Dünya 5’ten Büyüktür: BM’de Reform İhtiyacı


Birleşmiş Milletler 80 yılı aşkın bir süredir dünyada birçok alanın şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Hem insani ve doğal afetlere hem de çatışmalara müdahale etmesi, yoksulluk, sağlık ve gıda güvenliği, kadınların güçlendirilmesi ve iklim değişikliği gibi konularda küresel çabaları koordine etmesi ve zorluklarla yüzleşmesi elbette takdire şayandır. BM 2025'te 80. yıldönümünü kutlarken, yıllar içinde yaşadığı pek çok iniş çıkışa rağmen onsuz bir dünyayı hayal etmek zordu. BM, çatışmaların önlenmesi yoluyla insanlığın daha iyi bir dünya umutlarını somutlaştırmış, hukukun üstünlüğü kültürünü teşvik etmiştir. Dünyada yoksulların içinde bulunduğu kötü duruma ilişkin farkındalığı arttırmış ve teknik yardım sağlayarak kalkınmayı desteklemiştir . Kadınların statüsü, çocuk hakları ve yerli halkların özgün ihtiyaçları da dahil olmak üzere insan haklarına yönelik ciddi katkılarda bulunmuştur. Tarihi boyunca barışı koruma, insani kalkınma, insanların güvenliği ve sürdürülebilir kalkınma dahil olmak üzere çok sayıda kavram ve fikrin kaynağı olmuştur. Çok taraflı diplomasinin, uluslararası normların, kamu politikalarının ve hukukun oluşturulmasında büyük katkıda bulunmuştur. Küresel politika ağları ve diğer aktörlerle ortaklıklar için bir katalizör görevi görmüştür. Küresel yönetişimde bugün dahi merkezi bir rol oynamaktadır.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Teşkilatı son yıllarda yaptıkları ve yapamadıkları ile uluslararası alanda çeşitli eleştirilere muhatap oluyor. Birleşmiş Milletler (BM) Şartını incelendiğimizde; BM’nin temel kuruluş gerekçesinin savaşı önlemek, barışı kalıcılaştırmak, uluslararası güvenliği tehdit eden her türlü siyasal, psikolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlara karşı çözüme yönelik faaliyetlerde bulunmak olduğunu görüyoruz. Bu temel amaç ve ilkeler dünya milletlerinin yaşadığı iki acı savaşın ardından yeni bir acının bir kez daha ortaya çıkmasını engellemek amacı ile ortaya çıktı. BM’nin altı temel organı bulunuyor. Bunlar; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Vesayet Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve Genel Sekreterlik.
BM Genel Kurulu çerçevesinde, bütün BM üyeleri her Eylül'de New York'ta bir araya gelerek endişe kaynağı olan küresel meseleleri tartışıyor. Ayrıca BM'yi küresel siyasetin mevcut dinamiklerine daha uyumlu hale getirmek için yeniden yapılandırılmasına dair fikirlerini paylaşıyor. Bu yıllık zirveler, aynı zamanda liderlerin resmi toplantıların oturum aralarında birbirleriyle çeşitli görüşmeler yapmalarına imkân sağlıyor. Ülkeler arasında gerçekleşen birçok gayri resmî ikili görüşme ve BM'nin en güçlü üyelerinin liderlerinin Genel Kurul kürsüsünde yaptığı konuşmalar, dünya kamuoyundan özel bir ilgi görüyor.
Bugün BM’nin dünyanın her köşesine yayılmış çeşitli organlarında görevli yaklaşık 40 bin çalışanı var. Yıllık yaklaşık 40 milyar dolar bütçeye sahip. Emri altında yaklaşık 100 bin kişilik bir askeri kuvvet bulunan BM, ayrıca çatışmaların yaşandığı farklı coğrafyalarda çok sayıda barışı koruma misyonu yürütüyor. BM'nin sözleşmesi kapsamındaki görevleri arasında barışı koruma misyonları olmamakla birlikte, bu kurum 1950'lerin ikinci yarısından günümüze dek böyle pek çok görev üstlendi. İki güç bloğu arasındaki çift kutuplu gerginliğin ortadan kalkması ve uluslararası güvenlikle ilgili artmakta olan devlet içi zorluklar göz önüne alındığında, Soğuk Savaş dönemine kıyasla, son yirmi beş yılda bu tür operasyonların sayısı hızla arttı.
BM Örgütü kuruluşundan bugüne çeşitli tartışmalara konu olsa da uluslararası alanda işbirliği ve bu işbirliğinin kurumsallaşması adına çok önemli bir rol oynadı. BM’nin kuruluşuyla birlikte uluslararası örgütler uluslararası hayatın vazgeçilmez aktörleri arasındaki yerini aldı. BM dönemiyle birlikte uluslararası alanda işbirliği ve örgütlenme çalışmaları evrenselleşti. Öte yandan BM’nin 1945'te kurulmasının ardından küresel siyaset, uluslararası ilişkilerin kurallarını ve kurumlarını, takip edecek on yıllar boyunca İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin şekillendirmesini sağlayacak şekilde tasarlandı. Bu nedenle de BM hiçbir zaman, çatışmaları sona erdirebilecek bir kurum olamadı, gerekli reformlar gerçekleştirilmezse olamayacak da.
BM'nin temel işlevi, küresel sorunlara küresel çözümlerin kolaylıkla ve düşük maliyetlerle bulunabileceği bir zemin oluşturmak. Bunun sağlanması için de artık gecikmeden atılması gereken bazı adımlar var. BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi, BM'yi, çıkarlarını koruyabilecekleri ve dünya genelindeki nüfuz alanlarını muhafaza etmeye devam edebilecekleri bir platform olarak görmekten vazgeçmeli. Yoksa, BM'nin işlevleri ve küresel barışa ve güvenliğe potansiyel katkıları da sınırlı olmaya devam edecek. Tüm yetersizlikleri ve kusurlarına rağmen BM uluslararası alanda en büyük meşruiyete sahip uluslararası kurumsal platform olarak görünüyor. BM'nin bu meşruiyetinin ilerleyen on yıllarda da sürebilmesi için, değişen dünyanın koşullarının ve BM’nin reform ihtiyacının veto hakkına sahip beş büyük ülke tarafından da anlaşılması, saygı görmesi gerekiyor. Bu noktada MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin konuyla alakalı dikkat çektiği hususlara BM muhakkak kulak vermelidir. Devlet Bahçeli; BM'nin ve BM Güvenlik Konseyi'nin hukuksal ve siyasi yapısının, bu haliyle devamının hiçbir değerle, barış ve huzur özlemiyle örtüşmeyeceğini belirterek, Konsey'deki üyelik şartlarının ve veto yetkilerinin değişikliği için BM Antlaşması'nda değişiklikler yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulamıştı.
Önümüzdeki süreçte yapılacak reformlarla BM organlarının ve ajanslarının, dünyanın Batılı olmayan/ yükselen güçlerine daha fazla alan açacak şekilde yeniden tasarlanması gerekiyor. BM, günümüz dünyasında ortaya çıkan yeni güç dinamiklerini de muhakkak bünyesinde yansıtmalı. Almanya, Hindistan, Japonya, Brezilya, Türkiye ve diğer yükselen güçler, Genel Kurul tarafından seçilmeyi bekleyip Güvenlik Konseyi’ne sadece ikişer yıllık periyotlar halinde ancak geçici olarak üye olabiliyor. Bu ülkelerle hemen hemen aynı ölçekte ülkeler olan Güvenlik Konseyi’nin daimî üyesi İngiltere ve Fransa'nın ise hâlâ veto hakkı var. Bu açıkça adaletsiz bir durumdur. Bu adaletsizliğin acilen giderilmesi Almanya, Hindistan, Japonya, Brezilya, Türkiye gibi ülkelerin de BM Güvenlik Konseyi’nde daimî olarak temsil edilmesi gerekiyor. Zira Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da her fırsatta belirttiği gibi: “Dünya beşten büyüktür.”