Muhalefetin kayıp forvetleri, çatışan ihtirasları

YAYINLAMA:
Muhalefetin kayıp forvetleri, çatışan ihtirasları

Özgür Özel’in, birisi Ekrem İmamoğlu, diğeri Mansur Yavaş’tan oluşan iki forveti vardı. "Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez. En formda oyuncusuna attırır" diyerek kendi adaylığını kapsam dışı tutuyor, günü geldiğinde bu ikiliden birisini sahaya süreceğinin işaretini veriyordu. Lakin birdenbire, ortada hiçbir erken seçim emaresi yokken, CHP yangından mal kaçırır gibi Cumhurbaşkanı adayını belirleme önseçimine götürüldü. Bu telaşın gerisinde Ekrem İmamoğlu'yla ilgili somut verilere dayalı soruşturma dosyalarının olgunlaşmakta olduğu ortaya çıktı. Bir taşla iki kuş vurmayı hedefleyenler, Mansur Yavaş’ı da kaybedeceği bir rekabetin içine çekmeye çalışmıştı. 

19 Mart’tan bu yana forvetlerin biri yeşil sahalardan dört duvar arasına hapsolurken kartlar yeniden dağıtılmaya başlandı. CHP'nin tek adaylı önseçimini kazanan Ekrem İmamoğlu, gün geçtikçe genişleyen rüşvet, yolsuzluk ve terör soruşturmalarının baş aktörüne dönüştü. Soruşturma, iddianame, yargılama, hüküm, istinaf ve temyiz süreçleri hesaba katıldığında, İmamoğlu’nun 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olarak katılması neredeyse imkânsız. Bu durumda, forvetlerinden birini kaybeden Özgür Özel’in kulübedeki diğer forveti hazırlaması beklenirdi, değil mi? Ancak Özel, yedek kulübesine değil, bizzat sahaya göz dikmiş durumda. Samsun, Yozgat ve Mersin mitingleri, onun gizli ısınma turları olarak öne çıktı. Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu, en çok Özgür Özel’in siyasi ihtiraslarını kamçıladı. Bu da Özgür-Ekrem ilişkisinin bir kez daha aynı menzile, yani kişisel menfaatin ağır bastığı bir yola yöneldiğini gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık saltanatını deviren isyan meşalesi Ekrem İmamoğlu’nun elinde yükselmişti ama ateşin aydınlattığı taht Özgür Özel’e nasip olmuştu. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yükselişine zemin hazırlamak üzere koltuğu emanetçi sıfatıyla devralmış bir figürdü. Gerçekten de Özgür Özel döneminde İmamoğlu, İstanbul’un yerel yönetim tasarımını yapacak kadar gücünü artırdı. CHP'deki bu yükselişinin ardında, kurultay delegelerinin iradesini dahi satın alabilecek bir finansal imparatorluğa sahip olduğu yönünde ciddi iddialar vardı. Eğer bu iddialar doğruysa, Kemal Bey’in yerine Özgür Özel’i oturtan güç ile bugün Mansur Yavaş’ın sahaya sürülmesini engelleyen güç aynı demektir. Nitekim bu durumda, Mansur Yavaş’ın İYİ Parti ile flört ederek yeni bir siyasi rota arayışına yönelmesi hiç de şaşırtıcı değildir. Zira sahte samimiyet gösterileriyle süslenmiş ama arka planında derin rekabet ve ayak oyunları barındıran bir iklimde birileri öne geçecek, diğerleri saf dışı kalacaktır. Zaten geçmişte yaşanan hadiselere bakıldığında, Yavaş ile İmamoğlu arasındaki yapay kardeşlik pozlarının ardında keskin bir çıkar çatışmasının varlığı gün gibi ortadaydı.

Görünene bakılırsa, CHP’deki bu çatlaklar, muhalefeti birden fazla aday çıkarmaya mecbur eden bir kargaşa ortamı doğuracaktır. Hırsın, kibrin ve "hep ben olayım" dürtüsünün esir aldığı bir yapının başka türlü bir netice üretmesi zaten beklenemezdi. Ve şüphesiz ki, şahsi ihtiraslarının peşinde sürüklenen bir yapının birbirini etkisizleştiren rekabetinde milletin mukadderatı adına hayırlı neticeler vardır. Kendini milletin önüne koyanlar, milletin geleceğinde söz ve hüküm sahibi olmamalıdır. Onların güçsüzleşmesi Türkiye’nin geleceği açısından bir istikbal temizliği hükmündedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *