“Eski sistem olsaymış, ittifak olmasaymış, yüzde 95 kazanmışlar”mış!

Hâlâ 31 Mart’ta çevrilen fırıldağın farkında bile değil Arınç Efendi…

Bay Müdafa’nın dilindeki, Cumhuriyet’teki, Karanlık Odatv ve HalkTv’deki “algı klişesi”nin farkında değil:

“Seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı Adayı…”

Yurt ve Sözcü’de doğrudan “Seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu” nitelemesi özellikle vurgulanıyor! “Aday” falan demeden…

Bu nasıl bir unvan? Bu niteleme nasıl bir “23 Haziran sonrası bir tezgâh”ın öncüsü?

Bay Müdafa, “seçilmiş” ise neden 23 Haziran’da “aday”; “aday” ise neden “seçilmiş” etiketini ısrarla kullanıyorlar?

Adeta 24 Haziran sabahı kazansa da, kaybetse de gidip o makama oturacak!

O etiketi 31 Mart sonrası veren de, sonra alan da YSK…

Liseden, üniversiteden alınmış “diploma” gibi kullanma hakkı nereden geliyor?

İnsanların aklıyla alay eden, “Y-CHP/İP/HDP seçmenini hipnotize etmeye alışmış” bir kafanın algı operasyonu…

Tatlı su solcusu bunlar…

Ürkek, korkak, hilekâr, fitneci, yalan dolan siyasetçisi, gizli yüzlerini maskeleyen sinsi bir tayfa…

Dillerine pelesenk ettikleri “hak, hukuk, adalet” sloganlarına ne oldu bunların?

*

Arınç Efendi gibi egosu şişkin ve siyaset allamesi kesilenlerle…

İnsanları sazan sanan sosyal demokratların kafası işte…

Kimseye “zillet-illet” demeyelim öyle mi?

Günde beş vakit yalan söyle, belediyede ilk iş verileri kopyalattır, Pontusçuluk oyna, valiye, YSK’ya olmadık hakareti saydır, ailenin ülkücülüğünü anlat, madalyalı dedeyle övününce mezarlığını çekene “mezar hırsızı” yaftası yapıştır…

Sonra “seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı Adayı” öyle mi?

Aynı mantıkla gidelim mi?

Adam AP’den, CHP’den, AKP’den veya MHP’den seçilmiş, mazbatasını almış…

“Seçilmiş belediye başkanı” yani…

Sonra bir vesileyle hukuk işlemiş, mazbatasını geriye almışlar; o adam ömür boyu “seçilmiş belediye başkanıyım” diye dolaşabilir mi?

Bu ülkede onlarca belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekilinin mazbatası YSK tarafından geri alındı, hiçbiri bu hukuk tanımazlığı göstermedi…

Bay Müdafa tayfası kadar yüzsüz olanı da görülmedi…

*

Müzmin bir Bahçeli ve MHP muhalifi Arınç…

Altında özel araç, 4 koruma, TBMM’de ofis, emekli maaşı, vekil yapılmış bir oğul…

Şimdi de Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi yapıldı ya, ekranlarda yine…

Yine her kesime şirin gözükme entrikasında…

Bir de “keşke AKP-MHP ittifakı olmasaydı” sevdası…

Kozmik oda” kahramanı, şimdi “15 Temmuz kahramanlığı” iştahında…

Y-CHP/HDP/İP/SP/Kandil/sermaye ittifak kurmuş, o yeni “çözüm fitnesi” derdinde…

Arınç Efendi, bir de karşımızda cephe kuranlara “zillet-illet demeyin” diyor…

Peki ne yapalım, alkışlayalım mı?

*

Islah da iflah da olmayacak görünen bu kafa…

Dakikalarca konuşuyor, ne kendi zamanındaki “367 vakası”nda, ne “15 Temmuz ihaneti”nde, ne de “Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumu”nda “Bahçeli faktörü”nden bir kelam etmiyor!

Cümlelerin arasında “İmamoğlu başarılı” diyor, “kazanacağımızı ‘ümit’ ediyorum” diyor, ama “Kürtleri küstürecek söylemlerin içine girdik, yeni söylemler bulmamız lazım” demeyi de ihmal etmiyor!

Zurnanın zırt dediği yer burası işte…

Erdoğan yalnız…

“İstanbul’a mitili atan Bahçeli”nin desteğine rağmen…

Bir siyasî atak olduğunu umduğumuz…

Etrafında örülen çemberi kıracağı, “tecrübe ve kazanımlarından faydalanacağı” liyakatli kadrolar yerine, bu adamlarla yol almayı düşünüyorsa…

Seçilmiş aday projeler”in ipliğini pazara çıkarmak…

İçeriden ve dışarıdan “millî beka” tehdidini yok etmek dururken…

İstanbul’u sadece “seçim” görmek gaflettir…

Ve “Gölgeleri boylarını aşmış” yeni sıkıntılar kapıda demektir!