Türkiye-Senegal İlişkileri: Stratejik Ortaklığın Yeni Boyutları
Türkiye ile Senegal arasındaki ilişkiler, kısa bir süre önce Senegal Başbakanı Ousmane Sonko’nun Ankara’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaretle birlikte yeni bir ivme kazandı. Sonko’nun ziyareti, iki ülkenin de kararlılıkla sürdürdüğü stratejik ortaklık vizyonunun geliştirilmesine vesile oldu. Senegal’deki yeni siyasi liderlik, bağımsızlık sonrasındaki altmış yılı aşkın sürede Fransa ile yürütülen geleneksel ortaklığa alternatifler ararken; Türkiye ise kıta genelindeki pro-aktif politikası ve tarihsel kardeşlik vurgusuyla bu arayışta öne çıkan bir ortak konumunda bulunuyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Senegal’i “Afrika kıtasında gönlümüzde müstesna bir yere sahip dost ülke” olarak tanımlaması ve iki halk arasındaki bağların “asırlara dayandığını” vurgulaması tesadüf değil. Batı Afrika’nın “Teranga” (misafirperverlik) diyarı Senegal, bugün Ankara’nın Afrika stratejisinde mühim adreslerden biri haline gelmiş durumda.
Türkiye-Senegal ilişkilerinin temeli 1960’larda Senegal’in bağımsızlığıyla atıldı. Türkiye 1962’de Dakar’da büyükelçilik açarak erken dönemde varlık gösterdi ancak ilişkiler bilhassa 2000’ler sonrasında ciddi bir ivme yakaladı. Ankara başlattığı Afrika açılımı politikası kapsamında Afrika genelinde onlarca yeni diplomatik misyon açarken, Senegal de 2006’da Ankara’da büyükelçilik açarak ortaklığa önem verdi. Son yirmi yılda karşılıklı üst düzey ziyaretlerin sıklığı dikkat çekiyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018’den bu yana Dakar’a üç kez resmi ziyarette bulunurken, eski Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall da Ankara’yı defalarca ziyaret etti. Bu temasların, iki ülke arasında 2013’te tesis edilen “stratejik ortaklık” ruhunu somut işbirliklerine dönüştürdüğünü gözlemliyoruz.
Senegal Başbakanı Ousmane Sonko’nun kısa bir süre önce gerçekleştirdiği ziyareti, siyasi düzlemde bu ortaklığın yeni dönemde de güçlenerek süreceğinin sinyalini veriyor. Sonko, ülkesinin yeni hükümet programında bir taraftan egemenlik, sosyal adalet ve kalkınma vurgusu yaparken diğer taraftan da dış politikada tek bir güce bağımlı kalmadan çok yönlü ortaklıklara yöneliyor. Bu bağlamda Ankara, Dakar için ne sadece eski bir dost ne de salt ticari bir aktör; aynı zamanda güvenilir bir stratejik seçenek olarak öne çıkıyor. Ziyaret sırasında Ankara’da imzalanan savunma, medya ve eğitim alanlarındaki yeni andlaşmalar da bu stratejik işbirliğinin derinleştiğini gösteriyor. İki ülke, savunmadan kültüre dört farklı alanda mutabakat zabıtları imzalayarak ortaklığı geniş bir zemine yaydı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bu ziyareti “ilişkileri derinleştirme” amacıyla öne çıkarması da resmi düzeyde işbirliğinin kapsamını net biçimde ortaya koyuyor.
Diplomatik alandaki güven ortamı, uluslararası platformlara da yansıyor. Türkiye ve Senegal, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan Birleşmiş Milletler’e uzanan çok taraflı zeminlerde sık sık birbirini destekleyen tutumlar sergiliyor. Dakar yönetimi, 2016 sonrası Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine anlayış gösterip eğitim kurumları konusunda işbirliği yaparken, Ankara da Senegal’in bölgesel barış ve kalkınma çabalarına katkı sunuyor. Bu siyasi âhenk, iki ülkenin çıkarlarının uyumlu olduğuna dair dosta düşmana güçlü bir mesaj veriyor.
Siyasi yakınlaşma, ekonomik ilişkilerde de çarpıcı bir büyüme getirdi. Türkiye ile Senegal arasındaki ticaret hacmi 2010 yılında 85 milyon dolar seviyesindeyken 2022 itibarıyla 700 milyon dolara kadar yükseldi. Pandemi etkileriyle 2023’te kısmi bir düşüş yaşansa da trend genel anlamda yukarı yönlü görünüyor. Liderler şimdi orta vadede 1 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi koymuş durumdalar. Nitekim Erdoğan, son görüşmelerde bu hedefi dile getirirken, Başbakan Sonko da “iki ülke potansiyeliyle çok daha fazlasını başarabilir” diyerek Türk iş dünyasını Senegal’de yatırım atağına davet etti.
Gerçekten de Türk özel sektörü son yıllarda Senegal’de gözle görülür bir başarı hikâyesi yazıyor. İnşaat, enerji ve imalat gibi alanlarda Türk firmalarının imzasını taşıyan büyük projeler Senegal’in kalkınma hamlesine katkı sağlıyor. Örneğin Türk müteahhitlik şirketleri bugüne dek Senegal’de toplam 2,2 milyar dolar değerinde 39 proje üstlendi. Başkent Dakar’ın yakınında kurulan Diamniadio yeni şehir projesinde Türk şirketlerinin aktif rolü var: Bölgedeki uluslararası konferans merkezi, beş yıldızlı otel, 15 bin kişilik Dakar Arena Spor Salonu ve 50 bin kişilik Abdoulaye Wade Stadyumu gibi prestijli yatırımlar, Türk firması Summa İnşaat tarafından rekor sürede tamamlandı. Türkiye’nin devlet kredi kurumu Türk Eximbank’ın finansman desteğiyle inşa edilen bu eserler, Senegal’in altyapısına çağ atlatırken Türk mühendislik kabiliyetini de bir kez daha ispatladı. Yine Yapıray gibi şirketler Dakar’ı yeni havalimanına bağlayan hızlı tren hattının ray döşeme işlerini üstlenerek ulaşım altyapısına katkı sundu.
Enerji sektöründe de Türkiye’nin katkısı dikkat çekiyor. Karpowership şirketinin yüzer enerji santralleri 2019’dan beri Dakar limanında demirli halde Senegal’in elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Bu yüzer santraller sayesinde Senegal, acil enerji açığını giderirken Türkiye de teknolojisini ve yatırımını sahaya yansıtmış oluyor. Ayrıca Çalık Enerji, ABD’li GE ve Senegal’li ortaklarla birlikte Dakar yakınlarında 300 MW kapasiteli büyük bir elektrik santralinin inşasına ortak durumda.
Tarım ve gıda alanında ise 2008’de Dakar’da kurulan FKS Food adlı Türk girişimi, bugün Senegal un pazarının %40’ını tek başına karşılıyor ve ülkedeki en büyük tahıl depolama tesisine sahip. Yüzlerce Senegalliye iş imkânı sağlayan FKS, Türkiye’nin Afrika’da üretime dönük yatırım modeline güzel bir örnek teşkil ediyor. Bu gibi yatırımlar sayesinde Türkiye’nin Senegal’deki doğrudan yatırımlarının toplamı 780 milyon doları buldu ve bu yatırımlar on binlerce kişiye istihdam yarattı.
İkili ticaretin gelişiminde dijital çağın fırsatları da önemli rol oynuyor. Artık KOBİ’ler ve girişimciler, e-ticaret platformları ve çevrimiçi pazaryerleri aracılığıyla binlerce kilometrelik mesafeyi aşarak ürünlerini karşılıklı satabiliyor. İstanbul ile Dakar arasında oluşan göçmen ve müteşebbis ağları, bu süreci hızlandıran görünmez bir köprü adeta. Senegal’den gelip İstanbul’da tekstil ve hazır giyim ürünleri tedarik eden, sonra bunları ülkesinde pazarlayan küçük girişimciler, yıllardır iki ülke arasındaki ticarete tabandan katkı sunuyor. Şimdi dijital iletişim sayesinde bu ağlar daha da genişliyor; sosyal medya üzerinden kurulan bağlantılar, WhatsApp grupları ya da online sipariş sistemleri aracılığıyla Senegal pazarındaki bir talep, anında İzmir’deki, İstanbul’daki, Diyarbakır’daki üreticiye ulaşabiliyor. Başbakan Sonko’nun ziyaret sırasında Türk iş insanlarını e-ticaret, yapay zekâ ve teknoloji yatırımları için Senegal’e davet etmesi, iki ülkenin dijital ekonomide de ortak fırsatlar gördüğünü de ortaya koyuyor. Özellikle Dakar yakınında kurulan Diass Özel Ekonomi Bölgesi, bilişim ve hafif sanayi yatırımları için cazip imkânlar sunuyor ve Türk şirketleri bu bölgeye davet ediliyor.
