Terazi var, tartı var

Terörsüz Türkiye hedefinin başarıya ulaşmasının Cumhur ittifakına yarayacağını düşünen sığ bir zihniyet hala bu meselenin siyaset üstü bir konu olduğunun bilincine varamadı.
Terörün sadece Cumhur ittifakını ilgilendiren bir sorun olduğu mantığıyla hareket eden ve başını CHP’nin kuyruğunu ise İP’in oluşturduğu muhalefet ısrarla terörsüz Türkiye’nin siyasi kazananını aramaya başladı. Terörsüz Türkiye’nin amacının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresinin uzatılması olduğunu iddia edip, bu nedenle de yeni anayasa çalışmalarına karşı çıktılar.
CHP madem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmasına karşı çıkıyor o halde neden ısrarla “erken seçim” talebinde bulunuyor? Bugün bir seçim kararı almak demek Sayın Erdoğan’ın yeniden aday olması demek değil midir? CHP, madem ilkesel olarak Sayın Erdoğan’ın yeniden aday olmasına karşı değil, o halde “zamanında” yapılacak seçimde de aday olmasının önünü açabilir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “şimdi seçim olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden adaylığını kabul ederiz” diyor. CHP’nin bir lütuf gibi sunduğu bu hakkı anayasa zaten veriyor. CHP bu konuda kendiyle çelişiyor. Çünkü CHP’nin derdi ne anayasa değişikliği ne de Erdoğan’ın yeniden adaylığı… CHP, erken seçim olması halinde Erdoğan’ı yeneceklerini, 2027 veya 2028’de yapılacak bir seçimde ise kaybedeceklerini düşünüyor. Terörsüz Türkiye hedefini de evirip çevirip bu başlığa sıkıştırmaya çalışıyor.
“Biz mevcut anayasaya uymayanlarla masaya oturmayız” diyerek de minderden kaçıyorlar. Her fırsatta hak, hukuk, demokrasi diyerek feveran edenler Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin “gelin ele ele verelim bu darbe anayasasından milletimizi kurtaralım” çağrısına şaşı bakıyorlar. Sokak çağrıları ve Türkiye’yi yabancılara şikâyet ederek demokrasi arayanlar TBMM’de yani milletin sinesinde kurulmak istenen yeni anayasa masasına kapıları kapatıyor. “Demokratik ve sivil bir anayasa için masaya otururuz ama Erdoğan’ın yeniden adaylığının önünü açacak maddeler gündeme geldiğinde de tepkimizi gösteririz” diyemiyorlar.
Terörün gölgesinin kalktığı ve 16 siyasi partinin temsil edildiği geniş bir yelpazede yapılacak anayasa çalışmalarıyla tarihi bir fırsat yakalandığını göz ardı ediyorlar. Bugüne kadar yeni anayasanın önündeki en büyük engelin kalkmış ve uzlaşma kapısının ardına kadar açılmış olmasını hazmedemiyorlar. DEM Parti’yi de “AKP ve MHP ile anayasa mı yapacaksınız” diye kışkırtmaya çalışıyorlar.
Terörün tamamen hayatımızdan sökülüp atıldığı, DEM Parti’nin Türkiye Partisi olma yolunda bir hayli mesafe katlettiği yeni bir döneme burun kıvırıyorlar. DEM Parti, “dil, bayrak, başkent ve milli marşla problemimiz yok” diyor. Kardeşliği, birliği ve beraberliği büyütmek istediklerini söylüyor. “Demokrasiyi hep birlikte güçlendirelim” diyor. CHP ve İP bu tavrı beğenmiyor. Çünkü onlar ittifak yaptıkları DEM Parti’ye özlem duyuyor. Terörün gölgesinden kurtulmak DEM Partiyi rahatlatıyor ama CHP ve İP bu gölgenin serinliğini hiçbir şeye değişmek istemiyor.
İP Başkanı Müsavat Dervişoğlu da 14 Mayıs 2023 seçimlerine kadar bu gölgenin serinliğinden istifa ederken HDP’yi “meşru” gördüğünü söylüyor, birlikte seçim çalışmaları yapıyordu. Şimdi ise DEM Parti’yi “terörsüz Türkiye” hedefine destek verdiği için gayrı meşru ilan ediyor. PKK’nın silah bırakmasını ve kendini feshetmesini bir türlü kabullenemiyor. “Pazarlık olmadan mümkün değil” diyor. Abdullah Öcalan “hiçbir şart öne sürmeden PKK kendisini feshetsin, silahları bıraksın. PKK’nın ömrü doldu” diyor. PKK hiçbir şart öne sürmeden kendini feshediyor ve silahları bırakma kararı alıyor. DEM Parti, “demokrasinin ve kardeşliğin pazarlığı olmaz. Birlikte yaşama iradesini güçlendirelim, kardeşlik bağlarımızı pekiştirelim” diyor. İP’liler ise ipe serdikleri unun güneşte pişip ekmek olmasını bekliyor. İP’liler, ayaklarının dibine düşen son güneş batmadan önce taktıkları milliyetçilik maskesinin dibini sıyırmak istiyorlar.
MHP Lideri Devlet Bahçeli terörle mücadelenin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün kitabını yazarken bugün milliyetçilik taslayan matruşkalar henüz kalem tutmayı bile bilmiyordu. Terörsüz Türkiye sadece görünür düşmanlara karşı değil, sinsi yanaşmalara rağmen de hedefine doğru hızla yol alıyor. İşte o gün geldiğinde sadece terör değil aynı zamanda ihanet borsası da çökmüş olacak. MHP Lideri Devlet Bahçeli de bu günü işaret ederek, “Her şeyin bir vakti vardır. O vakitte hızla yaklaşmaktadır” diyor.
Terazi var, tartı var. Her şeyin bir vakti var…