Tarım kimin umurunda?

YAYINLAMA:
Tarım kimin umurunda?

Ülkemizde tarım, herkesin dilinde ama kimsenin gönlünde değil! Siyasetçinin seçim meydanında, medyanın kriz günlerinde, akademisyenin panel salonunda sıkça duyduğumuz bir cümle var: “Tarım, stratejik bir sektördür.”

Doğru… Ama bu doğru, içi boş bir tekrar haline getirildi. Her fırsatta dile getirilen bu sihirli cümlenin altı doldurulmuyor. Daha açık söylemek gerekirse: “Stratejik” deniyor ama ortada ne strateji var ne de bu stratejiyi hayata geçirme iradesi.

Bugün tarım, sadece çiftçinin meselesi değil. Gıda güvenliği, kırsal istihdam, kültürel miras ve bağımsızlıkla doğrudan ilgili. Yani bu ülkenin geleceğiyle ilgili. Ama medya için tarım reyting getirmiyor, siyaset için oy getirisi seçim dönemleriyle sınırlı, şehirli toplum içinse gündelik hayatın uzağında bir mesele.

KRİZDEN KRİZE HATIRLANAN ÇİFTÇİ

Bir Amerikan deyimi der ki: “Beyazlar siyahları olimpiyattan olimpiyata sever.”

Ülkemizde medya ve siyaset için çiftçinin yeri de tam olarak böyle: krizden krize, seçimden seçime…

Süt fiyatı düştüğünde, et pahalandığında, saman ithalatı gündeme geldiğinde… İşte o zaman herkesin aklına çiftçi gelir. Manşetler atılır, meydanlarda nutuklar çekilir, panellerde uzun uzun konuşulur. Ama işler normale döner dönmez tarım, yine unutulmuş başlıkların arasına gömülür.

Çünkü samimiyet yok! Çünkü tarım, reyting değil! Çünkü üretici, çiftçi, köylü, seçim dönemleri dışında kimsenin umurunda değil!

Tarımda 10.5 Puanlık İstihdam Kaybı

2005 yılında Türkiye’de toplam istihdamın yüzde 25.5’i tarım sektöründeydi. Ancak 2024’ün ikinci çeyreğinde bu oran yüzde 15’e geriledi. Yani 19 yılda tam 10.5 puanlık kayıp yaşandı. Daha da dikkat çekici olan, istihdam genel olarak artmasına rağmen tarımdaki iş gücü sayısının düşmesidir:

2005: 4 milyon 945 bin kişi tarımda çalışıyordu.

2024: 4 milyon 896 bine geriledi.

Sonuç: Türkiye’de toplam istihdam artarken, tarımda çalışan sayısı 49 bin kişi azaldı.

Sanayi Pay Kaybetti, Sayı Arttı

Sanayi sektörü de istihdamdaki payını azalttı. 2005’te yüzde 21.4 olan pay, 2024’te yüzde 20.5’e düştü. Ancak tarımdan farklı olarak, sanayi istihdamında kişi sayısı arttı:

2005: 4 milyon 140 bin

2024: 6 milyon 697 bin

Bu tablo sanayinin üretim kapasitesini korurken, istihdam yapısında görece ağırlığını kaybettiğini gösteriyor.

Hizmetler Sektörü: Büyük Sıçrama

Ülkemizde istihdamın asıl kazananı hizmetler sektörü. 2005’te istihdamdaki payı yüzde 53.1 olan hizmetlerin 2024’teki payı yüzde 64.5’e çıktı. Çalışan sayısı ise neredeyse ikiye katlandı:

2005: 10 milyon 272 bin

2024: 21 milyon 102 bin

Son 20 yılda yaratılan 13 milyon 339 bin yeni istihdamın yüzde 81.2’si hizmet sektöründe oluştu. Yani yeni iş gücüne katılan her 10 kişiden 8’i hizmetlerde iş buldu. 

Ülkemizin geleceği adeta “masa başına” doğru akıyor. Tarladan, atölyeden, sanayiden değil; hizmetten besleniyor.

İnşaat Sektörünün Katkısı

İnşaat sektörü de bu büyümeden pay aldı. 2005’te istihdamdaki payı yüzde 5.7 iken 2024’te yüzde 6,5’e yükseldi. Çalışan sayısı 1 milyon 96 binden 2 milyon 980 bine çıktı.

