Enflasyonun tarıma etkisi

YAYINLAMA:
Enflasyonun tarıma etkisi

Enflasyon, ekonomi üzerindeki en etkili ve en karmaşık dinamiklerden biri olarak, ülkemizin her sektörünü farklı şekillerde etkiliyor. Son dönemlerde enflasyonun tarım sektörü üzerindeki etkisi hem üreticiyi hem de tüketiciyi doğrudan etkileyen önemli bir konu haline geldi. 

Üretici düşük fiyatlardan, tüketici yüksek fiyatlardan şikâyetçi… Gıda enflasyonunu düşüreceğim derken alınan kararlar artık üreticiye de tüketiciye de zarar vermeye başladı.

Yıllardır aynı şeyler yapılıyor… Fiyat düşsün diye üreticiye yükleniliyor, ürünler azalıyor ya da yoka düşüyor. Piyasa da ürün olmayınca fiyatlar yükseliyor. Fiyat yükselince ithalatla fiyatları düşürülmeye çalışılıyor. Kesime giden bizim inekler, sökülen bizim ağaçlar ve boş bırakılan bizim parseller…

Tavukları kesiyoruz, yumurta fiyatları artıyor. Yumurta fiyatları düşüyor, tavukları kesiyoruz. Bu olayların aynısı çiğ sütte de yaşanıyor. Dostlar, demek ki bir yerlerde bir sıkıntımız var. Bir şeyleri yanlış yapıyoruz…

Tarımsal üretim, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için vazgeçilmezken, enflasyonun tarım üzerindeki baskıları ise bu sürecin verimliliğini, sürdürülebilirliğini ve fiyat istikrarını tehdit eder boyuta ulaştı.

Tarımsal üretimi, en geniş kapsamda düşünürsek; enflasyonun etkisiyle tarımsal girdilerin fiyatları da hızla artmaktadır. Örneğin, gübre, ilaç, mazot, elektrik enerjisi ve iş gücü (hayvan bakıcısı, çoban ve mevsimlik tarım işçisi) gibi temel girdilerin fiyatlarındaki yükseliş, üretim maliyetlerini doğrudan artırmaktadır

Enflasyonun bir başka etkisi ise tarımsal üretimin azalmasıdır. Çiftçiler, artan maliyetler ve belirsiz ekonomik koşullar nedeniyle üretim alanlarını daraltabiliyor, ürün desenini değiştirebiliyor hatta bazı ürünleri de üretmemeyi tercih edebiliyor. 

Tarım sektörünün bir diğer kritik boyutu, ihracat üzerindeki etkileridir. Dolar ve Euro’nun değer kazanması, ithal edilen tarımsal girdilerin fiyatlarını artırırken, yerli üreticinin dış pazarlarda rekabet gücünü azaltabiliyor. 

Tarım sektöründeki bu olumsuz etkileri hafifletmek için devlet politikaları ve çiftçi destekleri büyük önem taşıyor. Tarımda girdi maliyetlerinin artışı ve üretim güçlüğü karşısında, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önderliğinde, Hazine ve Maliye Bakanlığının sağladığı sübvansiyonlar, destekleme fiyatları ve kredi imkanları, çiftçilerin ayakta kalabilmesi için kritik rol oynuyor. Ancak bu desteklerin yeterli olup olmadığı, sektörün geleceği açısından büyük bir soru işaretidir. Enflasyon oranlarındaki yüksek artışlar karşısında, bu desteklerin üreticiyi koruyup korumayacağı ülkemizde hâlâ önemli bir tartışma konusudur.

YANLIŞA YANLIŞ DE DOĞRUYA DOĞRU!

Uğur Işılak’ın Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan için hazırladığı seçim şarkısı “Doğruya Doğru”, AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı’nda büyük beğeni toplamıştı. Bu düsturla şarkı sözlerinin slogan olan kısmıyla “Yanlışa yanlış de (Doğruya doğru), neyse onu söyle (Doğruya doğru)” sözleriyle bağlantılı olarak enflasyon izlenimlerimi kaleme alacağım.

Ülke ekonomisinde karar alma ve yön vermede bakanlıklar ve diğer karar vericilerin temsilcileri olmasına karşın izlenimlerim; enflasyonla sadece Merkez Bankası ilgileniyor görünümünde. Hazine ve Maliye Bakanlığı ilgilenmeye çalışıyor desem yeridir. Enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesi sadece Merkez Bankası’yla olacak iş değil! Gıda enflasyonunu sabitlemek veya düşürmek için süt ürünlerinden dolayı süt fiyatını baskılamak, un ve türevlerinden dolayı buğday fiyatlarını baskılamak… Tarım Bakanlığını, sektörü ve üreticileri günah keçisi ilan etmekten öteye gitmiyor, gitmeyecektir de. Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla koordineli hareket etmediği müddetçe enflasyonla mücadelede hedeflere ulaşmak ülkemizi zorlayacaktır. 

Sadece Merkez Bankası’yla bu işler olmaz, maalesef.  Merkez Bankası’yla diğer bakanlıklar dirsek temasında olmaları, koordineli hareket etmeleri gereklilikten çıkmış artık zorunlu hale gelmiştir. Merkez Bankası enflasyon tahmini yapıyor; bir taraftan Maliye Bakanlığı, bir taraftan Ulaştırma Bakanlığı, diğer taraftan Enerji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı zamlar yapıyorlar. Söyler misiniz, önümüzdeki süreçte böyle bir bakış açısıyla enflasyonu tek haneye nasıl düşüreceğiz? 

Yapılan ayarlamalarda bir bakmışız gelecek enflasyon tahmini kullanıyoruz, bir bakmışız geçmiş enflasyon kullanıyoruz! Yani bir bakıma işimize hangisi gelirse… Tahminler, ayarlamalar yapılsın yalnız bu tahminler ve ayarlamalar enflasyonu çok düşük ülkelerde olur. Almanya, Hollanda, Fransa vb. ülkelerde olur. Bizim aylık enflasyonumuz Almanya’nın bir yıllık enflasyonuna denk geliyor. Dolaysıyla Almanya’da uygulanan modeli ülkemizde uygulayamazsınız. İnsanlar konuta erişemez, araç almak hayal olur, kiralarını veremez dahası gıdaya erişemez hale gelirler. Söyler misiniz, önümüzdeki süreçte böyle bir bakış açısıyla enflasyonu tek haneye nasıl düşüreceğiz?

Önümüzdeki zaman dilimlerinde alınan kararlarda özellikle; kamu iştahını biraz azaltması lazım. Az yemek-içmek, az arabaya binmek. Daha mütevazı binalarda yaşamak. Vergi silinmesi, ticari aflar, kafaya göre teşvik verilmesi, bu ve benzeri istismarlardan şiddetle kaçınmakla enflasyonda aşağı yönde bir ivme yakalanabiliriz. Aksi halde söyler misiniz, önümüzdeki süreçte böyle bir bakış açısıyla enflasyonu tek haneye nasıl düşüreceğiz?

Para politikasını uyguluyoruz ancak maliye politikasında “tabana yayalım” derken bu kelime yanlış anlaşıldı galiba. Tabana yayalım derken, sadece; memurdan, dar gelirliden, emekliden, asgari ücretliden, çiftçiden-üreticiden, değil; adil bir vergi ve maliye politikasıyla kaynakları kullanan, sömüren kesime de getirilmesi anlaşılmalı. Söyler misiniz, önümüzdeki süreçte böyle yanlış bakış açılarıyla enflasyonu tek haneye nasıl düşüreceğiz?

Merkez Bankası enflasyon hedefini: 2025 yılında yüzde 24; 2026 yılında yüzde 12; 2027 yılında yüzde 8. olarak belirledi. Söyler misiniz, böyle bir gidişatta enflasyonu tek haneye nasıl düşüreceğiz?

Son söz: Mazeret üretmek, birilerini suçlamak, birilerine şirinlik yapmak, bize göre değil! Bırakalım bunları biz işimize bakalım… Unutmayalım ki içinde bulunduğumuz coğrafya da bizim bizden başka dostumuz yok! Yılların getirdiği birikim içinde düne göre bugün daha fazla meseleleri biliyor ve kendimizi önemli ölçüde yeniliyoruz. Ama bu yenilenme yetmiyor, büyümek, ekonomik olarak refaha ulaşmak için daha çok çalışmalı, birbirimizi iyi tanımalı, teşkilatlı olmaya azami heyecan duymalıyız.

Hem Merkez Bankası hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem de Tarım ve Orman Bakanlığı ve ekonomi paydaşlarını; gündelik siyasetlerle, polemiklerle vakit kaybettirilmemesi gerekir! Dolayısıyla “ülke ekonomisinin geleceğini çalışkan, fedakâr, liyakatli ve erdemli kişiler şekillendirecektir.” Bundan hiç şüpheniz olmasın!

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...