Biz unutsak, deprem unutmaz

YAYINLAMA:
Biz unutsak, deprem unutmaz

Tam iki yıl oldu.

Takvimler 6 Şubat’ı her gösterdiğinde içimizde bir şeyler kırılıyor. 

O gece hayaller paramparça oldu, ocaklar söndü, anneler, babalar, çocuklar sessizliğe gömüldü. 

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük deprem, 50 bin insanımızın canına mal oldu. Şehirlerimiz enkaza döndü, 200 binden fazla bina yerle bir oldu. Yüz binlerce insan yaralanırken milyonlar evsiz kaldı. 

İlk andan itibaren devlet tüm imkânlarını seferber etti. Arama kurtarma ekipleri, askerler, madenciler, AFAD gönüllüleri, sağlık çalışanları, her biri insanüstü bir çabayla bölgeye koştu. Depremzedeler için önce çadırlar, sonra konteyner kentler kuruldu. Yaşam alanlarını yitiren insanlar bir nebze olsun barınma imkânına kavuştu.

Ama asıl önemli olan, kalıcı yuvalar kurmaktı.

İki yıl içinde 201 bin 580 konut depremzedelere teslim edildi.

Şehir şehir bakıldığında, Hatay’da 46 bin 167, Kahramanmaraş’ta 34 bin 630, Adıyaman’da 31 bin 406, Malatya’da 26 bin 325, Gaziantep’te 22 bin 475 konut depremzedelerin hizmetine sunuldu. Bunların içinde sadece apartman daireleri değil, köy evleri ve iş yerleri de vardı.

Bu büyük felaketin ardından yalnızca konut inşa etmek yetmezdi. Çocukların eğitimlerini sürdürebilmesi için öğretmenler, hastaların sağlık hizmetlerine erişebilmesi için doktorlar ve hemşireler, güvenliğin sağlanması için polisler bölgeye görevlendirildi.

6 Şubat depremlerinde devlet ve millet el ele verdi ve insanüstü bir dayanışma sergilendi. Ama biz dayanışmayı sadece felaketin ilk günlerine sıkıştıran bir toplum olmamalıyız. İnsan hayatının önemini, felaketin tam ortasına düştüğümüzde değil, her gün ve her saat hatırlamalıyız.

Asrın depreminin üzerinden iki yıl geçti, peki biz yeni depremlere hazır mıyız?

Depremden sonra herkes “Bu bir milat olacak” demişti. Oysa Gölcük, Düzce, Van, Elazığ depremleri de kendi tarihlerinde bir milattı, fakat 11 şehrimizi vuran büyük depremin yıkıcı sonuçlarına engel olmadı.

Zaten gereken dersleri almış olsaydık, hala “Acaba sağlam mı?” diye düşündüğümüz binalar olur muydu?

Hala göz ardı edilen denetimler, siyasi husumetlere kurban edilen kentsel dönüşüm projeleri olur muydu?

Ders çıkarmanın hakiki şekli, öncelikle can güvenliğini teminat altına alan yasal düzenlemelerle ve bu düzenlemeleri harfiyen uygulayan kamu görevlileriyle mümkündür. Türk milletinin hiçbir ferdi, çürük binalarda yaşamaya, göz göre göre gelen felaketlere teslim olmaya mahkûm değildir. Dolayısıyla 6 Şubat’ı bir felaketin yıldönümü olarak hatırlamakla kalmamalı, sorumluluğumuzun farkına varmamız gereken bir dönüm noktası olarak görmeliyiz. Sağlam şehirler kurmalı, güvenli binalar inşa etmeli, bilim insanlarını dinlemeli, bilinçli bir toplum oluşturmalıyız.

Çünkü biz unutsak da, deprem unutmaz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...