etmek için olağanüstü bir mücadele veriyor ve bunda büyük başarı sağladığını bütün dünya görüyor, söylüyor ve kabul ediyor. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Barış Pınarı Harekâtı ve ortaya çıkan sonuçları sadece bizi değil, Türk milletine inanan, güvenen ve bizi bekleyen bütün mazlumlar, mağdurlar, hatta devletler ve milletler için bir ümit bir dönüm noktası oluşturuyor.

ANLAŞMAK ZORUNDA KALDILAR

         Ordumuzla sahaya girdik ve ilan ettiğimiz güvenli bölgeyi oluşturmakta kararlı olduğumuzu bütün dünyaya gösterdik. Bu kararlılık ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstün caydırıcı gücüne bağlı olarak, daha düne kadar hiçbir talebimizi, hiçbir beklentimizi dikkate almayanlar, içi boş tehditlerle bize ayar vermeye çabalayanlar, çark etmek, masaya oturmak, tezlerimizi ve tekliflerimizi kabul etmek ve anlaşmalar imzalamak zorunda kaldılar. Sonuç artık bütün dünyanın malumudur. Terör örgütü PKK ve uzantıları olan PYD ve YPG sınırlarımızdan uzaklaştırılmış ve tehdit olmaktan çıkarılmıştır. Bir terör devleti kurma girişimleri yerle bir edilmiş ve ortadan kaldırılmıştır. Misafirimiz olan Suriyelilerin kendi topraklarına dönmelerinin yolu açılmıştır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması teminat altına alınmıştır. DEAŞ denilen vahşi örgütün yeniden baş kaldırılmasına hiçbir şekilde izin verilmeyeceği, en küçük bir azgınlıkta başlarının ezileceği dosta-düşmana gösterilmiştir. Bütün bunlar bölgede belirleyici güç olarak bulunan ABD ve Rusya gibi ülkelerle varılan anlaşmayla sağlanmış ve kayıt altına alınmıştır.

NE YAPACAKLARINI ŞAŞIRDILAR

         Türkiye’nin oynanan büyük oyunu bozması, bir terör devleti kurulmasının önüne geçmesi, Suriye’nin parça parça edilmesine engel olması, doğal olarak başta İsrail, Fransa, derin ABD olmak üzere Türkiye ile hesabı olan, bölgede karanlık emelleri bulunan ülkeleri çok rahatsız etmiştir. Ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar. Çamur atıyorlar tutmuyor, yalan söylüyorlar geri dönüyor, demokrasi, insan hakları gibi değerleri kullanıyorlar, altında kalıyorlar. Kendi milletlerine karşı zor durumlara düştüler ve rezil oldular. Daha düne kadar Türkiye hakkında akıl sınırlarını çok zorlayan yalanlarla karalama yapan medyaları bile sağladığımız başarıyı kabul etmek zorunda kaldı.   

KILIÇDAROĞLU NEREYE KOŞUYOR?

         Bütün bunlarda bizim için sürpriz yoktur. Ancak, CHP’nin bu şartlarda bile Türkiye ile meselesi olanlarla, sağlanan başarıdan rahatsızlık duyanlarla aynı çizgide olmasını, benzer şeyler söylemesini, varılan mutabakatlara farklı anlamlar yüklemesini ne anlarız, ne dinleriz, ne de kabul ederiz. Sayın Cumhurbaşkanı Soçi’de Putin’le zorlu ve hayati bir müzakere yürütürken, Kemal Kılçdaroğlu’nun aynı saatlerde yaptığı grup toplantısında söyledikleri, kelimenin tam anlamıyla bir ihanettir. Kılıçdaroğlu bütün yazdıklarımızı, söylediklerimizi haklı çıkarmakta, CHP’nin çok ağır ve ciddi bir beka sorunu haline geldiği tespitimizi onaylamakta ısrar ediyor. Biz bunları, CHP kendine çeki düzen versin, bu ülkenin partisi olsun, Atatürk’ün kurduğu parti çizgisine dönsün ve bu milletle barışsın diye söylüyoruz, ancak nafile. Kılıçdaroğlu ve partisi yaptıklarıyla, söyledikleriyle, savunduklarıyla sadece ve sadece terör örgütlerini memnun ediyor, Türkiye ile meselesi olanları ümitlendirip, malzeme veriyor.

BU ZAVALLILIKTIR

         Son zamanlarda da, Trump denilen akıl fukarasının zırva mektubunu dillerine doladılar. Hiçbir şekilde kabul edilmeyecek, ciddiye alınmayacak bu mektup üzerinden siyaset yürütmeye çabalamak bir zavallılıktır. Bu mektubu grup toplantısında okumak; Trump’a hizmet etmek, İsrail’e selam çakmaktır. Cumhurbaşkanı devletin ve milletin temsilcisidir. Bu makama saygı göstermek herkes için bir mecburiyettir. Mektup zaten ciddiye alınmamış ve anında çöpe atılmıştır. Bu kadarla da kalamayacağı ve zamanı gelince gereken cevabın verileceğini Cumhurbaşkanı söylemiştir. Kılıçdaroğlu bu mektubu bahane ederek, kin kusmakta, PKK sözcülüğü yapmakta, FETÖ’nün değirmenine su taşımaktadır. CHP sözcüleri durumdan vazife çıkarmışlardır ve katıldıkları televizyon programlarında, yaptıkları açıklamalarda bir taraftan sureti haktan görünmeye çabalarken, diğer taraftan da ihanetin zirvelerinde dolaşmaktadırlar.

ZIVANADAN ÇIKTILAR

         Böyle bir siciliniz olacak, böyle bir anlayışta olacaksınız, böyle bir siyaset yürüteceksiniz, sonra da hiç utanmadan, sıkılmadan, arsız bir şekilde çıkıp grup toplantısında milliyetçilik nutukları atmaya, MHP’yi eleştirmeye ve ülkücülere mesaj vermeye uğraşacaksınız. Pişkinliğin de, rezilliğin de, insan aklıyla alay etmenin de ancak bu kadarı olabilir. MHP milliyetçiliğinin, vatanseverliğinin, samimiyetinin, ülkesine ve milletine sahip çıkmanın ve bu uğurdaki fedakârlığının sadakasını verse, özellikle Kılıçdaroğlu dönemindeki CHP’ye yeter, üzerine de bir parti daha kurdurur. PKK sözcüsü, YPG savunucusu, HDP ortağı, FETÖ borazanı olacaksınız, Türkiye’nin sınırlarını teminat altına almasından rahatsızlık duyacaksınız, sonra da dönüp MHP’ye laf söyleyeceksiniz. Utanmazlığın, arsızlığın, rezilliğin de bir sınırı olmalıdır. Kılıçdaroğlu ve avenesi zıvanadan çıkmış durumdadır. CHP’nin kendi içinden bir gelişme göstermesini ve Türkiye’nin partisi olmasını artık beklemiyoruz. Bütün sosyologlar, psikologlar, siyaset uzmanları, hatta kendi ak saçlıları toplanmalı ve bu CHP’ye bir çare bulmalıdırlar.