Bütün bu ekonomik dinamikler, Senegal’i Batı Afrika’da yükselen bir pazar ve bölgesel merkez haline getiriyor. 2020’lerde açık denizde keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervleri, Senegal ekonomisine yeni bir ivme kazandırırken, Türkiye bu gelişmeyi ortak kazanca çevirmeye hevesli. Türk yetkililer, Senegal’i 1,3 milyarlık Afrika pazarına açılan stratejik bir kapı olarak görüyor. Dakar’da başarılı olan bir yatırımın tüm Frankofon Afrika’ya yayılabileceğinin bilinciyle hareket eden Ankara, bu ülkedeki varlığını “kazan-kazan” temelinde büyütme peşinde. Bu yaklaşım, Senegal tarafında da olumlu karşılık buluyor; zira Dakar yönetimi, eski kolonyal ilişkilerine alternatif olarak yatırım, ticaret ve teknoloji transferi odaklı bir işbirliği modelini benimsiyor. Sonko hükümetinin hazırladığı “Senegal 2050 Kalkınma Vizyonu”nu destekleme sözü veren Türkiye, altyapıdan enerjiye, savunmadan tarıma her alanda bu vizyona katkı sunmaya hazır olduğunu bildiriyor.
Türkiye’nin Afrika genelinde başarı yüzdesini arttırmasının altında yatan bir neden de yumuşak güç unsurlarını stratejik bir biçimde kullanabilmesidir. Türkiye, Senegal ile ilişkilerinde kültürel diplomasi kanallarını yoğun bir şekilde işletiyor. 2007 yılında Dakar’da ofis açan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), o tarihten bu yana Senegal genelinde yüzlerce proje gerçekleştirdi. Bu projeler arasında kırsal kalkınma için tarım ekipmanı desteği, mesleki eğitim atölyeleri, kadın girişimcilere mikro kredi imkanları, sağlık merkezlerinin yenilenmesi ve su kuyuları açılması gibi çok sayıda insani yardım ve kalkınma faaliyeti bulunuyor. Mütevazı bütçelerle yürütülen fakat doğrudan halka dokunan bu projeler, Türkiye’nin Senegal halkının gönlünü kazandığının göstergesi adeta. TİKA, iki ülke arasındaki dostluğu somut eserlerle pekiştirirken, Türkiye Maarif Vakfı da eğitim alanında benzer bir misyon üstleniyor.
Maarif Vakfı, 2018’de Dakar’da ilk okullarını açarak Senegal’de eğitime katkı sunmaya başladı. Dakar’daki Maarif Okulları, anaokulundan liseye uzanan kademelerde nitelikli eğitim vererek Senegal’in gelecek nesillerine dokunuyor. Bu okullar, daha önce FETÖ ile iltisaklı kurumların boşluğunu doldururken aynı zamanda Türkçe dil eğitimi ve kültürel etkileşim sağlıyor. Maarif’in alternatif okul açma çabaları neticesinde bugün Dakar’da Türk eğitim modeli ile yetişen yüzlerce öğrenci bulunuyor. Bu öğrenciler ve velileriyle kurulan sıcak bağlar, iki toplum arasında kardeşlik köprüleri kurulmasına yardımcı oluyor. Türkiye’nin Dakar Büyükelçisi’nin okul açılışında söylediği “Senegallilerle kendimizi bir ağacın farklı dalları gibi hissediyoruz” ifadesi, eğitim alanındaki bu yakın işbirliğinin manevi boyutunu özetler nitelikte.
Kültürel etkileşimin bir diğer ayağı da dil ve sanat. 2018’den beri faaliyet gösteren Dakar Yunus Emre Enstitüsü, Türkçe dil kursları, kültür-sanat etkinlikleri ve mutfak atölyeleri düzenleyerek Senegal halkını Türk kültürüyle tanıştırıyor. Her yıl artan sayıda Senegalli, Yunus Emre Enstitüsü’nde Türkçe öğreniyor ve Türk edebiyatıyla tanışıyor. Örneğin, enstitünün Türk Mutfağı Haftası kapsamında düzenlediği etkinliklere Senegal Cumhurbaşkanı’nın eşinin dahi katılım göstermesi, Türk kültürel diplomasisinin eriştiği seviyeyi gösteriyor. Bunun yanı sıra Türkiye, her yıl çok sayıda Senegalli öğrenciye burslar sağlayarak kendi üniversitelerinde eğitim imkânı sunuyor. Türkiye Bursları programıyla Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep gibi şehirlerde yükseköğrenim gören Senegal gençleri, mezun olup ülkelerine döndüklerinde birer fahri kültür elçisi olarak görev yapıyor. Bu sayede Türkçe konuşan, Türk toplumunu yakından tanımış bir Senegal mezunlar ağı oluşuyor ki bu ağ, ileride ticaretten turizme çeşitli alanlarda işbirliğini kolaylaştıracak beşeri sermayeyi temsil ediyor.
Toplumsal düzeyde temaslar yalnız eğitimle sınırlı değil. Turizm ve seyahat de kültürel yakınlaşmayı artıran faktörlerden. Türk Hava Yolları’nın İstanbul ile Dakar arasında haftalık birçok direkt uçuşu bulunuyor; bu seferler yalnızca iş insanlarını değil, turistleri ve aile ziyaretlerini de kolaylaştırıyor. Pandemi öncesi yıllarda artan karşılıklı turist sayıları, iki halkın birbirini tanımasına katkıda bulundu. Özellikle Türkiye’nin vizesiz veya kolay vize uygulamaları sayesinde birçok Senegalli, alışveriş veya sağlık turizmi için İstanbul’u ziyaret etmeye başladı. İstanbul’un tekstil pazarlarında Fransızca ve Wolofça konuşan Afrikalı müşteriler görmek sıradan bir olay haline geldi. Benzer şekilde, Türkiye’den de şimdilik az sayıda da olsa iş insanı ve turist, Senegal’in doğal güzelliklerini ve kültürel mirasını keşfe gidiyor. Bu insani etkileşimler, devletlerin resmi söylemlerini sıcak insani ilişkilere dönüştürüyor. Son tahlilde, kültürel diplomasi hamleleri Türkiye-Senegal bağını ekonomik ve siyasi çıkarların ötesine taşıyarak gerçek bir halklar arası dostluğa dönüştürüyor.
Türkiye ve Senegal ortaklık yelpazesini genişletirken, savunma ve güvenlik alanı da yükselen bir işbirliği başlığı olarak dikkat çekiyor. Batı Afrika bölgesi, Sahel’den gelen terör tehdidi ve deniz güvenliği sorunları nedeniyle son yıllarda güvenlik ortaklıklarına ihtiyaç duyuyor. Türkiye, savunma sanayisindeki atılımını Afrika ülkeleriyle paylaşmaya istekli bir aktör konumunda. Özellikle silahlı insansız hava araçları (SİHA) alanında dünyaca ün kazanan Türk yapımı Bayraktar TB2’lere Afrika genelinde yoğun bir ilgi var. Fas, Nijer, Etiyopya gibi ülkeler çoktan envanterlerine bu SİHA’ları katarken diğer bazı Afrika ülkeleri de alım sürecinde. Senegal de güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda Türkiye ile bu alanda yakınlaşma arayışında. Bu çerçevede Sonko’nun Ankara ziyareti sırasında imzalanan savunma işbirliği anlaşması, eğitim ve kapasite gelişimi konularında ortak adımlar içeriyor. Senegal ordusunun modernizasyonu kapsamında Türk savunma sanayii ürünlerinin (zırhlı araçlar, elektronik sistemler ve muhtemelen SİHA’lar) tedariki de gündeme gelebilir. Ayrıca iki ülkenin polis ve jandarma teşkilatları arasında terörle mücadele ve sınır güvenliği eğitimi gibi konularda işbirliği geliştirmesi bekleniyor.
