Transferde elde ettiği büyük sükse ile Zalgiris Vilnius karşısına çıkan Galatasaray, yenilerden bir tek sol bek Angelino ile oyuna başladı. Çok rahat, ezberi belliydi. Geçen sezondan gözü kapalı birbirini tanıyan oyuncular çok özgüvenliydi. Lityanya temsilcisi karşısında tempo yükseltmeden, pozisyonlar da üretti. Ancak, aşırı özgüvenden olacak yeterince konsantre olunmadan atılan, belki biraz da ‘atalım kopartalım’ düşüncesiyle acele edilen şutlarda top filelerle buluşmadı.

Rakip ligi devam ettiği için istim üstünde, haddini bilen bir oyun mantığı ile oynadı. Galatasaray’ı ‘dokunarak’ savundu. Topun sahibi olmak için çaba harcamadı. Yalnızca sarı kırmızılılara bozdu. Kapabildiğinde de öne uzun oynadı.

İlk yarıda tek şut atabilen Zalgiris, ikinci yarının başında 4 kişiyle atak yapan sarı kırmızılıların dikkatsizliğini ani atağa ve gole dönüştürdü. Şok golle futbolcular kendine gelip tempoyu yükseltti. Okan Buruk da oyuncu değişiklikleriyle takımı canlandırdı. Mütevazı kadrosuyla attığı golü korumaya çalışan ev sahibi yoğun baskıya dayanamadı. Ceza sahası çevresinde hızlı paslaşmalar, rakip savunma içine atılan ara paslar her seferinde sorun oldu ev sahibi için. İyice ceza alanına kapanan Zalgiris Vilnius savunmasını geriden gelen Abdülkerim yıktı.

Sonrası Galatasaray için daha kolaydı. Halil’in takipçiliği ile gelen golden sonra kamp yorgunu takım tempoyu bu kez bilerek düşürdü.

Galatasaray’ın turu geçme havasıyla oynadığı sırada duraklamada yediği gol ciddiyetsizlik göstergesi gibiydi. Ve bu daha güçlü takımlara yapılacak maçlar öncesindeki önemli bir uyarı niteliğindeydi.