Mutlu bir hikâye (2)
ANNEANNESİ veya dedesine sürekli sarılıp öperek, yüreğine çöreklenen hasreti gidermenin yollarını arıyordu… Sık sık annesiyle telefondan görüntülü görüştü. Yalnız başına karantinada kaldığı belliydi annesinin… Biliyordu her şeyi ama bir kere olsun “Anne hasta mısın?” demedi; hep “Nöbetin ne zaman bitecek anneciğim?” diye sordu.
Ve kapatırken de “Seni çok seviyorum anneciğim!” cümlesiyle anneciğine moral aşılamayı sürdürdü… Günlerce sürdü bu… Tam on beş gün… Üstelik babası da evlerinde tek başınaydı, tecritteydi sağlığı için… Oğulları için… Üç ayrı mekânda üç insan… Anne hastanede tek başına karantina kontrolünde tedavide, baba evde tek başına tecritte, o ve abisi de dedesinde…
*
Oyun oynuyor gibiydi ama dedesinin izlediği televizyondaki haberlerde hemşire ve doktoralara saldıran insanlara, sokaklarda gezip duran adamlara dayanamayarak “Annemi, kaç gündür sizin yüzünüzden göremiyorum, terbiyesizler!” diye bağırıp çağırıyordu… Bir hafta sonra annesinin akciğer tomografisi ve testleri temiz çıktı ve tedavisi iyi sonuçlandı ve anneciği taburcu edilerek eve gönderilince o küçük yüreğe bir huzur yerleşti… Hemen eve gidip annesine sarılmak istiyordu ama bir hafta daha dayanacaktı.

Babası ayrı odada, annesi ayrı odada kalıyor, ayrı ayrı yemek yiyorlardı ve oğullarının sağlığı için bir hafta daha ayrı kalmaları gerekiyordu… Günler geçti ama o koca yürekli çocuk, ümitle telefonda annesinin görüntüsüyle konuştu, kendini anaokulu öğretmeninin verdiği ödevlere verdi, top oynadı, abisiyle şakalaştı… Bir cuma akşamı, “sabahleyin sizi gelip alacağım” dediğinde odanın içi bayram yerine döndü…
Abisi içindeki kasveti atıp sevinç çığlığı attı, eşyalarını, çantasını toplama telaşına düştü. O küçük yürek, yatağında dua ede ede, Allah’a teşekkür ede ede bir hâl oldu!
Erkenden uyandı… Oyuncaklarını topladı, eşyalarını valize doldurdu.
Dedesi “Gitme sana çok alıştım” dese de “Gelirim dedeciğim, annemi çok özledim” diyebildi… Eve vardığında annesi kapıdaydı, yüzünde maske vardı, bilerek sarılmadı, yüzüne yüzüne öylece ama sevgiyle baktı… Evin odalarını tek tek dolaştı, özlemini giderdi. Aynı evde, aynı odadaydı, mutluydu… Bayram ediyordu! Bir hafta sonra da annesi hastanedeki görevine başladı, küçük yürek ise her sabah eliyle öpücük vererek uğurluyor onu… BİTTİ