Yangın hortumla değil, vizyonla söndürülür!
Orman yangınlarıyla mücadelede yalnızca araç sayısı değil, strateji belirleyicidir. Ülkemiz, 2024-2025 yıllarında bu gerçeği ağır bedellerle yeniden hatırladı…
Alev Alev Yanan Gerçekler…
2024 ve 2025 yazları, ülkemiz için yalnızca sıcaklık rekorlarıyla değil; orman yangınlarına müdahale kapasitesinin sınandığı yıllar olarak hafızalara kazındı.
1937–2024 yılları arasında ülkemizde toplam 126 bin 268 orman yangını çıktı. 1 milyon 907 bin hektar orman alanı yok oldu. 88 yıllık süreçte yıllık ortalama yangın sayısı 1435 iken, son 10 yılda (2013-2023) bu ortalama 2732’ye yükseldi. 2024 yılında ise 4000’e yaklaşarak tarihi bir zirve yaptı.
Bu artış, yalnızca doğa için değil; tarım, turizm, ekonomi ve istihdam için de ciddi bir tehdit anlamına geliyor. Her işte olduğu gibi orman yangınlarında da ana muhalefet çözümsüz yanlış sorular sormaktan vazgeçmedi. Şu soru onların akıllarına gelmedi ama biz soralım ve gündeme getirelim: “Sayımız tamam ama sistemimiz hazır mı?”
FİLODA SAYIDAN ÖTE NE VAR?
Dostlar, bir ülkenin yangın filosu yalnızca sayıdan ibaret değildir. Uluslararası standartlara göre etkili bir yangın filosu için şu kriterler hayati önem taşır:
Filo yoğunluğu: En az 1 hava aracı / 5.000 kilometrekare,
İlk müdahale süresi: 15-30 dakika
Coğrafi konumlama: Riskli bölgelere odaklı dağılım
Çoklu yangına müdahale: Eş zamanlı en az 4 farklı yangına hava desteği
Teknolojik altyapı: Gece görüş, İHA, radar, dijital harita sistemleri
Kara-hava koordinasyonu ve uluslararası iş birlikleri
Bu ölçütler, yangına müdahalede yalnızca “var” olmak değil, “hazır” olmak anlamına gelir.
ÜLKEMİZİN FİLOSU NEREDE DURUYOR?
Yüzölçümü: 783.562 kilometrekare
Ormanlık alan: 234.000 kilometrekare (yüzde 29)
Yangın sayısı (2024): 3.800
Hava araçları: 27 uçak, 105 helikopter
İHA: 14
Arazöz ve kara araçları: 5.264
Personel: 25.000 + 130.000 gönüllü
Filo yoğunluğu: 1 hava aracı / ~5.366 kilometrekare
Ortalama ilk müdahale süresi: 20-30 dakika
Bu veriler üzerinde güçlü gözüken bu tablo, tekil olaylarda etkili olabilir. Ancak aynı anda farklı bölgelerde çıkan çoklu yangınlarda, sistem hızla kapasitesinin sınırına dayanıyor. Dolaysıyla bizim için sorun araç sayısı değil. Sorun aynı anda çok yerde yangın çıkmasıyla sistemin dağılması.
AVRUPA İLE KIYAS: NEREDE DURUYORUZ?
Yunanistan’ın yüzölçümü 131.957 kilometrekare, Hava aracı sayısı 70 adet, Yoğunluk (1 araç/kilometrekare) 1/1885. Sonuç, çok güçlü.
İtalya’nın yüzölçümü 301.230 kilometrekare, Hava aracı sayısı 130+, Yoğunluk (1 araç/kilometrekare) 1/2316. Sonuç, ileri düzey.
İspanya’nın yüzölçümü 505.990 kilometrekare, Hava aracı sayısı 150+, Yoğunluk (1 araç/kilometrekare) 1/3373. Sonuç, çok iyi.
Türkiye’nin yüzölçümü 783.562 kilometrekare, Hava aracı sayısı 146, Yoğunluk (1 araç/kilometrekare) 1/5366. Sonuç, yeterli.
Fransa’nın yüzölçümü 551.695 kilometrekare, Hava aracı sayısı 110, Yoğunluk (1 araç/kilometrekare) 1/5015. Sonuç, yeterli.
Görüldüğü gibi, Türkiye’deki yoğunluk teknik olarak “yeterli” seviyeye yakın görünse de yangınların hem sayısı hem de yayılma şiddeti açısından taşıdığı yük ve coğrafi karmaşıklık, bu düzeyi sürdürülemez hale getiriyor. Uzmanlara göre, bu yoğunluk 1/4.000 kilometrekare seviyesine çekilmeli.
Son söz: Yangın, hortumla değil, koordinasyonla söndürülür. Ülkemiz, her yıl artan yangın riskiyle birlikte artık yeni bir paradigmayı benimsemek zorunda. Bu paradigma; hortum, arazöz, helikopter, uçak kadar “veri”, “erken uyarı”, “bölgesel hazırlık planı”, “komşu ülkelerle eşgüdüm” ve “lojistik koordinasyon” gibi modern afet yönetimi unsurlarını içermelidir.
Çünkü:
Yangınları uçakla değil, zamanında bilgiyle önlersiniz.
Ekipmanı saymakla değil, sistemi sınamadan çalıştırmakla başarırsınız.
Alevlere karşı dayanıklılık, kavramsal hazırlıkla sağlanır.
Yangınları hortumla değil, vizyonla söndürürsünüz.
Ülkemizin ormanları yalnızca yeşil değil; gıda, yaşam, nefes ve gelecek demektir. Bu yüzden yangınla mücadele, sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın değil; bir ülkenin topyekûn stratejik meselesidir.