Devlet değil terör örgütü

YAYINLAMA:
Devlet değil terör örgütü

7 Ekim 2023’ten beri İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımda hayatını kaybeden masum ve mazlum sayısı 54 bini yaralı sayısı ise 123 bini geçti. Yakılan, yıkılan, bombalanan hastaneler, ibadethaneler, okullar, çocuk parkları, engellenen insani yardımlar, uyulmayan ateşkesler, açlığa mahkûm edilen Filistin halkı… Tüm bunların hepsi İsrail’in terör örgütü edasıyla her geçen gün zulmünü artırdığının somut göstergeleri.

İsrail Gazze’deki soykırımla beraber parça parça işgal cephesini de genişletmeyi sürdürmektedir. Son iki yılda Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim sayısı 178’e ulaşmıştır. Geçtiğimiz gün ise İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Güvenlik Kabinesi'nin bölgede 22 yeni yerleşim kurulması için onay vereceğini ve bölgede bir Yahudi devleti ilan edileceğini açıklamıştır.

Diğer yandan İsrail-Hamas arasında imzalanan ateşkes anlaşmaları her defasında İsrail tarafından bozulurken, üç gün önce Hamas’ın ABD’nin teklif ettiği yeni bir ateşkesi onayladığı duyurulmuştu. Geçtiğimiz gün de İsrail tarafının da teklifi onaylayacağı ilan edilmişti. Bu hadiselerin hemen akabinde İsrail ve Hamas’a iletilen prensiplerin farklı olduğu gündeme geldi. Yani her ne kadar son dönemde Trump ve Netanyahu arasında gerilimin tırmandığı iddia edilse de yaşanan bu olay işin farklı bir boyutunu daha ortaya çıkarmıştır. 

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü soykırımın son bulması adına Türkiye ve birkaç ülke hariç üzücüdür ki somut bir tavır alınamamıştır. Özellikle de ABD beklenen tavrı göstermediği gibi koşulsuz destek sağlamıştır. Son dönemlerde ABD ve İsrail arasında yaşanan bazı krizler bu desteği azaltmış gibi gözükse de ABD içerisindeki Yahudi lobisinin etkinliği bu sürecin bir tavır alma boyutuna ulaşması karşısındaki en büyük engellerden birisidir. Diğer yandan Trump ile Netanyahu’nun geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri bir telefon görüşmesinde Trump’ın ABD-İran arasında süren nükleer müzakere sürecinin hassasiyetini gerekçe göstererek İsrail’in tek taraflı bir saldırıda bulunmaması yönündeki uyarısını da mevcut sürecin değerlendirilmesine dâhil etmek gerekir. Özetle ABD şunu söylemektedir; “benim çıkarımı engelleyecek bir hamle yapma.”

Son dönemin dikkat çeken huşularından birisi de İsrail’ karşı Avrupa’dan yükselen seslerin daha somut hale gelmeye başlaması olmuştur. Burada elbette değişen ve dönüşen koşullar ile beraber Avrupa’nın pek çok anlamda yeni ittifaklıklar arayışı içerisine girmesi ve bu kapsamda Türkiye ile işbirliği arzuları önemli etkenlerden birisi olmuştur. Zira Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerini daha ileri seviyelere taşıyabilmesi adına Türkiye’nin hassasiyetlerini öncelemeleri gerektiği açık bir gerçekliktir.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *