Bu gemi küreksiz gitmez!
Mustafa Kemal Atatürk’ün geometri kitabı yazdığı bir ülkede, bugün üniversite öğrencileri öğrenmeyi sadece ders kitabı ezberlemek sanıyor. Laboratuvarlar işlevsiz, araştırma neredeyse yok hükmünde, uygulama ise yok denecek kadar az. Ziraat fakültelerinden mezun olan gençler sahaya inmek yerine masa başı işlerin peşinde koşuyor. Hedef bellidir: Memuriyet!
Oysa geçmişte parmakla gösterilen ziraat fakülteleri, bugün iç burkan bir tabloyu temsil ediyor. Türkiye’de neredeyse her şehirde bir üniversite var, her üniversitede bir ziraat fakültesi… Ama sorun artık nicelikte değil, nitelikte! Her yıl yaklaşık 5 bin yeni ziraat mühendisi mezun oluyor ama hâlihazırda 35 bin işsiz ziraat mühendisi bu mesleğin saygınlığına gölge düşürüyor.
Bugün en az işsizlik kadar acil çözüm bekleyen sorun, “ziraat mühendisliğinin mesleki itibarı” meselesidir. Bu saygınlık kaybı sadece diplomalara değil, toprağın bereketine, üretimin kalbine zarar veriyor. Unutulmamalı ki; niteliksizliği çoğaltabilirsiniz, ama on niteliksiz kişi bir nitelikli insanı ne eğitebilir ne de yetiştirebilir! Esas sorun gençlerin eğitimsizliği değil, eğitim sistemimizin beceri kazandıramaması!
Peki tarım eğitiminden ne bekliyoruz? Ziraat mühendisini sadece ofis işleriyle meşgul etmek mi hedefimiz? Oysa Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu şey, uygulamaya dönük ara elemanlar. Bu nedenle lise düzeyinde “mesleki tarım eğitimi” artık bir tercih değil, zorunluluktur. Yoksa herkes mühendis, ama kimse üretici değil! Herkes dümende ama kimse kürek çekmiyor!
Tam da bu noktada, umut veren bir gelişmeye dikkat çekmek gerekiyor.
22 Temmuz 2025’te, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi öncülüğünde, Konya Valiliği ve İl Millî Eğitim Müdürlüğü arasında önemli bir iş birliği protokolü imzalandı. Amaç net: Tarım ve hayvancılıkta nitelikli iş gücünü artırmak, gençleri ve özellikle kadınları sektöre kazandırmak.
Protokol kapsamında; iklim değişikliğine dayanıklı ürün geliştirme, iyi tarım uygulamaları, tarımsal verimlilik ve sürdürülebilirlik konularında eğitim almış genç bireylerin üretim sahasında etkin rol alması hedefleniyor. Celaleddin Karatay, Suğla, Çumra Çatalhöyük ve İvriz Tarım Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini kapsayan bu protokol; yalnızca öğrencileri değil, öğretmenleri de uygulamalı eğitimin bir parçası haline getiriyor.
10 ve 11. sınıf öğrencilerine Mayıs-Eylül aylarında tam zamanlı, asgari ücretli staj imkânı sağlanacak. Sigorta ve ulaşım desteği de sistemin içinde. Böylelikle gençler daha mezun olmadan sahayla tanışacak, üretimi öğrenecek, emeğin terini hissedecek.
Bu model yalnızca mesleki eğitimi değil, tarımın geleceğini de yeniden şekillendirebilir. Tarımda çalışanların yaş ortalaması 56’yı bulmuşken; 34 yaş ortalamasına sahip ülkemiz için gençlerin sektöre kazandırılması artık bir zorunluluktur. Kadınların tarımda daha fazla yer alması ise toplumsal eşitlik kadar üretim kalitesi açısından da önem taşır.
Protokol töreninde Konya Valisi İbrahim Akın, “Gıda güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur” diyerek bu projeye verilen önemin altını çizerken; PANKOBİRLİK Genel Başkanı Ramazan Erkoyuncu da tarımda “toprak kadar önemli olanın kalifiye insan kaynağı” olduğunu vurguladı. Eğitimli, nitelikli ve tarımı seven gençlerin sektöre kazandırılması bu projenin temel taşıdır. Aynı zamanda göçü azaltacak, kırsal kalkınmayı destekleyecek bir adımdır.
Bu iş birliği sadece Konya için değil, tüm Türkiye için model alınması gereken bir başlangıçtır.
Son söz: Eğer biz, gençlerimize sadece dümeni gösterip küreği unutturursak; bu gemi yerinden kıpırdamaz. Üretimin yükü bilgiyle hafifler, ama o bilgiyi sahaya taşımayan her sistem, tarımı sadece kitapta yaşatır.
Ve unutmayalım: Bu gemi küreksiz gitmez…