Türkiye’de ne zaman bir doğal afet olayı yaşansa, ne zaman bir terör saldırısı yahut terörle mücadele adımları atılsa, siyasi bir dizayn yapılmaya çalışılsa, devletin yıpratılması amaçlansa sosyal medya birileri için bilgi kirliliği adına karargâh olmaktadır. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra zamanla 6+HDP masası oluşması ve birçok terör örgütünün bunlarla ittifak içine girmesi, sosyal medyada bunların kara propagandalarını ve kirli algılarını artırdı.

Tüm bunları önlemek için “Sosyal Medya Dezenformasyon Yasası” çıkarıldı ama yaşadığımız deprem felaketiyle birlikte bunun tam uygulanmadığını görmekteyiz. Bir caydırıcılık yaratmadığı anlaşılmaktadır. Daha tavizsiz uygulanmalıdır. Yine mikrop saçıyorlar, yine bilgi kirliliği yayıyorlar. Zehirli dilleri aynı, karanlık amaçları aynı…

Deprem felaketini “Devlet yok” algısıyla bilinçlerde yara açmak için kullanıyorlar. 6+HDP masasının tüm uzantıları, özellikle PKK-FETÖ-DHKP-C gibi iş birliği içinde oldukları terör örgütleri bu deprem felaketini devlet-millet ayrışması için kullanmak istemektedir.

Çünkü seçimin yakın bir tarihte olabilme ihtimali bunları daha çok kamçılamakta ve deprem acıları üzerinden bol bol bilgi kirliliği, kara propaganda ve lekeli algılar üretmelerini hızlandırmaktadır.

Olmamış olayları olmuş gibi gösteren, olmuş olayları olmamış gösteren, hedef aldıkları kişi ve kurumları yıpratmak için seri bir dezenformasyon üretenler çok sistemli saldırıya geçmiştir.

Dezenformasyon için temel olarak “Devlet yok” kara propagandasını seçtikleri çok net gözüküyor. Deprem felaketine kurtarma ve yardım müdahalesi yapan hangi kurum varsa hedefte o vardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet, TSK, AFAD, Kızılay, Diyanet en çok hedef alınan kurumlar olmaktadır. Dezenformasyon üretenlerin en çok uğraştığı da depremin ilk gününden itibaren MHP ve Lideri Devlet Bahçeli olmuştur. Devlet-millet bütünleşmesinde tecrübeli misyonu olan MHP ve Lideri Devlet Bahçeli özellikle seçilmektedir.

Deprem felaketi yaşandığı andan itibaren devleti yok sayma girişimleri belli ki, malum ajansın ortak dil oluşturma tekniği idi.

PKK’nın siyasi uzantısı HDP sayesinde milletvekili seçilen Ahmet Şık, “Bu ülkede böyle bir devletin düşmanı olmak haktır ve meşrudur" alçaklığını gösterdi.

Meral Akşener “Nasıl sokaktan devleti topladıysak, şimdi de enkazın altında kalan devleti çıkarıyoruz” küstahlığını gösterdi.

Firari FETÖ’cü Emre Uslu “Ortada devlet mevlet yok. Bir tek Haluk Levent’in #ahbapları var”  diyerek sinsi propagandaya katkı verdi.

Halk TV “Devlet yok” dedirtemediği vatandaşa sinirlendi. Ali Babacan’ın avaneleri “Devlet yok” demediği için vatandaşa saldırdı. HDP’li Garo Paylan “Devlet yok” dedirtemediği Kürt kökenli vatandaşımızın gazabına uğradı. Görüyorsunuz değil mi ortakların ortak dili: “Devlet yok.”

6+HDP masası ve uzantılarına ait sosyal medya trollerinin “Devlet yok” temelindeki habis düşüncelerine bugünlerde çok dikkatli olmalıyız. Kurgulanmış senaryolar eşliğinde, kurulmuş figüranların en çok hareketlendiği bir dönemdeyiz.

“Sosyal Medya Dezenformasyon Yasası” işte bugünlerde Türkiye’yi koruyacak mekanizmasını işletmelidir.

6+HDP masasının propaganda figüranı Oğuzhan Uğur ve avanelerinin BabalaTV üzerinden “Hatay’da barajın patladığı” yalanını yayarak kurtarma mücadelesi veren herkesi korkuya, paniğe iterek bulunduğu yerden uzaklaştırmasının hesabı sorulmayacak mı? Belki de enkaz altında kurtarılacak birçok canı zaman kaybından kaybettik.

Dezenformasyon yaparak kaos, kargaşa, güvensizlik ortamı oluşturarak “Devlet yok” algısı oluşturmaya çalışanlara, devlet gerekeni yaparak var olduğunu göstermelidir.

Aksi takdirde dezenformasyon çok kirlilik yaratacak ve zihinleri çok lekeleyecektir.