Çağrı, birinin bir yere gelmesini isteme ya da davet anlamında kullanılan bir kelimedir. Tarih boyunca peygamberler dışında insanlığı Hakk’a ve hakikate davet eden kahramanların, liderlerin Türk milleti içerisinden çıktığını biliyoruz. Mete Han, Bilge Kağan, Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah, Osman Gazi, Fatih, Yavuz, Kanuni, Atatürk ve Alparslan Türkeş gibi burada saymaya yer bulamayacağımız daha pek çok lideri Türk milleti yetiştirmiştir. Türkmen Beyi, Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli de işte bu tarihsel sürecin en güçlü temsilcisi olarak karşımızdadır.

Sayın Devlet Bahçeli, siyasi görüş ve hayat anlayışı bakımından karşısında olanların bile saygı duyduğu bir liderdir.

Devlet adamlığı ciddiyetini Türk ve dünya liderlerinin hayranlıkla ve saygıyla hatırladığı bir liderdir.

Ülke ve millet menfaatlerini her şeyin üstünde tutan siyaset anlayışı, ciddiyeti, dürüstlüğü, sözünün eri oluşu, ilkeli, etik ve ahlaklı davranışı, beyefendiliği, kibarlığı, nezaketi, sır saklaması, dedikodudan nefret etmesi, sabırlı duruşu ile ismiyle müsemma bir liderdir.

Göründüğü gibi olan ve olduğu gibi görünen bir liderdir.

Çizgisi hiç değişmemiş, gençlik yıllarında ne söyledi ve ne yaptıysa bugün de aynısını söyleyen ve yapan bir liderdir.

Siyasi çizgisinde ve ilkelerinde kırıklık olmayan siyasi bir liderdir.

Özellikle son çeyrek asırda Türk dünyasına yön veren “Devlet” gibi adımlar atan bir liderdir.

İlk günden beri önce "ülkem ve milletim sonra partim ve ben" diyen ve demeye de devam eden liderdir.

Daha sayamadığımız çok daha fazla özellikleriyle Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in tek ve tartışmasız lideridir Sayın Devlet Bahçeli.

Devlet Bahçeli’nin liderlik mazisi, siyaset ve dava mücadelesi hiç kimseye, hiçbir güç ve çıkar lobisine diyet borcu olmayan bir mazidir.

Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman görünürlüğü ülke, millet ve vatan lehine ve yararına olan çeşitli parti genel başkanlarına insanlık hayrına çağrılarda bulunmuştur.

Büyüklük taslamayan ve tevazuyu elden bırakmayan bir genel başkan olarak Sayın Devlet Bahçeli’nin her çağrısı; davası devletin bekası, sevdası vatanı, derdi Türk milletinin refah ve huzuru olan bir liderin çağrısı olarak değerlendirilmelidir.

Çünkü MHP’nin işi kin değil muhabbettir; kibir değil alçak gönüllülüktür. Mesele vatansa gerisi teferruattır inanmışlığı, milli birlik ve kardeşliğin içselleştirilmesidir.

Ancak beklendiği gibi yine Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrılarını ve tavizsiz, ilkeli duruşunu hazmedemeyenler oldu. Çünkü gözleri açıkken bile gaflet uykusuna dalan, sonra da ışığın altında bile fark edilemeyen bazıları hemen Sayın Devlet Bahçeli’ye karşı duruş aldılar.

Millet ve vatan uğruna mermiye göğsünü siper edecek, tankın altına yatacak kadar kaygıyı ve korkuyu yenmiş bir davanın mensuplarını elinde kibrit kutusuyla tehdit etmeye çalışanlar bilmiyorlar ve anlamıyorlar ki, kibritin ışığını güneş ışığı sanan egosantrikler bir gün mutlaka kaybedecekler. O zaman da yakındır.

Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrılarına ergenlik psikolojisiyle dün-bugün karşılaştırmaları yaparak cevap yetiştirmeye çalışanlar da oldu. Burada geçmişte lider Devlet Bahçeli tarafından verilen cevabı hatırlatmakta yarar görüyorum: “Ne yapacağız yani düşmanlığı sürekli mi kılacağız. Memleket meselesi olursa düşmanlığa ne gerek kalır.” Ve hatta çağrılarını doğru okuyamayanlara verdiği şu cevabı tekrar hatırlatmakta da yarar var: "MHP'yi anlamak çok zor. Anlatmak daha zor. Yorumlamak ise imkânsızdır."

Bugün dış güçlerce ve içerideki iş birlikçileriyle desteklenen tüm gayrimilli olanlar bilmelidir ki, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe devletimizi ve milletimizi hiç kimse bozguna uğratamayacaktır.

Çünkü teminat Türk milletidir.

Çünkü teminat Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Çünkü teminat Türkmen Beyi, Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli’dir.