Kedinin uzanamadığı ciğerle arasındaki olayı bilirsiniz. Kedi “Elim kolum varmadı” demez de uzanamadığı ciğeri kötüler.

Kedinin ciğeri kötülemesi psikoloji biliminde “akılcılaştırma” olarak geçer: “Bir olayı veya durumu kendi yararımıza göre yeniden tanımlayıp bir mantığa oturtmak”

Seçimlerin hemen ardından partisinde değişim yürüyüşüne çıkıp soluğu erken kesilen Ekrem İmamoğlu’nun, değişimi bırakıp dümeni İstanbul’a kırdığı konuşması kedinin psikolojik tavrıyla aynıdır.

Ekrem İmamoğlu “Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı genel başkan seçilme ihtimalim yokken en iyisi mi bulunduğum konumu korumaya gayret edeyim” demiyor da sanki İstanbul’un kendisine bir muhtaçlığı varmış gibi “İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum” diyor.

Ekrem İmamoğlu’nun “Bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum” dediği İstanbul o kadar fena bir durumdaki bakımsızlıktan kendisini ateşe veren belediye otobüsleri türedi. Geçen gün bir belediye otobüsünün Eminönü sahilinden denize atladığı görüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin araç gereçleri bile bu kötü yönetime karşı feveran halinde…

Ömrümün uzun senelerini İstanbul’da geçirdiğim halde ne seri şekilde yanan otobüslere ne de belediyeden umudu keserek yoluna tabanvay ilerleyen yolcu kafilelerine rastladım.

Eskiden Haliç’in üstünden geçerken lağım kokusu nedeniyle burnumuzun direği sızlardı. Haliç evvelki belediye reislerinin gayretleriyle pisliklerinden arındırılmıştı. Ekrem Bey sağ olsun, İstanbulluların unutmak istedikleri bir anıyı daha canlandırarak  Haliç’i eski kokusuna kavuşturdu.

Metroların yolda kaldığı, otobüslerin bakımsızlıktan cayır cayır yandığı, kötü kokuların atmosferi doldurduğu, boğazın müsilaj belasıyla cebelleştiği bir döneme imza atmayı başardı Ekrem İmamoğlu.

Sel olurken Bodrum’daydı, kar yağarken büyükelçiyle görüşmedeydi, vatandaş hizmet beklentisindeyken şehir şehir tur attığı Cumhurbaşkanı Yardımcılığı hayallerindeydi…

Aslında Ekrem İmamoğlu İstanbul’u çoktan kaybetmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu da bu durumun farkındadır. Fakat o da “Ekrem İmamoğlu’nu kaybedeceği bir seçimin enkazına sürükleyeyim de itibarsızlaşıp genel başkanlığa yürümesin” demiyor da “Ekrem Bey başarılı bir belediye başkanıdır. Görevine devam etmelidir” diyor.  

Soru şu: 85 milyonluk Türkiye’yi kaybedip “Hayat devam ediyor” modunda takılan bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul büyükşehir belediyesini kaybetmek üzer mi?

Kendi adaylığında kaybedilen Cumhurbaşkanlığı seçimini TRT izleyen köylülere bağlayan bir Kemal Kılıçdaroğlu Ekrem İmamoğlu’nun kaybedeceği bir seçimin yükünü sırtlar mı?

Bence Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’ye uyguladığı tarifenin aynısını Ekrem İmamoğlu’na uygulamaya hazırlanıyor. İmamoğlu’nu kaybedeceği bir seçime sürükleyerek kendi koltuğunu sağlama almayı düşünüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP genel başkanlığında tutmaya yarayan her yenilgi bir zaferdir çünkü…