NEDEN TARIM ÖN PLANDA OLMALI?

Hizmetler sektörü istihdam yaratıyor ama gıda üretmiyor. Sanayi ihracat sağlıyor ama gıda güvenliği üretmiyor. İnşaat büyüyor ama bağımsızlık getirmiyor.

Tarım ise yalnızca ekmek kapısı değil; gıda güvenliği, kırsal kalkınma ve stratejik bağımsızlık demektir. Rakamlar gösteriyor ki tarım, ihmal edildiği sürece toplumun geleceği de risk altındadır.

Burada kritik bir soru çıkıyor:

Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı kendi başına ne yapabilir?

Hiçbir şey…

Çünkü tarım yalnızca bir bakanın sırtına yüklenebilecek bir mesele değildir. Tarım Bakanı tek başına çabalasa da medya tarımı gündeme taşımadıkça, siyaset çiftçinin arkasında durmadıkça, akademi ve sivil toplum sahici bir irade ortaya koymadıkça bu çabalar eksik kalacaktır.

Dostlar, tarımın önemsenmediği, bakanın değer görmediği, çiftçinin umursanmadığı, ziraat mühendisi, gıda mühendisi, veteriner hekim ve tekniker, teknisyenlerin itibar görmediği kısaca sektörün itibarsız bırakıldığı bir ülkede başarı hikâyesi yazılamaz.

MEDYA VE SİYASET SINIFTA KALDI

İçinde bulunduğumuz durumlara rağmen medya tarımı konuşmaz. Çünkü tarım, ekran değeri olan bir konu değildir. Polemik çıkmaz, magazin malzemesi olmaz, reklam getirmez. O yüzden çiftçinin sesi duyulmaz, sorunları görünmez kalır.

Siyaset ise tarımı yalnızca seçim dönemlerinde hatırlar. “Çiftçimiz değerli” cümlesiyle kürsüden oy devşirmeye çalışır. Oysa aynı siyasetçiler, iktidarı da muhalefeti de çiftçinin yanında olmak yerine çiftçi üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyor.

Bir muhalefetimiz var ki dostlar başına…Tarım, muhalefet partileri için de genellikle seçim dönemlerine mahsus bir başlık. Muhalefet tarımdan bihaber, çünkü sahayı gerçekten bilmiyorlar. Miting kürsülerinden “Çiftçiye sürekli pembe tablolar çizip!”, “Tarım yeniden şahlanacak!” gibi alkış getiren vaatler sıralıyorlar. Ancak seçim bittikten sonra bu söylemlerin ardı çoğunlukla gelmez. Çiftçi adına, tarım adına iddia ettikleri şey gerçeklikten çok uzak.

Kısacası tarım, bir samimiyet testidir. Ve bu testte hem medya hem siyaset sınıfta kalmıştır. Bu ülkede tarımın ve çiftçinin yanında samimiyetle duracak bir medya, bir siyaset, bir akademi ve bir sivil toplum inşa edilmedikçe, tarım sadece lafta stratejik kalmaya mahkûmdur.

Çünkü mesele sadece çiftçinin geçimi değil; bu ülkenin geleceği, bağımsızlığı ve ekmeği meselesidir.

Son söz: Bir ülke toprağını, çiftçisini, üretimini koruyamıyorsa ne istihdamda ne ekonomide ne de toplumsal huzurda güvence sağlayabilir. Tarım, “mış gibi” yapılacak bir alan değildir. “Stratejik” deyip boş bırakılacak bir başlık hiç değildir. Çiftçiyi seçimden seçime hatırlamak, gıda fiyatı patlayınca manşete taşımak, geleceği kurtarmıyor.

Türkiye, istihdamın yüzde 65’ini hizmetlere kaydırarak ekonomisini büyütüyor gibi görünebilir. Ancak tarımda 10.5 puanlık kayıp, 600 binden fazla çiftçinin sektörden kopması, gelecekteki gıda güvenliğini tehdit ediyor. 

Dostlar, tarımı konuşmak yetmez; rakamların işaret ettiği bu çöküşü durduracak gerçek adımlar atılmak zorunda. Aksi durumda mevcut gidişata müdahale edilmezse, önümüzdeki yıllarda tarımda istihdam daha da düşecek, gıda fiyatları yükselecek ve dışa bağımlılık kalıcı hale gelecek. Bu yüzden bugünden atılacak adımlar kritik önemdedir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...