Savunma alanındaki bu yakınlaşma, Afrika’daki büyük güç rekabeti denkleminde de önem taşıyor. Senegal, tarihsel olarak Fransa’nın etki alanında yer alan bir ülke olsa da son dönemde Çin, Körfez ülkeleri ve Türkiye gibi aktörlerle dengeli ilişkiler kurarak seçeneklerini artırıyor. Fransa’nın Afrika’daki nüfuzunun zayıflamaya başlaması ve Çin’in devasa altyapı yatırımlarıyla bölgede güçlenmesi, orta büyüklükte aktörlere alan açmış durumda. Türkiye, Afrika’da ne kolonyalist bir geçmiş yüküyle ne de tek taraflı çıkar anlayışıyla hareket ediyor; tam tersine “kazan-kazan” söylemi, insani yardımlar ve kültürel yakınlık üzerinden kendine özgü bir çizgi izliyor. Bu da Senegal gibi ülkelerin nezdinde Ankara’yı çekici kılıyor. Örneğin Fransızca konuşulan bir ülkede Türk dizilerinin televizyon ekranlarında boy göstermeye başlaması, Türk ürünlerinin pazarda kaliteyle anılması veya Türk okullarının parlak öğrenciler yetiştirmesi, Türkiye’nin Fransa’dan ve Çin’den farklı bir yumuşak güç stratejisi olduğunu gösteriyor. Diğer yandan Çin’in dev yatırımlar yaptığı Afrika pazarında Türkiye de altyapı projeleriyle varlık gösteriyor ancak Türkiye’nin avantajı, yerel halka temas eden küçük-büyük ölçekli projeleri ve kültürel yakınlık kurabilmesi. Bu durum, yeni bir rekabet değil, yeni bir seçenek olarak değerlendirilebilir. Sonuçta Dakar yönetimi açısından Fransa’nın geleneksel etkisine alternatif oluşturan ve Çin’in yanında üçüncü bir yol sunan Türkiye ile ilişkileri güçlendirmek, dış politikada manevra alanını genişletme stratejisinin parçasıdır.
Sonuç olarak, Ousmane Sonko’nun Türkiye ziyaretiyle taçlanan bu yeni dönem, Türkiye-Senegal stratejik ortaklığının yeni yüzünü tüm dünyaya gösteriyor. Siyasetten ekonomiye, kültürel etkileşimden savunma sanayisine uzanan geniş bir alanda kurulan bu dengeli ortaklık, iki ülkenin de çıkarlarına hizmet eden sürdürülebilir bir model sunuyor. Üstelik dijital çağın getirdiği fırsatlar ve yumuşak gücün sağladığı güvenceler, bu ortaklığa ayrı bir derinlik katıyor. Dijital ticaret sayesinde KOBİ’ler arasındaki bağlar güçlenirken, kültürel diplomasiyle desteklenen insani temaslar ilişkilerin toplumsal temelini sağlamlaştırıyor. Türkiye’nin Afrika açılımında öncü ülkelerden biri haline gelen Senegal, bugün “kıtaya açılan kapı” misyonunu pekiştirirken, Türkiye de küresel güneyde saygın ve güvenilir bir ortak olarak konumunu güçlendiriyor. Elbette önümüzdeki dönemde rekabet ortamı ve bölgesel dinamikler yeni sınamalar getirecektir; ancak Ankara ile Dakar arasındaki çok boyutlu işbirliği, bu sınamalara karşı dayanıklı ve adaptasyon kabiliyeti yüksek bir ilişki inşa etmiş durumda. “Türkiye-Senegal Stratejik Ortaklığının Yeni Boyutları” tam da bu esneklik ve derinlik sayesinde şekilleniyor: E-ticaret platformlarından kültürel etkinliklere, altyapı yatırımından ortak güvenlik çıkarlarına kadar geniş bir cephede birbirini tamamlayan iki ülke, 21. yüzyılın şartlarında kazan-kazan prensibiyle yol alıyor. Sonko’nun ziyaretiyle perçinlenen bu dostluk, sadece Türkiye ile Senegal’i değil, aynı zamanda Afrika ile Türkiye’yi birbirine yakınlaştıran güçlü bir halka olma özelliği taşıyor. Bu da Türk dış politikasının Afrika’da milli çıkarlar ile karşılıklı saygıya dayalı işbirliğini harmanlayan özgün yaklaşımının en somut meyvelerinden biri olarak kayda geçiyor.