ABD yanlışta ısrarcı, İsrail ise ateş saçıyor

YAYINLAMA:
ABD yanlışta ısrarcı, İsrail ise ateş saçıyor

İsrail’in 13 Haziran günü sabahın erken saatlerinde İran’a yönelik başlattığı saldırı dalgası ve İran’ın da aynı sertlikte karşılık vermesi taraflar arasındaki dönem dönem yaşanan gerginliğin, örtülü savaşın artık tam anlamıyla açık askeri bir çatışmaya dönüştürmüştür.

Bir yandan ABD-İran arasında nükleer görüşmelerinin devam ettiği, diğer yandan da hem ABD hem de İsrail yönetimlerinin gerek kendi iç dinamikleri gerekse de uluslararası boyutta sıkışmaya başladığı bir süreçte çatışmaların patlak vermesi dikkatlerden kaçmamaktadır.

ABD-İsrail ilişkilerinin de sözde bozulmaya başladığı iddiaları da gündeme gelirken bu iddiaların asılsız olduğu iki gündür yaşanan çatışmalara bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır.

İsrail, İran’a saldırmadan önce yakın dönemde yaşanan gelişmeleri de bu çerçevede değerlendirmekte fayda olacaktır. Zira ABD ile İran’ın nükleer görüşmeleri sürerken İran tarafının masada anlaşmaya soğuk durduğu bu kapsamda hem ABD hem de İsrail açısından kabul edilmesi mümkün olmayan talepleri gündeme getirdiği iddia edilmişti. Bu süreç içerisinde Trump ve Netanyahu arasında Mayıs ayında gerçekleşen telefon görüşmesinde ABD’nin nükleer görüşmeleri sekteye uğratacak bir saldırıya karşı olduğunun İsrail tarafına iletildiği gündeme gelmişti. Ancak diğer yandan özellikle de ABD’de bazı medya organlarında İran nükleer konusunda anlaşmaya varsa bile İsrail’in İran’a ait nükleer tesisleri hedef alabileceği sık sık ifade edilmişti. Devamında Trump’ın Ortadoğu turunda Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri liderleri görüşmelerde ABD başkanına İran'a askeri operasyon seçeneğine karşı olduklarını dile getirmişlerdi.

İsrail’in İran’a saldırmasından çok kısa bir süre önce Ortadoğu’da gerilimin yükseleceği endişesiyle ABD yönetimi, bazı ülkelerdeki elçiliklerini boşaltma kararı almıştır. Bu kararın hemen akabinde ise İsrail “Operation Rising Lion” yani Yükselen Aslan Harekâtı’na başlamıştır.

İran’da pek çok nükleer tesis, askeri altyapı, askeri komuta merkezlerinin hedef alındığı saldırılarla ilgili olarak ise ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı “İran'a bir anlaşma yapması için defalarca şans verdim. Onlara, en güçlü ifadelerle, 'sadece yapın' dedim, ama ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, ne kadar yaklaşsalar da, bunu başaramadılar. Onlara, bildiklerinden, beklediklerinden ya da kendilerine söylenenlerden çok daha kötü olacağını söyledim.  İsrail'in İran'a saldırısı mükemmeldi, dahası gelecek. 2 ay önce İran'a 60 günlük bir ültimatom verdim. Bunu yapmalıydılar! Bugün 61. gün. Onlara ne yapmaları gerektiğini söyledim ama oraya varamadılar. Şimdi belki ikinci bir şansları var.” açıklaması aslında bütün hikâyeyi özetler niteliktedir. Aynı kapsamda ABD’nin bölgedeki donanmasıyla İsrail’e savunma desteğini de yoğun bir şekilde sağlaması Trump yönetimin yanlıştaki ısrarını da açıkça göstermektedir.

İran-İsrail arasında dönem dönem yükselen gerginlikler kısıtlı saldırıların akabinde son bulup kapsamlı bir boyuta ulaşmamaktaydı. Ancak 13 Haziran’da başlayan karşılıklı saldırılar, tarafların daha derin çatışmalara hazırlık içerisinde olması, geri adım atma niyeti taşınmaması riski giderek artırır hale gelmiştir.

Peki kim ne kazandı? Hem ABD hem de İsrail içerde yaşadıkları yönetimsel krizlere karşı yeni bir toparlanma argümanı elde etti. Aynı çerçevede özellikle de Gazze konusunda son dönemde Avrupa’dan da yoğun tepkiler almaya başlayan İsrail’e karşı aynı ülkelerin tutum ve söylemleri anında değişti. ABD, İsrail’e verdiği sınırsız destekten ötürü eleştirilirken kendince yeni bir argüman kazandı. Yine bu çerçevede Ortadoğu’da yeni konuşlanmalar elde edebilmek için zemin yakaladı.

Özetle karanlık ortaklığın iki tarafı da kendi çıkarları için bütün dünyayı ateşe atıyor. Saldırıların boyutunun giderek artması durumunda –ki görünen tablo bunu işaret etmektedir- halihazırda bölgesel boyutu şimdiden aşmış olan kriz daha kapsamlı bir savaşın tetikleyicisi olacak bir potansiyele ulaşacaktır.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *