Silahlar yakıldı

YAYINLAMA:
Silahlar yakıldı

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 2024 yılının Ekim ayında TBMM Grup Toplantısında yapmış oldukları konuşmalarında başlattığı “Terörsüz Türkiye” süreciyle beraber 27 Şubat 2025’te PKK terör örgütü, kurucusu Abdullah Öcalan tarafından örgütsel yapısını lağvetmeye çağrılmıştır. Nitekim geride bıraktığımız Mayıs ayında PKK kongresini toplayarak fesih kararı aldığını ilan etmiş, geçtiğimiz gün ise Süleymaniye’de örgüt mensupları silahlarını yakmıştır.

Yaşanan bu gelişme Türkiye’nin iç cephesinin daha da pekişmesi adına önemli bir eşik olurken diğer yandan bölgesel güvenlik açısından da tarihi bir dönüm noktası olarak küresel ölçekte büyük yankı uyandırmıştır.

Malum olduğu üzere Türkiye, çok uzun yıllar boyunca hem kendi güvenliği hem de bölgesel güvenlik adına PKK/YPG ile hem sınır içinde hem de sınır ötesinde amansız bir şekilde mücadele etmiştir.

2011 yılında Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin hızlı bir şekilde yayılması ve Suriye’ye kadar gelmesiyle birlikte ülkede yaşanan gelişmeler kısa sürede bir iç savaşa dönüşmüş Suriye’yle beraber neredeyse tüm Orta Doğu bir kaos ve kargaşa sarmalına hapsolmuştur. Böylesine istikrarsız bir iklimde ise de sayıları bini aşan silahlı gruplar Suriye’de türemeye başlamış ve bu ortamda PKK/YPG de kendisine yeni bir imkan yakalamıştır. Bu süreç içerisinde bölgede fabrikasyon bir terör örgütü olan IŞİD’in ortaya çıkarılması yeni bir denklemi de beraberinde getirmiştir. IŞİD bahanesiyle dışarıdan müdahale yoluyla bölgede varlık göstermek isteyen çevrelerin de iştahı kabarmıştır. Bu süreç içerisinde IŞİD’e karşı mücadele adı altında sözde müttefikimiz olan ABD, ana omurgasını PKK/YPG’nin oluşturduğu SDG’yi saha partneri olarak ilan etmiştir. Takip eden süreç içerisinde ise ABD, PKK/YPG terör örgütüne eğit-donat faaliyetlerine hız kazandırmış ve bu kapsamda yüklü miktarlarda bütçesini bu faaliyetler için kullanmıştır. Az evvel IŞİD’in kullanmış olduğum fabrikasyon tabirinin arkasındaki gerçeklik ise IŞİD’in kontrol altına aldığı bölgelere PKK/YPG’li unsurların müdahale etmesiyle bu bölgelerin kolaylıkla el değiştirdiğinin görülmesidir. Yani ABD, suni bir terör örgütü bahanesiyle başka örgütlere alan ve imkân yaratma gayretine girişmiş, nitekim bu durum bölgeyle beraber doğrudan Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit oluşturmuştur.

ABD bu tutumunu çok yakın bir geçmişe kadar sürdürmeye devam etmiş Biden yönetimi giderayak 2025 savunma bütçesinde 148 milyon dolarlık bir miktarı PKK’ya ayırmış, ABD Savunma Bakanlığı'nın 2026 bütçesi için ise Pentagon Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'ye ayrılmak üzere 130 milyon dolarlık bir talepte bulunmuştur.

Terörsüz Türkiye sürecinin geldiği aşamada örgütün silahlarını yakmasıyla birlikte ABD ise bu kez tamamen yön değiştirmiştir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack geçtiğimiz gün yaptığı açıklamasında “Özgür bir Kürdistan olmayacak. Ayrı bir SDG devleti olmayacak. Sadece Suriye var. SDG YPG'dir. YPG, PKK'nın bir türevidir.” ifadelerini kullanmıştır.

Yani özetle hem Türkiye hem de bölgesel anlamda karanlık senaryoların peşinde olan çevreler çabalarının beyhude olduğunu bir kez daha anlamıştır. Bu kapsamda Ekim ayında başlayan ve PKK’nın silahlarını yakmasıyla devam eden sürecin milli güvenliğimizle beraber bölgesel güvenlik açısından taşıdığı önem küresel ölçekte de daha açık görülmüştür. 

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...