Ön seçim yetmez

Parti içi tartışmalarla gündem oluşturan ve “kurultaylar partisi” olarak tarihe geçen CHP bu geleneğini bugün de kuvvetli bir şekilde devam ettiriyor.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde uzun bir aradan sonra Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerini kazanan CHP, bu rüzgârla 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilme umudunu taşımaya başladı. Bu umut parti içindeki ihtiras, ayak oyunu ve hırsların da eskisinden daha sert yaşanmasına yol açtı.
Ekrem İmamoğlu daha İBB Başkanı olarak mazbatasını almadan önce gazetecilere verdiği ilk demeçte “Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?” sorusuna “god knows” (Allah bilir) cevabını vererek niyetini belli etti. Bu açılamadan sonraki her açıklaması da adaylık yolundaki niyetini netleştirdi. 31 Mart 2019 seçimlerinin taktik kaptanı Kemal Kılıçdaroğlu ise başarının kendisine ait olduğunu düşündüğünden “belediye başkanları belediye başkanlığı yapacak” diyerek adaylık kapısını kapattı. Bu sözler de Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinin aday olma niyetini gözler önüne serdi.
Tarihinde ilk defa ve en güçlü şekilde iktidar olmaya yaklaşan CHP bu şansını yerel seçimlerde kurduğu CHP-HDP-İP ittifakını 6+1’li formatta genişleterek netleştirmek istedi. Taktik yine Kemal Kılıçdaroğlu’na aitti. Masanın ortak adayının belirlenmesi için kurulan masa 1,5 yılda 13 toplantı yaptı. En başında belli olan Kemal Kılıçdaroğlu ismi 13 yemekli toplantı sonrası ilan edildi. Bu toplantıların tek getirisi Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olarak Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın eşlik etmesi oldu. Yani, “Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu kazanamaz yanına İmamoğlu ve Yavaş’ı da verelim” denildi.
14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi ülkenin ekonomik tablosu bugünden daha ağırdı. Memur ve emeklinin yanı sıra asgari ücretlinin Temmuz zamları yapılmamış, enflasyon yüzde 80’lere dayanmış, tüm sorunların sebebi olarak gösterilen sığınmacı karşıtlığı hat safhaya yükselmiş, terörle mücadele daha ağır koşullarda seyretmeye başlamış ve daha da önemlisi seçimlerden 3 ay önce 11 şehrimizi yerle yeksan eden deprem felaketi yaşanmıştı. Böyle bir tabloda muhalefetin tüm bileşenleri var gücüyle Cumhur ittifakına karşı birleşti. Sonuçta Erdoğan 14 ve 28 Mayıs’ta en yakın rakibine yüzde 5 fark attı. Seçmen ülke yönetimi için muhalefete güvenmediğini net bir farkla gösterdi.
Erdoğan’a karşı sadece Kemal Kılıçdaroğlu kaybetmedi. Yanına aldığı İBB Başkanı İmamoğlu ve ABB Başkanı Yavaş’ta kaybetti. Yetmedi 6+1’li masanın diğer üyeleri de kaybetti.
CHP, 2028 seçimlerine giderken yine aynı tabloyu seçmene dayatmaya başladı. Bu sefer CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel bizzat kendisi “kazanamayacak aday” olduğunu belirterek yarıştan çekildi. Bu yarışa 2023 seçimlerinin kaybedeni İmamoğlu ve Yavaş’ı önerdi. CHP 6 yıldır gündemde tutmayı başardığı adaylık yarışı için yeni bir şey söyleyemedi. CHP içindeki bu tartışma en çok da Türkiye’ye kaybettirdi. Çünkü asli görevini yapması gereken belediye başkanları sırf Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarında öne geçmek için görevlerini ihmal etti. Sadece günü kurtarmak için belediye tarafından yapılan sosyal yardımları sosyal medya PR’ı ile destekleyerek çalışıyormuş gibi yaptılar. “Verdiğimiz yardımlar oy olarak döner” hesabıyla başka bir sorunun çözümüne el atmadılar. Üstelik kendilerinden önceki belediye başkanları tarafından yapılan sosyal yardımın yarısını yaparak bunu sağladılar. İşte bu konuda gerçekten başarılı bir algı yönetimi yürüttüler.
31 Mart 2024 seçimlerinde oylarını yüzdelik olarak artıran CHP bu oranı aynı ölçüde oy sayısına yansıtamadı. Çünkü seçimin sonucunu geçmişte Cumhur ittifakına oy verdiği halde sandığa gitmeyen seçmen belirledi. CHP’de sandığa gitmeyen seçmeni “CHP’ye oy vermiş gibi” kabul etme yanlışına düştü. 14 Mayıs’ta Erdoğan karşısında yüzde 5 fark yiyen İmamoğlu ve Yavaş işte bu düşünce ile yine gaza gelerek CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmak için kolları tekrar sıvadılar. En doğal haklarıdır tabii… Ancak bu süreçte belediye hizmetlerini de aksatmamak gerekmez mi? Her gün bir şehrimiz depremlerle sarsılırken kentlerimizi dönüştürmek için çaba sarf edilmesi zaruri değil mi? Belediye başkanları asli görevlerini bırakıp Cumhurbaşkanı adaylık PR’ına soyunursa bu hizmetleri kim yapacak?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” tartışmalarına son vermek için önemli bir adım attı. 3-4 ay içinde parti üyeleri tarafından yapılacak bir ön seçimle adayın kim olacağı belirlenecek. Bu süreçte elbette adaylar arasında da rekabet olacak. Seçimlere daha 3 yıl varken belediye hizmetlerinin aksamaması, vatandaşın sorunlarının çığ gibi büyümemesi için Cumhurbaşkanı adaylarının görevlerini bırakması gerekir. Böylelikle CHP’nin adayları da hem kendi içinde “eşit şartlarda” yarışmış olur hem de parti için koltuk tartışmaları yüzünden belediye görevleri aksamamış olur. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bu fedakârlığa ne kadar hazır? Cumhurbaşkanı olmak isteyenlerin amacı “makam sahibi” olmak mı yoksa “vatandaşa hizmet” mi net olarak ortaya çıkmış olur. Bu nedenle Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim yetmez aynı zamanda ön istifa da gerekir. İşte o zaman ne kadar samimi ve etik sahibi oldukları görülür.