Cam tavana ne oldu?
Yüzde 25’lik cam tavanı kırdığını iddia eden CHP’nin parti içi kavga ve çekişmelerle tuzla buz olduğu bir süreç yaşanıyor. 4-5 Kasım 2023 tarihli 38. Olağan Kurultayında delegelerin satın alınmasıyla ayyuka çıkan şaibe iddiaları ve CHP’li belediyeleri saran yolsuzluk ve rüşvet ağı CHP de tuzun koktuğunu işaret ediyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere yargı kararlarının tanınmadığı, hukukçuların hedef alındığı, yolsuzluk ve rüşvetin hem arkalanmaya hem de aklanmaya çalışıldığı bir tavırla siyaset ve toplum esir alınmak isteniyor. CHP’nin yüzde 25’lik cam tavanı kırdığını söyleyenler her türlü hukuksuzluğu yapma hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. CHP’li seçmeni de içinde bulundukları hukuksuzluğa paravan yapmak istiyorlar. Milyonlarca liralık haksız kazanç elde ettikleri itirafçılar yoluyla gün yüzüne çıkanlar, oyunu aldıkları milyonlarca emekli, asgari ücretli ve dar gelirleri kendi çıkar ve siyasi menfaatleri için kalkan yapıyorlar.
Belediyelerinde en güvendikleri kişiler ortaklaşa işledikleri cürümleri birer birer itiraf ediyor. Dağılıyorlar…
Kurultayda satın almaya çalıştıkları delegeler mahkemenin yolunu tutuyor. Parçalanıyorlar…
Kavgada bile söylenmeyecek sözler parti içinde havada uçuşuyor. Çirkefleşiyorlar…
CHP’yi içten içe kemiren virüs tüm bünyeyi yavaş yavaş ele geçiriyor. Çirkinlikler normal, kötülükler olağan karşılanıyor. Hukuk alerjisi baş gösteriyor. CHP, Türkiye Partisi olmaktan adım adım uzaklaşıyor. Siyasetin asli yörüngesinden savrulup suç örgütü gibi hareket ediyor. Tepkileri siyasi bir üslup içinde değil, sokak çetelerini andırıyor. CHP’nin Genel Başkanı “lan’lı-lun’lu” kelimelerle söze başlıyor, tehdit ve sözde meydan okumalarla konuşmasını tamamlıyor. Hukukçuları tehditle sindirebileceğini varsayan bir düşünce tarzıyla hareket ediyor. Bu hastalıklı siyasi duruştan kurtulmak için ise hiç mi hiç çaba göstermiyorlar. Aksine debelendikçe batıyor, battıkça patolojik bir vakıa haline geliyorlar.
İçine düştükleri ağır psikolojik halden kurtulmanın tek yolunu ise Cumhur ittifakının dağılmasında arıyorlar. Bunun için de Cumhur ittifakı tarafından yapılan her açıklamayı hecelerine ayırıp oradan da fitne oluşturabilecekleri bir cümle kurmaya çaba sarf ediyorlar. Şizofreni tanısına yaptığı bilimsel katkılarıyla bilinen dünyaca ünlü Alman psikiyatr Kurt Schneider’ı bile mezarında ters döndürecek bir haleti ruhiye ile hareket ediyorlar.
Siyasi ikballerini AK Parti-MHP ayrılığında arıyorlar. Aradıkları ayrılığı, ayrışmayı bir türlü bulamıyorlar. Ama umut etmekten de hiç vazgeçmiyorlar. Ne Sayın Erdoğan ne de Sayın Bahçeli bu konuda CHP’yi mutlu edemiyor. Her fırsatta Cumhur ittifakının 15 Temmuz’da meydanlarda kurulduğunu, her geçen gün daha da güçlendiğini vurguluyor, dertlerinin Türkiye’nin geleceği olduğunu ifade ediyorlar. Adımlarını da bu yönde atıyorlar. Günübirlik siyasi kısır çekişmelerin girdabına kapılmıyor, gelecek nesillere müreffeh bir Türkiye bırakmanın taşlarını döşüyorlar. Muhalefet ise ittifaklar meselesine seçim odaklı yaklaştığı için Cumhur ittifakının perspektifini kavrayamıyor.
Terörsüz Türkiye hedefiyle ilgili MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin attığı adıma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kayıtsız kaldığı iddiasıyla sarılıp “ittifak dağılıyor” ezberine sarılıyorlar. Bu hedefin siyaset üstü bir konu olduğunu idrak edemiyor ve mesele Türkiye olduğunda Erdoğan-Bahçeli arasında bir görüş ayrılığı olamayacağını bilmiyorlar.
İBB soruşturmalarıyla ilgili MHP Lideri Bahçeli yargının tarafsız ve bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne atıf yapıyor ve CHP’nin bu meseleyi sokakları karıştırıp Türkiye’nin asıl gündem maddesini kirletmeye çalıştığını dile getiriyor ve “iddianame hazırlığının hızlandırılması” görüşünü dile belirtiyor. Buradan da MHP liderinin İBB dosyasından rahatsız olduğu fitnesini yaymaya çabalıyorlar.
MHP Lideri Bahçeli CHP’yi isim vererek eleştirdiği halde “Sayın Bahçeli bu sözleri bana değil, ortağına söyledi. Özgür sana diyorum, ortağım sen anla dedi” yorumunda bulunabilecek kadar gerçeklerden kopuyorlar.
MHP, hukukun genel geçer kaideleri üzerinden konuşuyor, CHP ise “Adalet Bakanına gönderme yapıyorlar” düşü görüyor.
MHP Lideri Bahçeli, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun tarihi önemine dikkat çekiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “hayırlı adım” olarak değerlendiriyor ama CHP’ye yakın medya “AK Parti komisyondan ayrılmanın yolunu arıyor, MHP diretiyor” diyerek DEM Parti’yi tahrik etmeye çalışıyorlar. Ne yapsalar Cumhur çatlamıyor.
Özgür Özel ve ekibi, içi 100 yıllık emanetlerle dolu CHP’yi zücaciye dükkânına giren fil misali her şeyi paramparça ediyor. “Kırdık” dedikleri cam tavan CHP’nin üzerine çöküyor.